Bölüm 40 - Yuva

371 31 18
                                    

Çok aralamadan yeni bölüm mü? Şaşkınsınız biliyorum... ahahdash 

Keyifli okumalar, vote ve yorumu eksik etmemeniz dileğiyle, seviliyorsunuz.

-Esin

"Senden böyle bir şey istemedim." Arabaya geri dönmüştük. Kızgındım ama aynı zamanda içimde garip bir heyecan vardı. Okyanus sıkıntılı bir ifade eşliğinde saçlarını karıştırdı. "Sen benim yanımda staj yapmak istemedin ama aynı zamanda benim yanımda olmak istiyordun, öyle değil mi Dolunay?" Ona doğru döndüm. "Hile yapma." Deyip yanaklarını sıktırdım ve yanaklarını dışa doğru çektim. Şu an o kadar komik ve masum görünüyordu ki; sanki karşımda küçük mavi gözlü bir çocuk oturuyordu. "Yapmasana." Dedi fakat yanaklarını çekiştirdiğim için kelimeyi baskın söyleyememişti. Dayanamayıp kahkaha atmaya başladım. "Yopmosono." Onu taklit ettiğim için huysuzlandı ve kollarını birbirine kenetledi, ben ise hala gülüyordum ve yanakları hala parmaklarımın arasındaydı. Aniden kollarımdan tutup beni kendisine çekti. Dip dibeydik, ellerim istemsizce kucağıma düştü. "Vazgeçtim, biraz daha yapsana Selene." Kafamı iki yana salladım. "Yapmam." Dedim sesimi çıkartabildiğim kadarıyla. Ardından ellerimi sallayıp rüzgâr yapmaya çalışarak geri çekildim ve "Sıcak oldu." diye ekledim. Kıkırdadı. "Üfleyeyim istersen." Dedi, gözleri gözlerime yaramaz bir çocuğun bakışıyla kenetliydi. Aniden içine düştüğüm sıkıntılı halden kurtulabilmek adına "Yok, soğukmuş aslında. Üşüdüm hatta ben." Diye birkaç cümle saçmaladım. Kollarını açtı ve "Isıtayım istersen." dedi. Bakışlarımı ona yönelttim. Ne yapmaya çalışıyordu bu adam böyle? Gözlerim onun gözlerine tekrardan değince Okyanus kahkaha atmaya başladı. "Sen benimle oyun oynadın." Deyip ona doğru atıldım. Hala gülüyordu ve ben neden olduğunu bile anlayamadığım bir sinirle göğsünü yumrukluyordum. Kahkahaları azalmamıştı ve ben bu anın güzelliğini yeni fark etmiştim. Durdum ve sadece aşık olduğum adamın gülüşünün, onun yüzüne yaydığı izlerin güzelliğini izledim. Kısa süre sonra gülerken kısılmış gözleri aralandı ve gece mavisi bakışları gözlerime değdi. Hala göğsünde olan ellerimin üstüne ellerini koydu ve bedenini bana yaklaştırdı. Bakışları aheste aheste dudaklarıma indi. Birkaç saniye orada oyalanan mavileri tekrardan gözlerime değdi ve yakıcı bir ses tonuyla "Öpeyim istersen." dedi. Düşünmedim bile. Sorgulamadım. Hiçbir şey, hiç kimse umurumda değildi. Daha sonra beni unutma ihtimali şu an beni hatırlıyor olmasından daha değerli değildi. Yakasından tutup aramızdaki zaten az olan mesafeyi kapatıp dudaklarımı onun dudaklarına mühürledim. Dudaklarımız aralandığında başını boynum ve omzum arasında kalan yere yasladı ve "Dolunay...Dolunay." diye fısıldadı. "Hım..." dedim. "Senin bu depremde yıkılacağını bile bile o eve girişin var ya... Yıkılsa da evde olmak isteyişin, üstüne yıkılmasını bekler hallerin var ya..." Başını sağa doğru yatırıp yüzünü boynuma çevirdi ve derin bir nefes aldı. "Evinin yıkılmayacağına olan inancın, deprem sonrası o evden ayrılmadan artçıları beklemen var ya..." Sanki daha çok söyleyeceği sözü varmış ama söylemek istemiyor gibi ihtiyatlı bir yavaşlıkla bitirdi cümlesini. "Evet?" dedim, ne diyeceğini merak ediyordum. "Duvarları çatlamış o ev, sırf içine sen giriyorsun diye yıkılmadı daha. Ve o ev cesaretine hayran kaldı sen o evin kapısını zilini bile çalmadan her araladığında."

"Sen benim yuvamsın ama sadece o kadar değil." Dedim ve soluklandım. Yine dönüp dolaşıp zor konuşmalara dalıyorduk. "Çok sevdiğim bir şarkı var. Diyor ki toprağım sendin, depremim de. Aynı öyle işte. Yani yuvam da sensin depremim de. Hangi kaçış kurtarır şimdi beni? Sen benim deprem sonrası artçım, ev üstüme yıkılsa altında kalmaktan memnun olacağım enkazım, sen benim sen incinme diye seçtiğim en narin bakışımsın. O eve giriyorum ki sarsılsa bile tamir edebileyim. Bir tuğla eksildiyse bin tane ekleyebileyim. Biliyorum, istiyorsun ki arkamı dönmeden gideyim ama sen sanıyorsun ki gitmek geride kalana daha zor. Gitmek gidene zor Okyanus. En ufak sarsıntıda yıkılma diye bir sebebin olsun istiyorum. Sana bir enkaz bırakmak istemiyorum, beni tanımadığım evlerde bırakma." Başını kaldırdı ve hüzünlü bir şekilde gülümsedi, ardından bakışlarını cama çevirdi.

YAKAMOZWhere stories live. Discover now