hayat

388 161 26
                                    

Karakter Tanıtımını

MARAL SAYGIN: Maralın GÖZ RENGİ AÇIK KAHVERENGİ , SAÇ RENGİ İSE KAHVERENGİ VE TENİ İSE ESMER BOYU İSE 1.56 dır YAŞI İSE 20 MARAL HAYTI BOYUNCA İSTEDİĞİ MESLEK OLAN BESTECİLİK  VE ATALAY MÜZİK ŞİRKETİNDE   ÇALIŞMAKTADIR Maralın HAYATINDA SADECE TEMİZLİK HASTASI ARZU HANIM VE ABLASI ADADIR.

RÜZGAR Atalay :RÜZGAR İSE Atalay  MÜZİK Şirketin GENEL MÜDÜRÜ VE  RÜZGARIN BOYU 1 .85 VE YAŞI İSE 23 GÖZ RENGİ ELA SAÇ RENGİ İSE KUMRAL TEN RENGİ İSE BUĞDAY TENLİ RÜZGARIN İSE SADECE BABASI Ahmet BEY VE KIZ KARDEŞİ LİLA VAR

Babanın ölümünden sonra Antalya 'dan İzmir'e taşınalı bir hafta oldu . ben  ise geldiğimiz günden beri iş arıyordum ve bulmuştum da Atalay  müzik şirketinde beste yaparak orda çalışmaya başladım ablam  da psikoloji eğitimi aldığı için hemen iş bulmuştu    . geldiğimiz bu Şehir 'e halen alışamadığımı farkına  vardım. ablam için bunu söyleyemezdim  .ablam sanki doğundan beri burada yaşamıştı o kadar çabuk adapte olmuştu ki yatağın içinde bunları düşünürken kahvaltıyı hazırlamak için yataktan kalktım kapıya doğru yürümeye başladım ,salona adım atar atmaz ablamın benden önce davrandığını gördüm ablam neşeli şekilde GÜ-NAY-DIN derken bende tekdüze sesle günaydın dedim "ooo kahvaltı yıkılıyor " tabi öyle olacak ben kurdum çünkü kendisini övmese olmazdı zaten " hı hı öyledir ablacım" maral benim çıkmam lazım. abla çalıştığından  beri yüzünü çok fazla göremiyorum. " abla patronundan izin alsan bir gün ne olur lütfen seninle çok fazla vakit geçiremiyorum zaten annem de burada değil lütfen " gözlerimi yalvarırcasına açmaya çalışırken "hiç sevimli gözükmüyorsun ." gerçekten mi ?" aha dedi . aha ne ya? ablam senle tartışacak vaktim yok Maral işe geç kalmamam  lazım hadi git sen sonra patronun kızmasın abla "hakikaten abla senin patronunun ismi ne ?" hakan  ! "oooo adamın ismi buysa kendisi ortalığı yakıyordur ." ablam kıkırdayarak gülerken tabi adam yıkılıyor . ama adamda hiç merhamet denen şey yok , öfkeden başka bir his yok taş kesilmiş ablam bunları anlatırken nasıl biri olduğunu düşündüm kesin siyah saçlı kahverengi gözleri orta boyda biridir . daldığım bu konuda ablamın konuşması beni kendime getirdi "hadi ben kaçar Aşkısı." tamam görüşürüz Canısı . kapı sertçe kapandığında ,ağzıma bir parça peynir atarak sofrayı kaldırdım . bu gün işe geç kalmamak  zorundaydım hemen odama gidip    dolabımı açıtım  , içinden siyah kısa eteğimi ve beyaz gömleğimi çıkartıp üzerime geçirdim saçlarımı sıkı bir topuz yaptım saçım la kıyafetimi tamamlayan hafif makyaj güzelliğime güzellik katıyordu üzerine kabanı mı ve onu tamlayan çantam ve ayakkabımı giyerek evden çıktım Allah'ım lütfen mehtap hanımla karşılaştırma beni der demez kız maral nereye?  onun cırtlak sesini duydum ne olduğunu biliyor musun? duam kabul olmadı diyerek iç çektim." buyur! Mehtap abla" kesin yine mahalleden biri kocaya kaçmıştır onu anlatır bana " yine kim kocaya kaçtı mehtap abla ?" evet başlıyoruz taramalı tüfek gibi anlatır şimdi . " kız maral kim anlatı sana kesin o yelloz nimet anlatmıştır sana ah ah düşman başına kadında bir dil var bir bilsen . "mehtap ablacım anlat hem sen kurtul hem de ben!" kadın carcar konuşurken bir ondan sonra koptum , artık soru sorunca mal gibi kadına bakacağım kesin hala konuşuyor yarım saat geçti halen onun konuşmasını dinlerken, gözlerim yavaş yavaş kapandı kız maral doğru söylemedim mi ? sen ne diyorsun gözlerim açılırken abla o sizin sorununuz kendi aranızda çözersiniz artık ben gideyim kızım sen git akşam ki haberleri de sana anlatırım çok güzel dinliyorsun kızım senin gibi dinleyen yok" teşekkürler abla " koşar adımlarla mahalleden uzaklaştım. bide utanmadan akşam ki haberleri sana veririm diyor    onun yüzünden yine işe geç kalacağım ,yolda kendi kendime konuşurken karşımda benle aynı yaşta olan genç adam gülmeye başladı. Çocuk çok yakışıklıydı elaya kaçan gözleri kumral saçları buğday tenli genç adam aynı Francisco Lachowski ye benziyordu bunları düşünmeyi bırakıp genç adamın neye güldüğünü düşünmeye başladım lafa girdi " deli misin sen kendi kendine konuşuyorsun heee   ?" küstha bak deli değilim beyefendi ." genç adam küstahça dudağını büzerek " kızdın mı bana?" alaycı bir ses tonuyla konuşmaya başladı. öküz kendini beğenmiş in teki içimden ona saydırarak da bir nebzede olsa rahatlamıştım kendimi " yoo neden kızayım ki ? bende öyle bir sorun olmadığı için " ve siz " lafı ortaya attığınız ve ben üstüme almadım . " ama siz o lafı üstünüze alın  neden derseniz sebepsiz yere  gülüyorsunuz oda delirmek sayılmaz mı " genç adamın ela gözlerinde öfkeyi hissede biliyordum . "kes sesini cüce " bana Maral saygın 'a soy ismim beni daha da havalı yapıyordu ben bu lafın altında kalamazdım" sen kendine bak zürafa " genç adamın bakışlarına bakılırsa çok kızmıştı soğuk bakışlarıyla "bir daha söyle" emir verircesine bana ne yapabilirdi ki hiçbir şey dudaklarımdan dökülen cümle " tabi ki seve seve zü-ra-fa diye hecelerken ve bunları söylerken de üstünü bastırarak söylemeyi de ihmal etmiyordum . "bir daha denemeye kalkma yoksa kendini ölmüş bil " beni tehdit mi ediyor küstah zürafa yine aynı haltı yiyip söyledim" zürafa " genç adamın ela gözleriyle attı bakışları aynı anda buz ve ateş karışımı gibi bir şeye dönüştü hem bana soğuk bakıyor hem de beni öldürüp kül edecekmiş gibi bakarken içimden dualar ediyordum Lütfen koru beni Allah'ım bunda kaçışım yok sinirli şekilde montunu çıkararak arabaya bıraktı bir anda giydiği mavi tişört tüm kaslarını ortaya çıkarıyordu içimden "vay canına kaslara bak babamda mı kaslıydı ?" ben ne saçmalıyorum, maral kendine gel diye uyardı beni beynim hızla adımlara bana yaklaşınca iyi halt yedin maral aklımda geçirdim ölüm sahnelerini gözümün önüne geldi beni diri diri yakardı ya da gömerdi beni ha çok korkuyordum bedenim taş kesilmişti "seni küçük şey ne oldu sana nasıl işkence  yapacağımı  mı düşünüyorsun sesim telaşlı çıkmaması için ellimden geleni yapıp konuşmaya başladım " hayır senden niye korkayım ki " sesim çok güçlü çıkmıştı sevinçten havalara uçabilirdim ama istifimi bozmadan onun ela gözlerine derin derin baktım gözlerinde kaybolmamak için gözlerimi gözlerinden ayırdım "benden korkman için çok sebep var bunu o olmayan beynine sok cüce " seni geri zekalı herif bunları dışımdan söyleyemediğim için çok pişmanım ama geri zekalı zürafa için kafamı yoramam güçlü sesle "senden korkmuyorum zürafa " bu sefer çizgi aştım sanırım beni kolumdan sıkıca tutup sarsmaya başladı "ne dedin duyamadım sesin zirveye gelmiyor seni biraz kaldırayım belki şebeke gibi çekersin boyum 1,56 olabilir  onun yanında cüce kalıyordum tahminime göre onun boyu ise 1,80 ya da 1,85 vardır yavaşça beni yukarı kaldırarak konuşmaya başladım "birazda kendine yaklaştırır mısın? sana söylemek istediğim bir şey var sinsi bir gülümseme çöktü yüzüne " tabi cüceler prensesi " içimden geçen sinsi planı bilse kendinden uzaklaştırırdı kulağına doğrulup "seni öküz "diye kulak deliğinden bağırmaya başladım beni yere atarak kulağını tuttu "geri zekalı cüce beni sağır mı edeceksin?" yüzüme yayılan sevinç gülümseme yansımıştı kendimden emin şekilde "evet "diye gülmeye başladım gülmekten karnıma sancı girmişti . genç adam dişlerini sinirden sıkarken tıslamaya başladı "seninle işim bitmedi cüceler prensesi yakın zamanda çok pişman olacaksın dediklerimi kulağına küpe yap" özgüvenli bir bakış attı öküz , konuşmasını alaya alarak konuşmaya başladım "deseni ne olsun yıldız mı kar tanesi şeklinde mi he hangisi seni kıracak değilim öküzcüm ." gülerek "fark etmez cüce "diyerek arabasına binip gitti. düştüm yerden kalkınca ayağımı sertçe yere vurarak öküz diyerek bağırdım . kendime çeki düzen verdim işe geç kalmıştım görmediğim patrondan çok azar yiyeceğim   bir daha ne mehtap ablaya ne de şu gerzek adamı görünmeyeceğim  bunu kafamın not ettim  şirketin önüne gelince benim için   hiç umut yoktu azarı yemeye hazır ol maral  hızla  masama yöneldim çantamı masaya bırakıp derin bir nefes aldım patron hallen  gelmemiş sanırım koltuğa tam oturacakken    patronun sekreteri   Hazal hanım yanıma geldi  "buyurun rüzgar bey sizi bekliyor  maral hanım ."  ah şu şom ağızım   sekreter  dönerek "çok kızgın mı ?"     Hazal bana bakarak " hem de  çok "   Hazal'a      konuşarak bana dua et sağ gelemesem hakkını helal et  " kıkırdayarak yürümeye başladım bir yandan da içimde bir korku vardı bunu belli etmemek için gülmeye devam ettim    Hazal  Rüzgar beyin kapısını vurup" efendim  Maral hanım geldi " rüzgar beyin sesi  çok sert çıkıyordu  "içeri alın " içeri girerek  korka korka adım atarak içeriye girdim merhaba rüzgar  bey beni çağırmışsınız  ." ters duran sandalyesini  bana doğru çevirerek  bana döndü ben şok onun yüzünde de  ufak bir şok ifadesi  oluştu   " hee sen ne işin var  burada " deyiverdim   sinsi bir gülüş çöktü yüzüne  "buyurun maral hanım elli ile koltuğu gösterip oturmam söyledi "  hiç tereddüt  etmeden oturdum"  rüzgar bey siz misiniz"  rüzgar kısa bir kahkaha atarak konuşmaya başladı . "beğenemedin mi cüce " kendimi zor tutuyordum  hemen üzerine atlayıp kafa göz dalmak ah bunun hayali bile çok keyifli  beynimden zar zor bu işi bulduğun maral sakin ve şirin davranmalısın diye uyarmaya başladı şirin ve tatlı bir şekilde  konuşmaya başladım   " ahhh ne diye bilirim sizinle çalışmak benim için bir zevk  rüzgar bey"  he zevk benim için püff ben bile kendi söyledim yalana inanmıyorum  o nasıl inansın  " Maral hanım benimle çalışmak sizin için bir zevk  öylemi "  hiç uzatmadan "evet " "hımmm  ama senin için zevk değil eziyet  olacak sana yaptığım eziyet benim için zevk olacak  " ağzım açık şekilde söylediklerini dinlerken yapamaz kendimi içten motive  etmeye başlamıştım ki " yapamayacağımı düşünme maral istersen deneyebiliriz.""hıı"  diyebildim sadece  geniş bir sırıtma belirdi yüzünde benle uğraşmak hoşuna gidiyordu  sanırım   iki kaşımı kaldırarak "neden sırıtıyorsunuz ?" bu sefer kahkaha atmaya başladı "merak mı ettin?"  "evet tabi ki de merak ettim insan merak edemez mi"  " o sensen edemezsin " içimdeki kül gittikçe ateşe dönüşüyordu  "nedenmiş  ooo" "  ben emrediyorum da ondan"  sesi sert ve kendinden emin bir şekilde çıkıyordu  ."neee  bana emir vermesiniz !" yeni çıkan sakalarını kaşıyarak bana döndü "emin misin?    ben senin patronunum o küçük kafan algılamıyor sanırım " içimdeki ateş gittikçe harlanıyordu  istifimi bozmadan " tabi anladım efendim şimdi çıkabilir miyim acaba?"  yüzündeki sırıtma hallen duruyordu " tabi ki maral hanım ben çağrınca  burada olun " tabi rüzgar  bey "   eliyle   kapıyı göstererek  " çıkabilirsiniz maral hanım" oturduğum koltuktan  kalkarak kapıya yöneldim   kapıyı tam açacaktım ki" anladın mı cüce " deyiverdi sakin ol maral sakin  arkama dönerek   tatlı bir sesle "anladım rüzgar bey "  odadan çıkıp  kapını önünde arakam  dönük konuşmaya başladım anladın mı cüce heee anladım tipsiz  kapıya  dönüp odun öküz diyecektim ki  rüzgar bey  tam karşımda duruyordu  yüzündeki 

Geçmişimin Kırıntıları (Ara Verildi Ve Düzenlenecek)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora