23

3.3K 261 85
                                    

Jimin'le aldığımız kararın sonucunda üstümü giyip evden çıkmıştım. Chaeyoung'u da alıp Jimin'le Taehyungların evinin oradaki parkta buluşup geçecektik. Chaeyoung'a aşağıda olduğuma dair mesaj atıp beklemeye başladım.

Gereksiz bir şekilde heyecanlanmıştım. Taehyung'u görme fikri bile kendimi değişik hissetmeme yetiyordu.

Okullar tatil olduğundan beridir aklımda olan tek kişi oydu. Sadece üç gündür tatildeydik ama ben şimdiden özlemiştim onu. Diğerleriyle mesajlaşıp konuşuyorduk ama Taehyung'la hiç böyle şeyler yapmazdık. O yüz yüze görüşmeyi severdi.

"Yine dalmış gitmişsin güzelim." kollarını belime dolayıp beni kendine çekti. Sımsıkı sarıldı. İhtiyacım olan tek şey buymuş gibi hissettim.

"Alışmışım her gün seninle olmaya." dedim ayrılırken. Gözüm elindeki poşetlere kaydı. "Bunlar ne?"

"Jimin'in sevdiği kurabiyelerden falan yaptım." utanmıştı. Kesin bir şeyler olmuştu aralarında  

Hazır ol Kim Taehyung yakında saçlarını boyatacaksın.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Bütün bir yolu dedikodu yaparak yürümüştük. Sonunda parka geldiğimizde bankta telefonuyla uğraşan Jimin'i görüp yanına gittik.

"Çok bekletmedik umarım." dedim ona sarılırken.

"Yok ya yeni geldim zaten. Hadi hemen geçelim. Haberi yok geleceğimizden."

Beraber apartmana girip kapısının önüne geldik. Jimin birkaç kez zile bastı ama açan olmadı.

"Evde değil herhalde." aramızdaki tek zeki olan Chaeyoung konuşmuştu.

"Biz sabah konuştuk. Tüm gün evde olacağını söyledi. Durun tekrar çalayım açmazsa gidelim." Jimin tekrar kapıyı çaldı.

Sonunda kapıyı üstsüz, saçı başı dağınık bir Taehyung açtı kapıyı. Yeni uyanmış gibi durmuyordu.

Yaklaşık beş dakika bakıştıktan sonra Chaeyoung sinirli bir şekilde Taehyung'a baktı.

"İçeri almayacak mısın? İstersen gidelim biz seni rahatsız ettiysek." dedi ona bakmamaya çalışarak.

"Kusura bakmayın misafir beklemiyordum da. Lütfen içeri geçin. Ben üstümü değiştirip geliyorum."

Oturma odasına gittiğimizde içerisi darmadağınıktı. Hyejin bir kenarda oturmuş halıyla bakışıyordu. Gidip yanına oturdum.

"Bir sıkıntı mı var?" sorar sormaz bana sarılıp ağlamaya başladı.

"Unnie dün gece babannem..." cümlesini tamamlayamadan tekrardan ağlamaya başladı.

Taehyung'un üstünü başını düzeltip gelmişti. Ben ve Hyejin'i o halde görünce kaşlarını çattı.

"Ben demedim mi bu evde ağlamayacaksın diye? Git elini yüzünü yıka. Ağlamaya devam edeceksen de çık dışarıda ağlayıp gel."

Hyejin hızlı yanımdan kalkıp odadan çıktı. Taehyung'sa sinirden tit tir titriyordu. Böyle davranmasına anlam verememiştim.

"Kusura bakmayın çok iyi bir gün geçirdiğimiz söylenemez." koltuğa oturup başını ellerinin arasına aldı.

Üzülmüştük. Eğlenmek için geldiğimiz ev sanki cenaze yeriydi. Taehyung'un gözleri ağlamak şişmiş, morarmıştı. Hyejin perişan haldeydi.

Ne olduğunu sormak istesek de Taehyung'u ağlarken görünce susmuştuk.

Dayanamayıp kalkıp yanına gidip sarıldım. Başını omzuma koyup ağlamaya devam etti. Bir elimle saçlarını okşuyor diğer elimle de gözyaşlarını siliyordum.

Jimin ve Chaeyoung'a Hyejin'i dışarı çıkarıp hava aldırmaları gerektiğine dair kısa bir mesaj attım. Onaylayıp Hyejin'i de alıp dışarı çıktılar. Taehyung hala omzumda ağlıyordu.

"Babannem vefat etti." dedi boğuk sesiyle. "Ve ben onun mezarını ziyarete bile gidemiyorum."

Ne desem bilemedim. Böyle bir durumda ne yapmalıydım bilmiyordum. Tek yapabildiğim şey sıkıca sarılmaktı.

"Beni hiç bırakma Kim Jennie."

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Savage But Pretty || TaennieWhere stories live. Discover now