48

2.7K 198 113
                                    

Hiç Sivas'a gitmedim. Affedin Sivas'lılar.

Sinan hastane odasının kapısında otururmuş Defne ve Deniz'i bekliyordu. Diğer ikisi birkaç gündür gelip gidiyorlardı ama bu Sinan'ın buraya ilk gelişiydi. Kendini suçlu hissediyordu. Hiçbir suçu olmasa da annesinin onu uyardığı şey olmuştu.

Kapı açıldığında Defne'nin gülümseyen yüzü göründü.

"Annem seni çağırıyor." Dedi Sinan'a bakarak. Sinan boş boş baktı ona. Dediği şeyi duymuş, anlamıştı ama tepki veremedi. Geçenki konuşmalarının korkusu vardı üstünde. Küçük kız dışarı çıktığında peşinden Deniz de çıktı. Belli ki yalnız konuşmak istiyordu.

Sinan, Deniz'e bakarken Deniz sıcak bir gülümseme yolladı ona.

Sinan yerinden kalktığında diğer ikisi oturdu. Kapıyı açıp içeri girmeden son defa baktı Deniz'e. Güçlü olmalıydı.

Kadının yanına gidene kadar bakışlar üstüne konmadı. Aynı pişmanlığı kadın da paylaşıyordu. Sinan yanındaki sandalyeye oturduğunda anca buluştu gözleri.

Geçen sefer yaptığı gibi uzandı Sinan'ın eline. İlk sefer de verdiği soğukluk yoktu üzerinde. Buruk gülüşü ile elinin sıcaklığını ilk defa hissetti Sinan.

"Teşekkür ederim oğlum." Dedi çatallı sesiyle. Uzun süredir makine ile nefes aldığı için sesi de çatlamıştı ama hala anne şefkati vardı üzerinde.

"Deniz'imi toparlamışsın. Gözlerinde gördüm." Derin bir nefes alarak en son hatırladığı geceyi düşündü.

"O gece öyle kırgın öyle yaralı bakıyordu ki, bir o kadar da öfkeliydi. Yaraları kabuk bağlamış aynı keder yok gözlerinde, öfkesi ise kalmamış. Sen benim oğlumu yaşatmışsın. Ben ondan nefesini alırken gözlerini hüzne boğarken sen güldürmüş, sevindirmişsin onu. Erken göremedim affet beni."

"Estağfurullah." Sinan'ın sesi beklediğinden güçsüz çıktı. Onun mütevazi haliyle gülümsedi kadın. İlk konuştuklarında kelimeleri ile onu parçalarken bile nazikti Sinan. Bir defa yükseltmemişti sesini.

"Affet beni, bunu duyayım gözüm açık gitmesin." Sinan elini kadının elinin üzerine koyarak elleri arasında sıkıca tuttu.

"Olacak şeyin önüne geçilmiyor. Kendimizi üzmenin anlamı yok. Deniz sizi seviyor, Defne yolunuzu gözlüyor kendinize iyi bakmanız özürlerden daha kıymetli."

"Teşekkür ederim." Dedi tekrardan. "Bundan sonra sen de benim oğlumsun Sinan." Sinan aşağı doğru kıvrılan dudaklarını düz tutmaya çalıştı. Ağlamak istemiyordu ama duygularını tutmak çok zor geldi o an. Bir damla göz yaşı gözünden düşerken engel olamadı.

Kadın uzanarak Sinan'ın göz yaşını baş parmağı ile sildi. Bir babası yoktu belki ama arkasında olan iki annesi vardı artık.

Dışarı çıktığında Defne içeri girdi. Annesi ile kalıyordu küçük kız. Her ne kadar eve gelmeye ikna etmeye çalışsalar da inadı tutmuştu. Annesi gelmeden gelmeyecekti eve.

Sinan lavaboya girip elini yüzünü yıkarken Deniz de peşinden geldi. Sinan'ın kızarmış gözlerine bakarken gülümsüyordu. Bir engel kalmamıştı aralarında.

Sinan ona doğru döndüğünde Deniz çıkmak için hamle yaptı ama Sinan onu yakalayarak kendine çekti. Ellerini Deniz'in önünde  birleştirdi. Arkadan sarıldığı için Deniz'in başı arkaya doğru giderek yaslandı Sinan'a. Sinan uzanarak açığa çıkan yanağa art arda öpücükler kondurdu. Her bir öpücüğün arasına bir kelime sıkıştırarak konuştu.

"Bir şeyler yapalım mı?" Deniz yana doğru dönerek yanaklarını bulan dudakları dudaklarıyla birleştirdi.

"Ne gibi şeyler?" Dedi birkaç saniyelik ara verdiğinde. Yanıtları öpücükler yüzünden aksıyordu ama ikisi de şikayetçi değildi.

İnsomniaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin