》 masum olma

1.7K 193 29
                                    

Taehyung ile konuşmamız arasından iki gün geçmişti ve ben çoktan eski günlerime geri dönmüştüm. Hiçbir şey olmamış gibi davranmak zordu ama, Talya ile Natasha bana bu gibi kaçamak durumların hayatın tuzu biberi olduğunu söylemişti.
Ben de çok güzel kanarak, eski neşeme ışık hızında dönebilmiştim.

"Fondöten fırçasıyla ağzına ağzına vurmak vardı şimdi de.. Gelsene oğlum şuraya! Belim kırıldı hayvan herif!"

Natasha elinde fırçayla beni beklerken, kapı aralığından Taehyung'un odasına bakan kafamı çekerek ona dönmüştüm.
"Kafeteryada makineler şey olm-"

"Kes lan velet, sen bizi enayi mi sandın? Otur şuraya bak Woo Bin gelip bağırıp çağıracak sonra 'biz o kadar kameraları hazırladık siz bir adamı hazırlayamadınız' diye.."
Natasha beni bir anda tutup koltuğa oturttuğunda, şaşkınlıkla yüzüne bakmakla yetinmiştim.

Bu ne biçim kız ya, ebemle münakaşaya girmediği kaldı.

"Günaydın! İşim bitti ve ben de dedim ki neden halden anlamaz piç arkadaşıma bakmıyorum?"

Jungkook bir anda odaya dahil olduğunda, gözlerimi kısarak ona baktım. Ama bu çok kısa sürmüştü çünkü Natasha kafamı geriye yaslamış ve göz makyajıma başlamıştı.

"Sana da günaydın pokemon suratlı maymun, bu kazağı yeni mi aldın?"
Talya elindekileri bırakıp Jungkook ile ilgilenmeye başladığında, Jungkook gülümseyerek üstündeki kazağı okşamıştı.

"Jimin doğum günü hediyesi almıştı."

"Aa çok güzelmiş, nereden aldın Ji-"

"Lan lisede almıştı."

Ne olmuş yani en son lisede hediye aldıysam?
"Sen sor bakayım Jungkook hiç bana bir çöp almış mı? Dua etsin o ben en azından lisede almışım."

Talya lazerli gözlerini Jungkook'a sabitleyerek kıyafet askılığıyla yapıştırdığında, gülmemek için kendimi zor tutuyordum.

"Ya! Ne vuruyorsun be manyak mısın? Ayrıca iftira atıyor, ben de ona lisede bir hediye almıştım."

"Ne almıştın peki?"

"Ne olacak canım, striptiz direği."

Hızla yanımdaki nemlendirici kremlerinden birini Jungkook'un üstüne fırlattım.
"Ortalıkta söylediği şeye bak!"

Omuzlarını 'ne var?' dercesine silkip umursamazca yürüdüğünde, ağrımaya başlayan başımı tutarak tekrar yaslanmıştım yerime.

"Jimin, bebeğim o kremi alacaksın tamam mı?"

×

Fotoğraf çekimim bittiğinde, kıyafetlerimi değiştirmiş ve Jungkook'un işinin bitmesini beklemek amacıyla koltuğuma yarım bir şekilde uzanmıştım.
Telefonumu alarak sosyal medyada gezmeye başladığımda, tam dalacakken koridordan onun sesini duymuştum.
Yavaşça yerimde doğrulup kafamı görebileceğim şekilde uzattığımda, 2-3 kişinin arasında bütün iştihamıyla durduğunu fark etmiştim.
Hemen de dikkat çekiyor namussuz.

"Lütfen, tekrar bekleriz. Toplantı harici de buluşalım bir ara."

Vay vay vay.. Yoksa gelecek yatırımcılar bunlar mıydı?
El sıkıştıklarına göre, evet onlar.

Hızla ayaklanıp boy aynamda üstümü düzelttikten sonra ağır adımlarımla onların yanına doğru gitmiştim.
Taehyung beni fark ettiğinde, cebindeki tek elini çıkarmış ve beni işaret etmişti.

"İşte şirketimizin mankeni, Park Jimin. Kendisi işinde oldukça iyi olan çalışanlarımızdandır."

Dikkatleri beni bulduğunda, baş aşağı süzmüş ve tek tek ellerini uzatmışlardı. Önce orta yaşlarda bir hanım efendinin elini sıkmış, ardından diğer iki adamın elini sıkarak başımla selam vermiştim.

"Şirket mankeni olarak bir kadından ziyade erkeği seçmeniz.. oldukça ilginç ve farklı. Bay Kim, gerçekten farklılıkların adamısınız."

"Kesinlikle katılıyorum. Ciddi adımlar atmada gerçekten çok iyisiniz. Tıpkı babanız gibi."

Taehyung hafifçe gülmüş ve ellerini kenara doğru açarak cevaplamıştı.
"Aynı kanı taşıyoruz sonuçta öyle değil mi?"

Hepsi kıkırdadıklarında, ben de onlara katılmıştım.
Neden gülüyoruz ki şu anda?

Aradan geçen birkaç dakikanın ardından onları uğurlamış ve Taehyung ile baş başa kalmıştık. O odasına doğru gitmeye başladığında, ben de hızla hareketlenerek arkasından ona yetişmiştim.

"Jimin?"
Kapıyı kapatacağı sırada içeri girdiğimden dolayı şaşkın bakışlarını üzerime kenetlemişti.

"Efendim?"

Kapıyı ondan alarak kapattığımda, ellerini pantolonunun cebine koyarak birkaç saniye duvara bakmış ve bana dönmüştü.
"Birşey mi oldu?"

Alt dudağımı büzerek bilmediğimi ifade ettim ve kapıya doğru yaslandım. Hâlâ önümde durarak beni izleyen Taehyung'a karşı göz devirmiş ve gri kravatından tutarak kendime doğru çekmiştim.
Aniden bana yaklaşan vücudunu frenlemek amacıyla elini kapıya yasladığında, gülümsemiştim.

Onu özlediğimi hissediyordum.

"Jimin sen.. kendinde misin?"

"Evet. Bir sorun mu var yoksa Patron?"
Tek kaşımı kaldırarak ve aynı anda omzundan koluna doğru işaret parmağımla şekiller çizmeye başladığımda, gözlerine kenetlemiştim gözlerimi.

"S-sen ıhm.. Yani.. Şu an ne yaptığını sorabilir miyim?"

Bu tatlı hallerine karşı bir kahkaha patlattığımda, bana hâlâ öküzün trene baktığı gibi bakmakla meşguldü.
Lan kaç kere seviştiğimizi bilmesem ilkini korumaya çalışan lise çocuğu derdim.

"Taehyung senden birşey isteyebilir miyim?"
Soğuk elimi ensesindeki saçlara çıkararak konuştuğumda, önce yan bir şekilde elime bakmış ardından ise kafasını sallamıştı.

"Masum olma."

×

Kısa oldu sanki hm?

Diğer bölüm ne gelse acaba ne gelse??
🙄

Bu arada bölümlerin okunma sayısı gittikçe düşüyor 😿Bu beni üzer

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bu arada bölümlerin okunma sayısı gittikçe düşüyor 😿
Bu beni üzer..

Model | vminWhere stories live. Discover now