"Neden yaptın bunu? Neden?! Ben neyine yetmedim de başkasına gitme ihtiyacı duydun?!" öfkeden gözüm dönmüş bir şekilde yumruk haline getirdiğim ellerimi Kaya'nın göğsüne vurup hem fiziksel olarak hem de ruhsal olarak ondan çok kendi canımı acıtırken Kaya hareketlerime tahammül edemiyormuş gibi tek bir eliyle iki bileğimi de kavrayıp bedenimi sertçe arkamdaki duvara çarptı. Bu şekilde beni kendi bedeniyle duvar arasına sıkıştırmış olduktan sonra da boştaki eliyle çenemi sıkıca kavrayıp yaşlarla dolu gözlerimi onun gözlerine çevirmemi sağladı ve tam o esnada yanaşıma damlayan bir damla göz yaşına bakarak çenesini hızlıca kastı. "Senin bana hesap sormaya hakkın yok, Almila. O yüzden bir an önce kendine gel!" ona karşı bu kadar pervasız olmama alışık olmadığı için neredeyse öfkeden patlayacak bir halde ona sorduğum sorulara karşılık veren Kaya çenemdeki parmaklarını daha sıkılaştırırken dudaklarımın arasından minik bir hıçkırık kaçırıp başımı hafifçe iki yana doğru salladım. "Hakkım yok? Hakkım yok öyle mi?" dudaklarımın arasından çıkan ilk hıçkırığı takip etmeye başlayan diğer hıçkırıklarımın arasından acı için zorlukla mırıldanırken Kaya beni son derece net bir şekilde başıyla onaylayıp ağlıyor olmamı umursamadığını gösterircesine bomboş gözleriyle göz yaşları akıtmakta olan gözlerime bakmaya devam etti. "Evet, hakkın yok. Unuttun mu sen demiştin bana hem her şeyin hem hiçbir şeyin olurum diye." "Evet, demiştim. Ama sen de bana senin kızın olduğumu söylemiştin." beni kendi sözlerimle vurmaya çalışan Kaya'ya onun gibi karşılık verip onu kendi sözüyle vururken Kaya dudaklarına alaylı bir gülümseme yerleştirerek yüzünü iyice yüzüme doğru eğdi ve hiç duymak istemeyeceğim o cümleyi acımasızca dudaklarıma doğru fısıldadı. "Şimdi de hiçbir şeyimsin diyorum işte."