49.Muğla

2K 317 70
                                    


               Anneannemin birkaç sene önce yenilenmiş olan ahşap bahçe kapısını açınca kireç beyazı yüksek duvarları ,geniş yaza denk gelsek rengarenk olacak çiçekli avlusu ve iki katlı huzur dolu anılarımın sahibi güzel köy evi ile kucaklaştım.Bahçesinde oyunlar oynadığım, merdivenlerinde koşturdum ,gözyaşlarıma kahkahalarıma ve nice eşsiz anılarıma şahit eski yuvam...Yıllar sonra benimle beraber  kocamı ve bebeğimi de misafir edecek yine inanılır gibi değil.Gözlerimi evimin her bir kuytusunda gezdirirken anneannemin sesi böldü daldığım çocukluk anılarımı;

-Aman aman kimler gelmiş...Hey gidinin küçük sıpası sıpasını da alıp gelmiş.Hoşgeldiniz evlatcıklarım.Buyrun dikelmeyin orda gari.

                Anneannem ,yaşından genç ancak coşkusuna paralel hızıyla önce beni sonra Onur'u ve kucağındaki kızımızı kucaklayıp öperken bir yandan da arkamızda kalan bahçe kapısını yokladı.

-Eee haniyin nerede sizin delibozuk ,gelcedi?

-Ömer mi?O yarın akşam gelecek anneanne.Dükkanda biraz işi çıktı da.

-Ha eyi eyi gelsin de.Artıkın ne zaman olursa.Ee hadin geçin üşüteniz guzumu.

               Anneannem Ela'yı kucağına alıp önden içeriye girerken biz de arkasından tin tin takip ettik onu.

-Oy benim küçük sıpam,nenesine mi gelmiş?Ohhhh bi tane daha öpem.Gurban olur nenesi ona.

             Muğladaki iki günümüz anneannemin Ela'yı bu şekilde coşkulu sevmeleri ,evde soba başındaki çaylı kestaneli sohbetlerimiz ,beni utandıran Onur'u ise fazlaca güldüren ama yer yer Nunişimi ağlatan çocukluk anılarım ve Onur'a göre bol otlu bana göre ise çok sağlıklı sebze yemekleri ile dolu dolu geçti.Cumartesi akşamında ise Ömer de bize katıldı anneannemle birbirlerine takıldıkları bizi gülmekten öldüren keyifli anılarla ayrıldık Muğla'dan.Nunişimi de Ankara'ya götürmeyi teklif etsek de yine evini, kardeşlerini ,konu komşusunu kısacası kurulu düzenini bahane etti her zamanki gibi geri çevirdi bizi.Ama bahar için sözümüzü aldık .Bunda Ömer'in kendi kendine planladığı ve Betülcüğümün hiç haberinin olmadığı düğün daveti de biraz etkili oldu tabi.

                Arabamızla İzmir'e doğru ilerlerken ben arkada prensesimiz ile ilgilenip bir yandan da önde Onur'un yanında oturan Ömer'i tembihliyordum.Ne konuda mı ?Hiç sormayın...

-Ömerciğim bak insanlar bizi yemeğe davet etmiş aman diyeyim kızı zor durumda bırakacak bir şey yapma.

-Neden korkuyorsun bu kadar yengelerin güzeli,Betül'ün annesi beni biliyor zaten?

-Sadece annesi biliyor Ömer.Babasıyla kardeşinin haberi yok henüz.Vallahi sen bilirsin Betül'ü sinirlendirirsen Ankara'ya üçümüz döneriz yine?

-Üç buçuk.

Onur'un cevabıyla gözlerimi Ömer'den ayırıp arabayı kullanan kocama çevirdim;

-Anlamadım aşkım?

-Kızımızı unuttun güzelim.Onu da buçuk olarak sayabiliriz.Yarım da olsa birey.Değil mi prensesim?

            Kızım sanki yapılan espiriyi anlamış gibi dikiz aynasından kendisine bakan babasına kıkırdarken aralarındaki cilveleşmeye gözlerimi devirip Ömer'e döndüm tekrar;

-Anladın mı beni Ömer?

-Saçmalama Eda ne yapabilirim en fazla?

-Bilemem artık Ömerciğim.Mazine bakılırsa...

-Doğru konuş yengenle it.Saçmalayan sensin.

-Ha pardon o anlamda demedim.Yani bütün saçmalama hakkımı doldurdum demek istedim.Daha ne olabilir yani değil mi?

              Ömer arkasına dönüp bana soru sorarcasına bakınca kaşlarımı kaldırdım ne demek istediğimi anlamış olacak ki önüne dönüp devam etti konuşmaya.

-Ooof!Tamam dikkat ederim.Çok yoruldum ben bu işlerden ya.Aslında abi hazır gitmişken istesek mi Betül'ü bana.

-Oha.Lan daha az önce ne dedi bu kadın sana.

-Haaa evet.Doğru babam da burada yok zaten isteyemeyiz.Haklısın pardon.

-Tek sorun o değil mi Allah'ın manyağı?

-Hahahahha.Şaka yapıyorum ya.Çok gerginsiniz.Biraz rahatlayın diye şey yaptım ben.

-Neden gerginiz acaba?Keşke sen de biraz gergin olsan.

-Hiç değilim vallahi.Bir adım daha yaklaştım portakal çiçeğime.Niye gerilecekmişim?

-Oof çok korkuyorum Onur ben.

-Ben de güzelim.Eda yavrum bu sığırı götürmesek mi o yemeğe acaba?Ne diyorsun?

-Hayır ya.Beni de çağırmışlar biliyorlar sizinle olduğumu hem,ben de geleceğim.

-Onu hallederiz 'öldü o ya kusura bakmayın katılamayacak yemeğe mukadderat ne yapalım'deriz.Hahahahah.

-Abiiiii!

-Hahhahaha .Şaka yapıyorum ya çok gerginsiniz.Biraz rahatlayın istedim.Nasıl oluyormuş Ömer Bey??

-Şuna bak çorlu çocuklu adam benim taklidimi yapıyor.Ayıp be.

-Keees.Hatta çekiyorum sağa.Geç lan arkaya sen.Biraz yeğeninle ilgilen amca bozuntusu.Kızım ağlarsa indiririm araban haberin olsun.Gel güzelim sen de kocanın yanına.

           Kocamın aşırı mantıklı komutuyla, sağa çektiği arabadan inerken söylene söylene arkaya geçen Ömer'e de omuz atmayı ihmal etmedim.Bu çocuk olmasa ne yapardık biz.

         Yıldıza dokunup bölümü oylamayı unutmayınız efenim.
🌻
               

Portakal Çiçeği (TAMAMLANDI)-IIWhere stories live. Discover now