Bölüm 2 - Acılar gece çözülür... -

21.9K 1K 89
                                    


- medyada Dolunay ve Okyanus ikilisi olacak -

Keyifli okumalar...

----------------------------------------------------------------------------------------------

Bu gün üniversitenin ilk günü. Kurmaya utandığım hayallerimin kapısı olacak yerden gireceğim ilk gün.

Sabah kalkmak benim için hiç zor olmuyordu. Zaten çok az uyuyabildiğim için erken uyanmaktan ziyadesiyle memnudum. En azından uyumaya çalışmakla uğraşmıyor, kendimi daha da fazla yıpratmıyordum. O günden beri geceleri en fazla iki veya üç saat uyuyordum. Aynı görüntü her seferinde gözümün önüne geliyordu ve ben artık yatağımdan hıçkırarak kalkmaktan, babamın kapıdan içiriden girerken ki o telaşlı ve hüzünlü ifadesini görmekten yorulmuştum. Saatlerimi uyumaya çalışmak için harcamayı bırakalı, sabah alarm sesi duymayalı iki yıl olmuştu. Kitaplarımla aramızdaki bağ daha da kuvvetleneli, iki kocaman yıl olmuştu.

Bazen kitap okurken, bazen test çözerken uyuyakalıyor üç saati geçmeden hıçkırıklarla uyanıyordum. Bu yüzden gündüzleri daha çok seviyordum. Herkeste hüküm süren telaş ve sokaklardaki gürültü, beynimdeki karmaşa ve kafamdaki düşüncelerin yerini kısa süreliğine alıyor, benim biraz nefes almama yardımcı oluyordu. Aynı Ahmet Haşim'in dediği gibiydi. Acılar geceleri çözülüyordu... Ve ben acıyı en derinde yaşıyordum. Boğulacak gibi olduğum zaman çok oluyordu. Soğuk havayı sevmemin bir nedeni de buydu. Bana nefes aldığımı hissettiriyordu.

Şimdi ise yitik bir hayalin peşindeki yorgun bir avcı gibi okula gitmek için hazırlanırken gözlerim hayli boş bakıyordu. Annem bu günü görmeyi çok istemişti. O duyguyu ona yaşatmayı çok istemiştim. Onun hayaliyle yaşadığım için en azından bu gün uzun zamandır tattığım ve tadı boğazımı asit gibi yakan bu boşluk hissini tatmamayı çok isterdim.

Aynanın karşısındaki gördüğüm kız iki yıl öncesindekinden pek farklı değildi. Sadece biraz daha çökmüş ve biraz daha bitmiştim. Ve birazda boş bakıyordum... Hepsi bu kadar.

Dar siyah pantolonumu bacaklarımdan geçirdikten sonra üzerime gri-siyah karışımı olan bol, etekleri ve kollarına doğru daralan kazağımı üzerime geçirdim. Gözlerimin altını kapatıcıyla kapattıktan sonra gözlerime hafif bir eyeliner çektim. Son olarak rımeli sürdükten sonra makyaj işlemim bitti. Aslında böyle şeyler bana pek hitap etmiyordu fakat zaten güzel olmayan bedenimi ve içine çökmüş yüzümü bide sabah kalktığım haliyle gösterip insanları hilkat garibesiymişcesine korkutmak istemiyordum. Daha doğrusu ilgi çekmek istemiyordum. Kötü de olsa. Gözlerim her zaman ki gibi çenemdeki gamzeye takıldı. Ondan nefret ediyordum. Bakışlarımı çekebilince zaten düz olan saçlarımı taradıktan sonra,yüzümün önüne gelen saçları gelişi güzel sol tarafa doğru attım. Boynuma koyu gri fuları taktıktan sonra ayağıma siyah botlarımı geçirdim. Siyah sırt çantamı da alıp evden çıktım.

Aslında evden yarım saat sonra çıksam bile ilk dersime yetişebilirdim fakat soğuk havaya olan özlemimi dindirmek için her zamanki gibi erken çıkmıştım. Yürümeye başladım. Okul buradan yürüyerek yarım saatlik bir mesafedeydi ve benim yeni evimde hoşlandığım en güzel özellik buydu. Yürümeyi severdim. Kulaklıklarımı taktım ve botlarımın üstüne bakarak yürümeye başladım. Cem Adrian'ın büyülü sesi kulaklarımla buluşurken ben çoktan fakülteye adımımı atmıştım. Bakışlarımı ayakkabılarımdan çekmeden yürümeye başladım. Daha sonra insanlarla muhatap olmamak için, gideceğim yeri önceden öğrenmiştim ve kendimi ilk defa bir seçimim için tebrik ettim. Gözlerim ve botlarım aralarındaki ilişkiyi ilerletirlerken kafamı sert bir cisme çarpınca irkilip bir adım geri gittim. Kulaklıklarımı yavaşça kulağımdan çıkardım ve kafamı kaldırdım.

YAKAMOZWhere stories live. Discover now