ÖLÜ KUKLANIN DANSI | Tamamlandı
  • Reads 23,753
  • Votes 2,397
  • Parts 30
  • Reads 23,753
  • Votes 2,397
  • Parts 30
Complete, First published Nov 18, 2022
Mature
Wattys2023 Yarı Finalisti

Ölüler arkasından ağlayan olmadığında dans etmeyi bırakırlardı.

Yirmi dört yaşındaki Efnan, ailesi ile birlikte yaşayarak hayatını sürdürürken tek uğraşı her gün arkadaşları ile buluşup eğlenmek olur. Günleri hep böyle geçerken bir gün beklenmedik bir olay gerçekleşir ve Efnan'ın hayatı tepetaklak olur. En yakın arkadaşının tavandan asılan cansız bedeni, ruhunu parçalara ayırmıştır. Bir intihar vakası olarak gözüken bu trajik olay Efnan'ın bulutlarını griye boyarken, olaya değen başka bir nefes bulutların gri olmadığını, asıl renginin siyah olduğunu gösterir. Bu bir intihar vakası değildi, cinayetti. Katilin kim olduğunu bulmaya çalışan Efnan, en yakın arkadaşının bilmediği sırlarıyla yüzleşirken onun yanında olacak tek kişi bulutların siyah olduğunu fısıldayan adamdı. Gerçekten en yakın arkadaşı mıydı ölen yoksa bir yabancı mı, kendisi bile bilmiyordu.

"Boğazına dolanan ip celladın değildi, geçmişindi. Celladın, sen oldun."

29.01.23'

Uyarı; bu kitapta intihar gibi tetikleyici unsurlar vardır. bu sebepten 18 yaşından küçüklerin okumamasını rica ederim.
All Rights Reserved
Sign up to add ÖLÜ KUKLANIN DANSI | Tamamlandı to your library and receive updates
or
Content Guidelines
You may also like
Gözyaşı Kadehleri by dusklavande
33 parts Ongoing Mature
*Yetişkin içerik barındırır. *Nefretten aşka/anlaşmalı evlilik kurgusu --- "Kimi öptüğünün farkında bile değilsin," dedim üzerime tüm ağırlığıyla kapanan bedenini omuzlarından hafifçe iterek. Yüzlerimiz arasında bir nefeslik mesafeden fazlası yoktu. Aldığı her nefes benden doğuyor, aldığım her nefes ondan kopuyordu. Az önce dudaklarıma dokunan dudaklarını diliyle ıslattı ve ardından göğsü şişerek göğsüme yaslandı. Altında ezilmeye, o isteyerek üstümden kalkmadıkça son veremeyeceğimi biliyordum. Yatakla arasında kalan bedenimi kıvrandırıp yormak yerine onu ikna etmek için dudaklarımı araladım. "Sarhoşsun, farkında bile olmadan beni öptüğün için pişman olduğunu haykırdığın bir sabaha uyanmak istemiyorum." "Kim olduğunun farkında olmadığımı mı sanıyorsun?" diye sorarken sarhoşluğunun izlerini taşıyan sıcak nefesi yüzümü okşadı. "Karımı öptüğümün farkında olmadığımı mı sanıyorsun?" İrkilerek gözlerimi kırptım birkaç kez. Etrafta birilerinin olup olmadığını görmek için delice odaya bakındım. Kimse yoktu. Cevahir Avcıoğlu'nun beni 'karısı' olarak benliğine katmasına sebep olacağı oyunumuzun seyircilerinden hiçbiri burada değildi. Dudaklarını biraz önceki hafif baskıdan çok daha yoğun bir biçimde yeniden dudaklarıma bastırdığında zihnim binlerce soruya aynı anda yanıt aramaya başladı. Bizim dünyamızda her şey sahteydi. Her şey oyundu. Seyirciler gittiğinde perde kapanır, oyuncular birbirlerinin yanından hızla kaybolurdu. Ama şimdi ilk kez, hatta belki de son kez seyircisiz oynuyordu oyununu. Avcıoğlu'nun kurallarına kendisinden başka kimse karşı çıkamazdı. Bizim için yıkımı getirecek olan da, işte bu nedenle, bizzat kendisi olacaktı. --- '260224
SERÇEYİ ÖLDÜRMEK by bosverdilan
83 parts Ongoing Mature
Efsun Zorlu; atandığı Urfa'da mecburi hizmetini yapan tıp fakültesinden yeni mezun, çiçeği burnunda bir hekimdir. Daha mesleğinin ilk günlerinde, henüz on sekizine yeni girmiş bir hastanın intihar vakasıyla karşı karşıya kalır. Hastasının vücuduna bırakılan izler onu adım adım kendi geçmişine götürürken, geleceğini aniden tanımadığı insanların dudakları arasında bulur. Asla geçmemiş geçmiş, verilmiş sözler, kurtarılan hayatlar, doğrultulan namlular, yalanlar, fermanlar ve aşk. Devrim gibi bir kadın, Urfa'nın göbeğinde destan gibi bir sevdanın koynunda bulur kendini. Koca düzene baş kaldırıp o düzenin minnet ettiğine yenilmekse ne aklının ne de kalbinin kabulüdür. *** "Ağlarsam ölürüm." derken sesim düz, çoktan kabullendiğim bu gerçeği ilk defa dile getirişime rağmen sakindi. Çoktan. Saatlere dökülürdü ama bana şehirler aştıracak kadar çok gelen o vakit. Vücudumun ağrısı ruhumun sancısının çok altındaydı. Onun gözleri bende olsa da ben boşluğa odaklanmıştım. Üzerimde olan bakışlarının ağırlaştığını hissettim. Fetih bana çok ağır bakıyordu. Sırtıma yüklenen çuvallar biraz daha bel bükmeme sebep oldu. "Neden," dediğinde ne dediğimi çok iyi anlamış da yersiz bir sorgulayışa bürünmüş gibiydi. "serçe misin sen?" Kaşlarım hafifçe havalandı, başımın ağrısı belirginleşti. Uzun süreden sonra ona bakan ben oldum. Söylediği şeyin altındaki anlamı yakalamaya çalışıyordum ama buna çok uzaktım. Bunu anladı ve dudakları kıvrılacak sandım. Halbuki gülümsemeye çok uzaktık. "Serçeler," yüzünü hafifçe yüzüme yaklaştırdı. "Ağlayınca ölürlermiş. Bu yüzden mi bunca zamandır gözlerinin kuruluğu?" Bu konuşmadan sonra onun serçesi olacağımı, hatta olduğumu bilemezdim. Tıpkı bu topraklarda serçeyi öldürmenin kadını ağlatmak olduğunu bilmediğim gibi.
YARALASAR(Kitap Oldu) by Maral_Atmc6
55 parts Ongoing
"Soyun!" "Ne?" Yaşlı adam oturduğu masada kaşlarını çatmıştı ki yanındaki kadın tebessüm ederek bana döndü. "Sadece hırkanı çıkar ve bize sol kolunu göster." Tedirginlik içinde onlara baktığımda uzun bir masada oturan toplam on kişi görmüştüm. Ben kapıya yakın bir yerde duruyordum ve yanımda benimle aynı yaşta olan altı çocuk daha vardı. Sağımdaki kızın sol kolundaki yarasa damgasını gördüğümde sertçe yutkundum. Aynı damgadan benimde kolumda vardı. "Neyi bekliyorsun?" Bu soğuk ses yaşlı adamın sağ tarafında oturan kişiden gelmişti. Başını önündeki dosyadan hiç kaldırmadığı için yüzünü iyi göremiyorum. Hırkamı çıkardığımda benimle aynı hizada duran çocuklar koluma baktı. "Sende Yarasalardan birisin." Yaşlı adamın sesi huzursuz çıkmıştı. "Nasıl damgalandığını hatırlıyor musun?" Yine o adam konuşmuştu ve hâlâ başı önündeki dosyadaydı. İyi hatırlıyordum. "Hayır." Onlara güvenmiyorum. Cevabım ile kalem tutan eli hareketsiz kalmış fakat başını kaldırmamıştı. "Artık bizi neden buraya getirdiğinizi açıklayacak mısınız?" Yanımdaki çocuklardan biri konuşmuştu. Yaşlı adam sıkıntıyla bir nefes alarak bizlere baktı. "Aslında hepiniz aynı çocuk yurdunda bir zamanlar kaldınız. Peşinde olduğumuz biri var ve o yurttaki otuz çocuğu damgaladı. Şimdi yeniden ortaya çıktı ve Yarasaları bulup hepsini öldürüyor." Sanırım Yarasalar biz oluyorduk. "Bizimle işbirliği yapmak zorundasınız, tabii yaşamak istiyorsanız?" Masadakilere döndü. "Herkes kendi eğiteceği çocuğu seçsin. Unutmayın seçeceğiniz çaylaktan siz sorumlusunuz." Burada neler olduğunu anlamıyorum. Masadakiler bizi incelerken o başını hiç kaldırmayan adamın sesini duydum. "Gözlüklü kızı ben eğiteceğim." Burada gözlük takan sadece bendim.
BULANIK ZİHİNLER by Luna_aydam
12 parts Ongoing Mature
Ellerim belinden sırtına doğru yükseldi. Başımı göğsünden çekip boyun aralığına soktum ve daha içli ağlamaya başladım. Ben ağladıkça kaskatı kesiliyordu ve bu beni göğüs kafesine saklamak istercesine daha sıkı sarılmasına sebep oluyordu. Şeytan harelerini üzerimize doğrulttu. Ona baktım. Bana baktı. Bugüne kadar kötü dediğim herkesin can dostu sadece bana baktı. Bende asıl dostluğu gördü. Beni yanına çekmek istedi. Şeytana uydum. Onun safına geçtim. Dudaklarımı sertçe onun boynuna bastırdığımda bu onun hareketlerini kesmişti. Gözyaşlarım boynunu ıslatmaya devam ederken dudaklarımın rotası kulağı oldu. Sıcak nefesimi kulağının içine üfledim. Fısıldadım. "Asıl ben özür dilerim." Sertçe içine batırılan bıçağın doyumsuz sesi kulaklarımıza dolduğunda bedeni sıkıca bana yaslandı. Ellerimin arasında tuttuğum bıçağın omzunu delip geçmesiyle hıçkırıklarım arttı ama durmadan bıçağı daha derine sokmaya çalıştım. Tek bir kelime bile etmedi. Çığlık çığlığa ağlayarak onu bıçaklarken o sadece sustu. Oysaki sessizliği en büyük cevaptı. Bana bunu yapmam için izin vermişti. Gözlerimin önü gitgide karanlığa bulanırken onun katili olmak üzereyken bile ona sığındım. Başım boynuna yaslı şekilde gözlerim kapanırken bıçağı kavrayan ellerim iki taraftan aşağıya düştü. Sessiz iç çekişlerle kolları arasında ağlamaya devam ederken benim gibi başını boynuma sakladı. Kesik kesik nefeslerini hissedebiliyordum. Birbirimize yaslı katillerdik. Belimdeki elleri beni bırakmazken koca bir gecenin, ölümden farksız saatlerine son sözlerimi fısıldadım. "Senden nefret ediyorum." Karşılığında söyledikleri ise aklımı kaybetmeme yetmişti. "Uyu bebeğim." Bir babada hayal ettiğim sözler onun dudaklarına daha çok yakışmıştı. × Wattpadde BULANIK ZİHİNLER adındaki ilk kitaptır.
You may also like
Slide 1 of 10
Gözyaşı Kadehleri cover
SERÇEYİ ÖLDÜRMEK cover
YARALASAR(Kitap Oldu) cover
MAHBERAN cover
Asena ✯{gerçek ailem}✯ cover
AŞKA DÜŞÜŞ (TAMAMLANDI) cover
BULANIK ZİHİNLER cover
PİLOTLAR KULÜBÜ  cover
SIĞINAK cover
Crathall-taekook cover

Gözyaşı Kadehleri

33 parts Ongoing Mature

*Yetişkin içerik barındırır. *Nefretten aşka/anlaşmalı evlilik kurgusu --- "Kimi öptüğünün farkında bile değilsin," dedim üzerime tüm ağırlığıyla kapanan bedenini omuzlarından hafifçe iterek. Yüzlerimiz arasında bir nefeslik mesafeden fazlası yoktu. Aldığı her nefes benden doğuyor, aldığım her nefes ondan kopuyordu. Az önce dudaklarıma dokunan dudaklarını diliyle ıslattı ve ardından göğsü şişerek göğsüme yaslandı. Altında ezilmeye, o isteyerek üstümden kalkmadıkça son veremeyeceğimi biliyordum. Yatakla arasında kalan bedenimi kıvrandırıp yormak yerine onu ikna etmek için dudaklarımı araladım. "Sarhoşsun, farkında bile olmadan beni öptüğün için pişman olduğunu haykırdığın bir sabaha uyanmak istemiyorum." "Kim olduğunun farkında olmadığımı mı sanıyorsun?" diye sorarken sarhoşluğunun izlerini taşıyan sıcak nefesi yüzümü okşadı. "Karımı öptüğümün farkında olmadığımı mı sanıyorsun?" İrkilerek gözlerimi kırptım birkaç kez. Etrafta birilerinin olup olmadığını görmek için delice odaya bakındım. Kimse yoktu. Cevahir Avcıoğlu'nun beni 'karısı' olarak benliğine katmasına sebep olacağı oyunumuzun seyircilerinden hiçbiri burada değildi. Dudaklarını biraz önceki hafif baskıdan çok daha yoğun bir biçimde yeniden dudaklarıma bastırdığında zihnim binlerce soruya aynı anda yanıt aramaya başladı. Bizim dünyamızda her şey sahteydi. Her şey oyundu. Seyirciler gittiğinde perde kapanır, oyuncular birbirlerinin yanından hızla kaybolurdu. Ama şimdi ilk kez, hatta belki de son kez seyircisiz oynuyordu oyununu. Avcıoğlu'nun kurallarına kendisinden başka kimse karşı çıkamazdı. Bizim için yıkımı getirecek olan da, işte bu nedenle, bizzat kendisi olacaktı. --- '260224