0.4

1.3K 222 56
                                    


Daha önce bu kadar canımın acıdığını hissetmemiştim. Rezil olmuştum. Herkes bana bakıyordu. Kyungsoo ve Jong In duyduklarının karşısında benden bir adım çekilmişlerdi.

Benden uzaklaşmışlardı.

Uzun boylu sarışın çocuk Kris adımlarını hızlandırarak yanıma geldi.

"Hey Baekhyun! Çok tatlısın hadi öp beni!" dedi ve dudaklarını büzüp gözlerini kapadı. Kris'in bu hareketinden sonra herkes gülmekten ölüyordu. Abartmıyorum, neredeyse yerde yuvarlanacaklardı. Gözlerim dolmuştu. Ama bunu yapamazdım. Ağlamayacaktım. Gözlerimi gökyüzüne diktim. Belki gözyaşlarım akmaz diye. Sadece bir umut.

O ara servisin önünde birileriyle sohbet eden Chanyeol ile göz göze geldim. İşte o zaman gözümden bir yaş aktı. Onu görünce kendime hakim olamamıştım. Chanyeol... beni anormalleştiren o tatlı çocuk.

Ben Chanyeol'a tutmakta zorlandığım o gözyaşlarımla bakarken Chanyeol arkasını dönüp yürümüştü. Daha sonra diğerleri de yanımdan ayrıldı. Benim ise yapabileceğim tek şey servise binip eve dönmekti.

***

Sabah kahvaltıdaydık. Dün zaten o olaydan sonra pekte bir şey yapmadım. Sadece kitap okudum. Detaylara girmeye gerek yok zaten.

Annem "Tatlım babana tiyatro da görev aldığını söyledin mi?" diyerek meşhur kahvaltı sohbetlerimizden birini açmış oldu.

Babam elindeki gazeteyi masanın ucuna bırakıp ciddiyetiyle birlikte "Okul tiyatrosu mu? Ben basketbol yada futbola gideceğini sanıyordum" dedi.

"Takıma giremedim baba"

"Ne? O kadar çabadan sonra mı?"

"Ben sadece yapmak istediğim şeyi yapmak istiyorum. Üzgünüm baba uyum sağlayamadım"

Babam gülerek "Ama tiyatroya uyum sağladın öyle mi? O kızlara göre iş değil mi?" dediğinde canım acımıştı. Babam beni desteklemiyordu ama belli edemezdim. Yoksa kız gibi davrandığımı söyleyecekti ve tekrar canımı yakacaktı.

"Hayır baba. Erkekler de bunu yapabiliyor. Başrol bir erkek ve bir kıza olan aşkından söz ediliyor. Ben ise küçük bir sahnede rol alıyorum. Aslında eğlenceli"

Annem beni her zaman desteklemişti. Bu sefer yine beni destekleyerek "Harika değil mi tatlım?" deyip kahvaltı tabağıma birkaç tane zeytin bıraktı. Babam ise kafasını sallayarak kahvaltısına geri döndü.

İşte hiçbir seçimim arkasında durmayan babam yine iş başındaydı.

Babam ; "Bu arada okul servisinizle görüşeceğim. Bundan sonra diğer yoldan gideceksiniz"

Annem ; "Neden?"

Babam ; "O yol üzerindeki büyük süpermarketin üstündeki apartmana lezbiyen bir çift taşınmış. Bu iğrenç. Neyse ki geçici kalacaklarmış. Zaten bu kasabada uzun süreli kalamazlardı. İleri gelenler yada eminim ki bu kasabadaki birileri kesinlikle öldürürdü"

"Ama o yol çok uzun baba! Okula gitmem için yarım saat erkenden kalkmam gerekecek!" diyerek sert bir çıkış yaptım.

Babam ; "Bu umurumda değil. Onlar aynı cins ve birlikteler. Düşünmesi bile midemi bulandırıyor. Bu günah aynı zamanda da iğrenç. Onları görmeni istemiyorum"

İşte babam. Dinine bile çok bağlı olmayan bir insanın bunun gibi ilişkilere iğrenç demiş olması. Saçmalık! Bu düşüncelere sahip olanlardan nefret ediyorum! Aşk neden ruha bağlı yaşanmıyor bu kasabada? Neden bir vajina ya da penise bağlı ki? Lanet olsun!

Homofobik Kasaba ✔Where stories live. Discover now