≈ Bütün damarlarımda sen ≈
____________________________________
Annemin yokluğunu kabulenmek çok zamanımı aldı. İnanmakta çok güçlük çektim. Sanki odamıza girdiğimde onu camın kenarında otururken bulacakmışım gibi geliyordu.
Aradan geçen aylar acımı azaltmamıştı. Sadece alışmıştım. Annemin acısını çekmeye alışmıştım.
Jenatte de çok yardımcı olmuştu bana, her zaman yanımdaydı. Bana karşı çok hassas davranıyordu. Ona olan sevgimi besleyebildiği kadar besliyordu. Öyle ki artık içimden taşacakmış gibi geliyordu ona olan aşkım, sevgim ve hayranlığım.
Annemin ölümünden sonra yurt dışına gitme konusunu açmamıştık uzun bir süre. Fakat bir şey buna bizi mecbur bırakmıştı. Jenatte'in ailesi.
...
Altmışlarında olduğu belli olan yaşlı adam ağır ağır malikaneye giden merdivenleri çıktı. Üstünde son derece pahalı kumaştan olan bir takım elbise vardı. Hoş her zaman böyle giyinirdi. Sadece uyurken çıkarırdı takım elbisesini, uykusu da çok kısa sürerdi zaten. Ne de olsa 'iş beklemezdi'.
Kapıda bekleyen hizmetçiye başıyla selam verip, içeriye geçti. Arkasından gelen eşini bekleme nezaketinde bulunmamıştı.
Adımlarını sıklaştırıp hızlı bir şekilde büyük salona vardığında damadı ve kızının kendisini beklediğini görüp yalandan bir gülümseme yerleştirdi yüzüne.
"Görüşmeyeli uzun zaman oldu, bir arada olmayı özledim gerçekten. Sizi yeniden görebildiğim için mutluyum."
Karşısındaki genç adam da aynı şekilde sahte bir gülümsemeyle
"Biz de efendim." dedi.
Yaşlı adamın gözü Jenatte'i bulduğunda onun gergin olduğunu gördü. Gerçi karşısında rahatça durabildiğini gördüğü de olmamıştı. Bu durumdan hoşnuttu.
"Geçelim yemeğe isterseniz babacım."
"Geçelim."
Yemek bittikten sonra oturmak için koltuklara yerleştiler.
"Bir çalışanınız aramızdan ayrılmış sanırım, çok üzüldük."
"Maalesef."
Jenatte'in gözleri doldu. Annesi gibiydi Ava.
Bu kasvetli hava çok da fazla uzun sürmedi. Babası hiç beklemeden sevgili 'damadıyla' iş hakkında konuşmaya girişti. Jenatte merak ediyordu, babası gerçekten iş çıkarı dışında birilerini sevmiş miydi? Ya da bir kalbi var mıydı?
Annesinin yıllardır babasını nasıl sevdiğini, fakat bunun karşılığını alamadığını biliyordu. Annesi anlatmasa da, belli etmemeye çalışsa da çok üzüldüğü belliydi. Kocasına her zaman sevgiyle yaklaşmıştı. Onunla daha yakın olabilmek için daha çok çalışmıştı, konuşabilmek için ticareti en ince ayrıntısına kadar öğrenmişti.
Sonunda annesi de babası gibi olup çıkmıştı. Gözü işten, ya da belki de iş sayesinde yanında olabildiği adamdan başkasını görmüyordu. Öyle ki kızlarını bile.
Jenatte'in dalıp gittiği düşüncelerinden onu odaya giren biricik sevgilisi çıkardı. Elindeki tepside sütlü çay getirmişti. Babasının Lisa'ya şüpheli baktığını gördü Jenatte, açıklama gereği hissetti.
"Bu Lisa, Ava'nın kızı. Ava'nın sözleşmesi henüz bitmediği için akşamları burada çalışıyor."
"Anladım, hoşgeldiniz hanımefendi."
"Hoşbuldum efendim, teşekkürler."
Lisa sevgilisine içten bir gülümseme gösterip çıktı odadan.
"Eh Jenatte senin işlerin nasıl gidiyor sevgili kızım?"
"Ben şu sıra biraz işlere ara verdim, benim yerime Harry ilgileniyor."
"Öyle mi?"
Babası sinirlenmişe benziyordu, Jenatte rahatsızca yerinde kıpırdandı. Ne zannediyordu bu adam, Jenatte bebeğini kaybetmişti, işle ilgilenecek kadar toparlanamamıştı.
"Siz de çok iyi biliyorsunuz ki babacığım zor bir dönemden geçiyorum, aklımı işe verebilecek hâlde değilim."
"Lakin her şeye sahipsin, en azından hesaplamaları sen yapabilirsin, üstüne olan bir şeyi Harry'e devretmek ne kadar doğru?"
Yaşlı adamın ses seviyesi yükselmişti, Jenatte ise sinirden tırnaklarını etine geçiriyordu adeta.
"Her şeye sahip miyim? Bebeğimi kaybettim ben, sen bunu bilmiyor musun? Neler yaşadım haberin var mı?"
"Benimle böyle konuşamazsın."
"Yeter artık sen, sen gerçekten vicdan taşıyor musun içinde? Ben öldüm öldüm dirildim burada, sen işini erteleyip gelemedin bile. Yavrumu kaybettim, kanlar içinde uyandım, senin haberin var mı? Aylarca nasıl kabuslar gördüm de uyuyamadım, sen, sen nasıl bir babasın? Gerçekten görmüyor musun? Kör müsün?"
Yeni bir ağlama krizi daha gelmişti, Jenatte hıçkırarak ağlıyordu artık. Araya Harry girdi.
"Efendim lütfen anlayışlı olun, Jenatte çok zorlandı, hem isterseniz ben işleri geri size veririm."
Yaşlı adam karşısındaki adamın dediklerini duymamazlıktan geldi.
"Sen küçük hanım saygını koru artık."
"Sen kimsin ki, kimsin sen? Söyle bana benim için naptın da sana saygı duyacağım."
"Jenatte babanla böyle konuşma, lütfen."
Konuşan annesiydi, ne zamandır susan, babasının dişi hâli olan annesi.
"Sen hiç konuşma anne, sen hiç konuşma. İnanın bana sizin kadar kimse yıpratmadı beni. Beni mahvettiniz, ikiniz beni mahvettiniz."
Son kelimeyi söylerken sesi kısıldı ve oracığa yığıldı, bayılmıştı.
Oldukça uzun bir süre oldu farkındayım ama ilham gelmeyince yazmak bir işe yaramıyor. Her neyse fic 3k oldu, okuyan, oy veren, yorum atan herkese çok teşekkür ederim. Umarım beğenmişsinizdir, sizi seviyorum♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mendacious | Jenlisa
Fanfiction"Ama sen Lily, sen benim duygularımsın. En çok sana üzülüyorum, en çok senle mutlu oluyorum, en çok sana kızıyorum, en çok sana merhamet gösteriyorum. Sen benim aşkımsın Lily."