²¹

3K 157 245
                                    

"Jisoo unnieyi gönderemezseydik eğer buraya gelemezdim biliyorsun, değil mi?" diyerek ona bakmıştım. Bu sırada o da vardığımız otel odasının kapısını kapatıyordu. Üzerini de kilitlemişti.

"Niye kilitliyorsun?"

"Bizimkilere belli olmaz." ona güldüğümde, onun kaldığı odanın içine doğru ilerledim. Gri hırkamı üzerimden çıkarmış ve çantam ile birlikte masanın üzerine koymuştum. Jungkook da arkamdan gelmiş ve üzerindeki siyah ceketini, şapkasını çıkararak kenara koymuştu.

Saçlarımın bir kısmı örülüydü, o kısmı çözmeye çalıştığım vakit, Jungkook bu işlevimi engellemişti. "Hey dur, böyle güzel duruyor."

"Pekala, benim de işime gelir." diyerek kendimi koltuğa attığımda, Jungkook da gülerek yanıma oturmuştu.

Daha öncesinde bana böyle olacaklarını söyleselerdi gerçekten inanmazdım hatta ihtimal bile vermezdim. Ama düştüğümüz durum gerçekten inanılmazdı. Jungkook ile birlikte olmak bana iyi gelmişti sanırsam. Az zaman olmasına rağmen her zaman benim yanımda, beni destekliyor olmasını seviyordum. Ben de her zaman onun yanındaydım fakat hissettirebiliyor muydum, bilmiyorum.

Susadığımı anladığımda karşıda mini bir buzdolabı görmüş ve koltuktan kalkarak oraya doğru ilerlemiştim. Kapağı açtığımda alt bölmedeki su şişelerini almıştım, kapatacağım vakit bir üst yerdeki şarap şişesini görmem ile gülümsemiştim. Şişeyi elime alarak kapağını örttüğümde, Jungkook'a doğru dönmüş ve gülümsemiştim.

"Jungkook bak ne buldum." o dışarısının manzarasından bana dönmüş ve ne gösterdiğime bakmıştı.

"Hayır Lisa, sonra ne olduğunu hatırlamıyorsun." demişti sakin sesi ile. Uykusu gelmişti sanırsam.

"Ama Jungkook." dudaklarımı büzüp, itiraz ettiğimde, nefesini seslice dışarı vermiş ve gülmüştü.

"Tamam, gel hadi." gülümseyerek elimdeki şişeyi onun oturduğu koltuğun önündeki sehpaya koymuş ve ardından da büyük masanın üzerindeki bardaklardan almış, yanına oturmuştum.

O şarap şişesini açmış, getirdiğim bardaklara doldurmaya başlamıştı. "En son içtiğinde ne olduğunu hala hatırlamıyorsun değil mi?" doldurduğu bardaklardan birini bana uzatmıştı gülerek.

"Hayır. Yugyeom'un pastanın içine düştüğünü nasıl kaçırırım hala aklım almıyor." dediğimde bardaktaki şaraptan ilk yudumumu almış ve yüzümü buruşturmuştum.

"Ondan önce hatırlaman gereken bir şey daha vardı." meraklı gözlerle ona döndüğümde, kafasını koltuğa yaslamış ve anlatmak için hazırlanmıştı.

"O gece üzerime düşmüştün." diyerek güldüğünde, ne dediğini anlamamıştım gerçekten.

"Ne?" kendi bardağını bitirmiş ve tekrar doldurmuştu, ben de hala anlatmasını bekliyordum.

"Üzerime düştükten sonra Bambam bizi zorla dans ettirmişti. Sonra birlikte sarılarak dans etmiştik." dedi ve bana döndü. Ne tepki vereceğimi bilmiyordum çünkü hiçbir şey hatırlamıyordum.

"Sonra ne oldu?" bardağımdan bir yudum almış ve ona dönmüştüm tekrardan.

"Sonra ne oldu biliyor musun?" elindeki kadehi sehpaya bırakmış ve bana yaklaşmıştı.

"Sonra sana aşık olduğumu anladım." daha da yaklaşarak, saçlarımın uçları ile oynamıştı. "Kokuna aşık oldum." boynuma gelerek nefesini içine çekmiş ve ardından birkaç kere öpmüştü. Ellerim titremeye başladığında, yutkunmuştum çünkü hafif hafif terlemeye başlıyordum.

PHİLTRE | liskookWhere stories live. Discover now