3.BÖLÜM

50 7 41
                                    

3."SEN VE BEN"

"Sen ve ben vardık ama onun için biz'dik..."

Hayat, dilediğim ânı bana bahşetmişti. Ağlama kalbim, kalbimin tek kahramanı; dayanamıyordum. Ruhum, hasretti sana doğru ama özür dileyecek kadar ağlamaya dayanamıyor...

Dakikalar geçti ama sessizlik içinde sarılıyor, Berke derinden içler çekiyordu. Çocuk değildik, büyümüştük fakat çocuk gibi, kollarıma sığınmış benden destek bekliyordu. Belki de hasretini dindiriyordu. "Özlem kokuyorsun." Diyen canımın sesini duydum. İçten içe sözlerim ile seviyordum seni, dıştan bu kadar kolay olacak mı bende bilmiyordum. Hiç bırakmak istemesem de, geriye çekilerek onu inceledim. Yüz çevresini ve kendini belli eden sakallarını, elime batan his içimi hoşnut etmişti. Siyah saçları karmakarışıktı ve göz çevresi kızarmıştı. "Sen..." dedim ama devamı yoktu cümlemin. Bunca zamana kadar hep konuştum, şimdi sen geldin tükendi kelimelerim. "Ben, geldim." Dedi beni tamamlayarak.

Kendimi toparlamaya çalıştım yoksa ağlardım. Karşısında güçlü olmalıydım, küçüklüğüm de ki gibi ona sığınıp ağlayamazdım. Ağlamamalıydım. Gözleri, gözlerimdeydi ikimiz de konuşamadık. Gözlerimiz konuşuyordu sanki. "Yıllar sonra... Hoş geldin." Diyen Alper sessizliği bozdu. Berke, yalnız olmadığımızı o vakit farkına varmış gibi yavaşça omzumdan geriye bizimkilere baktı. "Can dostum gelmiş!" Dedi Hakan alay eder gibi gülercesine. Bir adım bize yaklaştığında Aras önüne geçip durdurdu onu.

"Tartışmayın, unutmayın bizi ayıran yıllar; birbirinize nefret beslemeyin."

"Bunca geçen zaman da, yanınızda olamadığım için üzgünüm."

"Üzgünmüş? Duydunuz mu?" Diyen Hakan sesini yükseltti. Korku ile yutkunurken aceleyle ayağa kalktım ki Berke'ninde kalktığını gördüm. Hemen arkamı dönüp Hakana baktım. "Sen bizim dostumuzdun. İnsan bir kez de olsa arardı. Sen ise aniden gittin ve sebebsizce sessizliğe büründün. Sen bizden kaçtın kabul et! Şimdi üzgünüm deme çünkü Gazel seni çok bekledi, sana inanır!" Durdu ve yanıma kadar geldi. "İnsanırsa kalbi daha çok kırılır."

Bekledim; yollar bitti, mesafeler azaldı. Sen geldin ama inanmadım. Bana geldin mi bilmiyorum, sana inanabilmem için 'Kalbinin bana gelmesini' hissetmem gerekiyordu.

"Hakan, üzüyorsun onu." Diyen Kaan yanımda kadar gelmiş, Hakan'ın omzundan tutup geriye çekmeye çalışıyordu. "Onu üzen biz değiliz, onu üzen kişi yıllar sonra gelen tek kişi."

"Kızgınsınız, belki de kırgın..." Berke konuşunca bakışlarımı ağırca ona çevirdim. Bakışlarını hepsinin üzerinde gezdirdi. Berna ve Gözde de, "Büyümüşsünüz..." dedi. Aras ve Alpere çevirdi bakışlarını, "Değişmişsiniz..." daha sonra Kaan ve Hakana baktı. "Ama benim minik dostlarım dinlemeden önce yargılamazlardı." Dedi ve Melise baktı. "Silmiş olmalısınız beni." Diyerek bana döndü. Fakat gördüm, Melisin gözleri doldu. Bana baktı ve sadece gözlerimi izledi, yüzümü inceledi... 'Özlem kokuyorsun' demişti.

"Gidiyorum, konuşmak isterseniz doğru zamanda sizinleyim. Aslında ben hep sizinleydim." Derken arkasına dönüp bahçe çıkışına ilerlemesine üzüldüm. Gidiyordu... gözlerim doldu ve bir iki adım atıp peşinden gitmek isterken koluma dokunan biri bana engel oldu. "Üzecek seni, gitme." Diyen Hakan ile Berna yanıma geldi. "Berna o gidiyor, tıpkı yıllar önce arkasına dönmeden..." derken Hakandan kurtuldum ve peşinden gitmeyi denedim. Bu kez, önüme geçti. "Onun da dediği gibi, kırgınız. Bırak pişmanlığını yaşasın ama seni üzmesin. Gitmemen daha doğru."

"Hakan, bu ânı ne kadar bekliyorum en çok sen biliyorsun." Dedim engelleyemediğim dolu gözlerim ile ona bakarken. Parmağımı kalbine koydum. "Empati yap, kalbimi engelleme." Derken yanindan geçtim ve koştum. Bahçenin çıkış kapısına baktığımda O gitmişti. Omuzlarım sarıldıkça ağladığımı anladım. Ellerimi yüzüme koyup sakinleşmek isterken bana sarılan bir çok kişi hissettim. Dostlarım... Kırılmıştık sahiden... En çok da ben...

ELMA HIRSIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin