"Seni sarmama neden izin vermiyorsun?"diye sordu acı çekerek. "Sarma!"dedim titreyen sesimle "Neden?" "Sarma...Sarma çünkü alışırım!" İlk düşüşüm değildi, muhtemelen son da olmayacaktı. Gerekirse sürünerek devam edecektim, ama edecektim. Ben yok sayıldıkça var olandım ve olacaktım. Sessiz çığlıklarla, göz yaşlarıyla dolu gecelerde verdiğim sözlerim vardı benim. Her defasında yalnız olduğumu kendime hatırlattığım gerçeklerim vardı. Aynanın karşısında yaralarımı kendim sarıp sarmaladığım her günüme ahtım vardı. Yaşayamadıklarım, hayattan alamadıklarım vardı. Bir gün değildi benim yolculuğum, ömrümü adamıştım. Tüm zihnim, ruhum, kalbim bu uğurda savaş veriyordu. Tırnaklarımla kazıya kazıya, kanaya kanaya, geldiğim bu yoldan geri dönmeye niyetim yoktu. Benim en büyük rakibim, zihnimdi. Sınırsızlığımı, sınırlarımı zorlayarak yakalayacaktım. Biliyorum, çok kanattılar bu kızı. Biliyorum, hiç acımadılar bu kıza. Biliyorum, karanlıkta bıraktılar bu kızı. Ama unuttukları bir şey vardı, karanlık olmadan ışık bulunmuyordu. Şimdi o kız büyüdü ve geri dönüyor. Hazırsanız sahne, ışıkları alabilirim. İşte benim sıram...