5. Mutsuz Sonlu Hikâyeler

690 106 188
                                    

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyerek destek olabilirsiniz

Beni İnstagram'dan takip edebilirsiniz: fleurdenarcise

Beni Twitter'dan takip edebilirsiniz: bliestry

Ölü Kuklanın Dansı

Bölüm Şarkıları: Mabel Matiz - Boyalı da saçların.

5.Bölüm

Acının üzerine acı bırakan insanların vicdansızlığı ile karşılaşmak mı beni daha çok üzüyordu yoksa bıraktıkları acıdan dolayı mı bu kadar çok üzülüyordum bilmiyorum. Belki de bunu yapanın benim ailem olmasından dolayı böyle çok acıyordu. Bilemiyordum. Artık hiçbir şeyi bilmiyordum. Şu an arabadaki sessizliğin fırtına öncesi bir sessizlik olduğunu biliyordum bir tek ama fırtınanın boyutunu tahmin dahi edemiyordum. Açık camdan içeri sızan rüzgâr sertçe saçlarımı yüzüme savurduğunda hızla gözlerimin önünden çektim, karakolun önünde arabasına yaslanarak sigarasını içen Kuzey'e bakmama engel olmasına izin vermedim. İki parmağının arasında duran sigarasını dudakları arasına yerleştirirken gözlerinin burada olduğunu görebiliyordum. Kirlenmekte olan aynaya rağmen onu net görebiliyordum.

Babam gaza basarak hızını çoğalttığında Kuzey'in görüntüsü saniyeler sonrasında aynadan yok olmuştu. Hayatta olmayan Hilal'in görüntüsü bile gözlerimin önünden kaybolmazken yaşayan birinin görüntüsünün kaybolması ve bunun beni huzursuz etmesi normal değildi. Beni buraya getirmesini ondan ben istemiştim ama babamın onun üzerine yürüyüp onu suçlayacağını bilseydim o evden onsuz çıkmayı tercih ederdim. Ayaklarım bu sefer daha çok parçalanırdı belki ama sözlerimle kızdırdığım babamın bana tokat atmak üzereyken ona engel olan Kuzey'e sen karışma diye bağırması ve babaannemin onun yüzüne baka baka dedikleri kadar acıtmazdı. Kendimi Kuzey'e karşı çok kötü hissediyordum. Sanki onunla kendi isteğimle değil de beni zorla kaçırmış gibi davranmışlardı.

"Altan'ı niye tuttu orada? Ne işi var onun polisle?"

Kuzey, abimin kalmasını istemişti soruşturma ile alakalı olarak. Ona sorması gereken sorular olduğunu söylediğinde bile babaannem ona kinlendiğini dakikalarca homurdanarak belli etmişti, yetmezmiş gibi şimdi de buna devam ediyordu. Babam aynadan annesine bir bakış atarak önüne döndüğünde annem, "Hilal'le alakalı soruları varmış," diye yanıtladı, bunu üçüncü kez söylüyor olması babaannemin anlamamış olduğunu değil de anlamak istemediğini gösteriyordu.

"Benim torunumun o kızla ne işi olur?" Duymazlıktan gelmekten başka bir çarem yoktu ama öyle zordu ki, öfkemi avuçlarımdan çıkarıyordum. Asfaltta sürtündüğünden ellerim yara olmuştu, üstüne yetmezmiş gibi tırnaklarımı batırdığımdan daha öylesine bir yara olmaktan çıkmıştı. Şimdi ise daha beter duruma sokuyordum ama umurumda değildi. Verdiğim seslice nefes bir uyarı niyetindeydi ama babaannem beni umursamadığını, "Öldü gitti ama bizim aileye hâlâ sorun çıkarıyor," diyerek gösterdi.

Annemin onu uyardığını işittim ama babam dönüp de annesine tek kelime etmedi. Camı tamamen açtım ve kolumu kapıya dayayıp yanağımı koluma yasladım. Gözlerimi kapatarak andan sıyrılmak istedim. Ağlamamak için verdiğim çaba gücümü tüketirken göz kapaklarıma Hilal'in yüzü geldi. Gülümsemeyi bırakmıştı. Katilini bulmadığım için bana kırgın olduğunu biliyordum, ondan şu anlık gülümsemesini istemeye yüzüm yoktu. Ondan özür dilemeye de yüzüm yoktu. Tek bir şey istiyordum, ona sarılmak. Ona bir kez sarılsam yeterdi çünkü içimde ona son kez sarılmamanın pişmanlığı vardı.

ÖLÜ KUKLANIN DANSI | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin