Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
~~●~~
3: geleceğim diyorum,geleceğim sana şarkı:carla morrison: disfruto
Zor zamanlarım olmuştu. Ayakta duramadığım, fiziksel olarak çöküşte olduğum bolca anım var zihnimde ama hiçbiri kalpteki bu sızı ile bir olmuyormuş.
İlk alfa olduğumda kendimi kanıtlamam gerekti. Bir-çok alfa ile olan ölümüne dövüşlere sürüklendim. Her gece -ki buna soğuk ayazda dahildi- çıkmayacağını, açılmayacağını bildiğim pencereyi izledim ama en beterinin dıştaki değilde içteki acılar olduğunu yeni yeni anladım.
Kollarım kırılır, bir yerlerim morarır ve günler geçmeden eskisinden daha iyi olabilirim ama kalbim incindiğinde onu nasıl iyileştirmeliyim?
Ya da sen önümde bu şekilde gözden kaybolurken seni nasıl durdurabilirim?
Sen durursan, kalbiminde incinmesi geçecek mi ya da daha çok mu parçalanacak?
Jungkook için aklının durduğu ve sonra büyük bir buğulanma geçirmiş gibi donduğu o zamanlar hayal gibiydi şuan gözünde. Zihninde olup bitenler onu aydınlatmamıştı ama halada fikrinden geri döndüğünü söylemek yalan olurdu.
Hye-jin'in sözleri herkeste büyük etki bıraktığından; bundan ilk faydasını Taehyung yemek masasından ayrılırken belli etmişti. Gözlerini kimse ile buluşturmamış ve herkesin ilk defa şahit olduğu o gözyaşlarını elleri ile silerken pek bir üzgündü.
Jungkook için kırılmaz alfa olan, yeri geldiğinde gözlerinden kan akıtan bu adamdan, gözyaşı düşeceğini hiç düşünmemişti. Gidişindeki amansızlık, acelecilik herkese garip gelmişti, peşinden Yoongi'nin tabiri caizse koşması Taehyung için, masadakilerin aklındaki endişeye toprak olmuştu.
Hye-jin eski sevgilisinin gidişini izlerken ve masada kalan omegasının ise kalmasına hayret etmişti. Kendi omegasını değilde bir başka alfanın peşine düşmesi onu sinirlendirmişti. Kim bilir Jimin ve kurdu ne durumdaydı, Hye-jin için.
Jungkook bir süre kendi sözleri yüzünden neşesi giden masaya bakındı. Namjoon elleri ile yüzünü sıvazlıyor, Jin ara sıra Jimin'e bakınıyor, Hoseok masadaki çatal kaşık ile ilgileniyor; Jimin, Jimin ise o başka bir haldeydi.
Yoonginin peşinden gitmek ister gibi bir hali vardı yüzünde ama bir o kadarda kalıp Jungkook'a bakmak. Onun bu sözlerinde ciddi olup olmadığını öğrenmek. Ama bir türlü yapamamanın verdiği ikilem yüzünden kendisi ile öfkelenmek.
Odanın içi kargaşa kokusu gibi bambaşka türlere bürünürken sonunda Jimin dayanamayarak kalktı oturduğu masadan. Jungkook'un omegası olan o kurtla göz göze gelmek istemiyordu. Burada bu değişen havayı da solumak istemiyordu.
