42

2.1K 192 130
                                    

Medyadaki şarkı ile okuyun.

Sinan gözlerini sarışın sevgilisinden ayıramıyordu bir türlü. Kaçar gibi çıktığı gecenin ardından iki gece daha geçmişti. Her birinde aklı Deniz'deydi. Atılan mesajlara soğuk yanıtlar verirken içi acısa da ne yapacağına karar verene kadar içten içe onu da hazırlamak istiyordu.

Deniz sandalyesinde geriye doğru yaslanmış Kaan ile konuşuyordu.

Sinan kendinden öncesini düşündü. Deniz ona hayatıma girme, uzak dur demişti. Kavga ettikleri o gün de korktuğu şeyi anlatmıştı ama Sinan dinlememişti onu, üstüne gitmişti. Sevgisinin karşılığını almak için çırpınmıştı. Onu kaçmaya çalıştığı kuyuya çekerken bencildi. Şimdi gitse de kalsa da yaralayacaktı Deniz'i.

Son bir iyiliği olabilirdi ona. Bir neden vermeden çekip giderse daha kötü ederdi onu.

Sinan uzun uzun inceledi sarı sevdiğini. Uzamış saçlarının kulağının arkasına sıkıştırılmış tutamlarında dolandı gözleri. Her birini öperek okşamak istiyordu.

Dersleri ile ilgili konuşan dudakları hızlıydı. Gözleri onlara eşlik ediyordu. Kaan'ın yüzünde dolandırıyor, bazen sinirle deviriyordu onları.

Tekrardan dudaklarına baktı Sinan. Onları öpmeyi, onlar tarafından öpülmeyi çok seviyordu. Nasıl ayrı kalacaktı? Bu düşünce ile yüreği sıkıştı.

İçten içe her şeye dayanabileceğini biliyordu. Sadece sevgilisinin gözlerindeki çaresizliğe dayanamazdı. Hangisi daha çaresiz kılardı Deniz'i? Babasının tepkisi mi, Sinan'ın gidişi mi?

Deniz'in babası için ettiği sözler düştü aklına. Bir çocuk gibi kucağına sığınıp ettiği sözler. O an Deniz'in kendisine söylediği tüm sevgi sözleri bir köşede kaldı. Aynı hüznü bir daha görmek istemedi kahve gözlerde. Sinan'dan önce de vardı Deniz ama babasının yeri çok farklıydı. Sinan'dan sonra da nefes alırdı. 

Kendine göre en az acı verici olan yöntemi seçti. Hiç uzatmadan o gün aldı Deniz'i karşısına. Deniz onun mavi gözlerindeki keder ile yanıyordu. Konuşsun da bir çare bulsun, yok etsin istiyordu o kederi. Her şeyi düşündü ama Sinan'ın dudaklarından dökülecek olan o sözleri hiç düşünmedi.

"Ben ayrılmak istiyorum." Dedi Sinan. Uzatmaktan kaçtı. Ne kadar çabuk olursa o kadar iyiydi.

Deniz'in gözleri anlamayarak kısıldı. Cümleyi duyuyor ama bir türlü anlayamıyordu.

"Özür dilerim ama daha fazla yapamıyorum."

"Neyi yapamıyorsun?" Hala anlamıyordu kelimeleri. Her şey çok yabancı geliyordu. 

"Ben yoruldum. Savaşamıyorum artık, o kadar çok sorun var ki." Titrek bir nefes aldı. Sorun Deniz değildi. Böyle dese de inanmazdı o.

"İnsanlardan yoruldum. Bakışlardan, fısıltılardan, olayı öğrenince benden kaçan dostlardan yoruldum. Sana bunu yaptığım için beni affet ama..." Kahve gözlerin kararmaya başladığını gördü. Görmekten korktuğu hayal kırıklığı çöküyordu gözlere.

"Benim bir seçeneğim daha var Deniz. Senin olmadığı için üzgünüm ama ben bu bakışlardan kurtulabilirim." Kendi sözlerine kendi bile inanmıyordu. Deniz'in hayal kırıklığından öfkeye dönen gözlerini de anlıyordu.

"Ne demek başka bir seçeneğim var? Sinan sen kaçmazsın, sen kolayı seçmezsin ki. Sen öğrettin bunu bana. Şimdi ne demek ben bu gözlerden kurtulabilirim? Onların gözlerine değil benim gözlerime bak." Elini uzatarak Sinan'ı tutmaya çalıştı ama Sinan gelen hamleyi görerek çekti elini.

İnsomniaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin