18

585 55 14
                                    

🎶Funda Arar - Bağışla

"Derdinle yorgunum,
Sensiz kalarak yalnızlığa vurgunum.
Canım yanarak dün gibi solgunum,
Yaşarken ölüyüm..."

🖤

Nefes nefese kalmış bir şekilde kafenin önünden geçip çoktan işten çıkmış sigarasını tüttüre tüttüre yürüyen Emir'e doğru ilerledim.

"Emir!" Sesimi duyduğunda adımlarını durdurup olduğu yerde sigara dumanını aşağı doğru üfledi ve ben yanına gidene kadar kafasını bana hiç çevirmedi. Yanına vardığımda ise yüzüme kısa bir bakış atıp yeniden sigarasından bir nefes çekti. Yürümüyordu, konuşmuyordu sadece durmuş sigarasını içiyordu.

"Napıyorsun?" Artık dayanamayarak şaşkınca yüzüne baktığımda elindeki küçücük kalmış izmariti yere atıp üstüne bastı. Ardından kalbimde koca bir deprem etkisi yaratan cümlesini kurdu.

"Dinlenmeni bekliyorum, nefes nefese kalmışsın." Yüzümde oluşan muzip sırıtış iyice yayıldığında ellerimi cebime sokup soğuktan kızarmış yüzüne baktım. İlk yanına gittiğimde beni tersleyen, ona açıldığımda sadece siktir git diyen çocuk şimdi ben nefes nefese kaldım diye dinlenmemi bekliyordu. Resmen her şey şaka gibiydi, dünyanın en güzel şakası.

"Dinlendim, sağ ol beni düşündüğün için." İlk kelimemi duymasıyla cümlenin devamını dinlemeden arkasını dönüp evinin tam tersi yönde yürümeye başladığında yaptığına anlam veremeyerek peşinden ilerlemeye başladım.

"Nereye gidiyorsun?"

"Evin bu tarafta değil mi? Beni takip ettiğinde şu duvarın önünde bekliyordun hep." Ben gizli gizli onu takip ettiğimi sanarken o resmen kaç kere nefes aldığımı bile fark etmişti, bu gerçekten çok utanç vericiydi. Bakışlarımızı gösterdiği duvardan yere çevirip gözlerimi devirdim.

"Evet, bu tarafta, neden?"

"Yolu göster, burdan sonra nereye gidiyoruz?" Sorumu es geçerek başka bir soru yönelttiğinde hala az önceki konunun utangaçlığı üzerimde olduğu için üstelemedim ve daha hızlı adımlar atarak Emir'in önüne geçtim ve önden önden yürümeye başladım. Bu tuhaf yürüyüş dakikalarca sürerken apartmanın önüne geldiğimizde son bulmuş oldu.

"Burası, üçüncü kat." Apartmana kısa bir bakış atıp kafasıyla onayladı ardından gözlerini tüm sokağı aydınlatan büfenin üzerinde gezdirmeye başladı.
Nereye bakıyor diye gözlerini takip ettiğimde gözlerinin cipslerin üzerinde olduğunu görüp kaşlarımı çattım.

"Napıyorsun?" Sanki bunu sormamı bekliyormuş gibi gözleri aniden benimkileri buldu.

"İçeri girmeni bekliyorum." İkidir aynısını yapıyordu, beni düşünüyordu ancak ben sormadan ne yaptığını söylemiyordu.

Tamam kızım sakin ol, Emir sadece normal bir insan. Yüzünü gözünü yemek falan istemiyorsun, sakin ol.

"Neden söylemedin ki, bende bir şey oldu sandım." Konuşurken utandığım belli olmasın diye kendimi o kadar kasmıştım ki sesim küçük bir çocuk gibi çıkmıştı.

"Söyledim işte." Umursamaz bir tavırla omuzlarını silktiğinde ona bakmayı bırakıp apartmanın girişine yöneldim. Şifreyi tuşlarken  kendimi tutup İnci ve Akın meselesini Emir'e anlatmadığım için şükrediyordum. Tuhaf bir şekilde hayatımda olup biten her şeyi Emir'e anlatmak istiyordum, hatta Enes'le aramızda geçen saçma sapan konuşmaları bile. Bu saçma istek içimden neden geliyordu bilmiyorum ama böyle giderse işimin zor olduğu kesindi.

Yolun Sonu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin