'Kisses, night, Bear and then Swan'

79 9 1
                                    

Pek konuşmuyoruz, ara sıra ince dudaklarını aralıyorsun. Nadir gördüğüm gülümsemesi yer ediniyor simasında, o bir tanrıça. Tanrıçam.

Bakışlarımı kahvemden her kaldırışımda bana baktığını görüyorum. Kalbimi hoş ediyor. Merakım içerden beni tırmalarken kendime engel olamadım.

"Neden gelmiştiniz?" dememle elleriyle oynamaya başlıyor. Sessiz ve kafası aşağı eğik bir süre duruyor. Bozmadan onun bu bilmediğim hâlini seyrediyorum. Tek elini saçlarına götürüp tutamların arasından geçiriyor. Gözlerime bakıyor, gergin görünüyor. Ve ben ne istediğini anlıyorum.

Şimdi saat gece yarısını geçeli epey oluyor. Başı dizlerimde, parmaklarım tellerinde. Saatlerdir belki de böyleyiz. Ettiğimiz sohbetler sırasında ev adresimi hastane kayıtlarından bulduğunu söyledi. Gelmediği günler için de bana açmadığı sıkıntılar nedeniyle rapor aldığını. Kıkırdıyor, bazen başını çevirip bana bakıyor. İlk defa bu kadar mutlu görüyorum kuğumu. Bu mutluluğa sebebiyet vermekse paha biçilemezdi. Yüce bir histi.

Aniden dizlerimden doğruluyor. Hazırlıksız olduğum hareket karşısında bir şey demiyor, yapmıyorum. Elini bana uzatıyor. Bu sefer onun eli benim saçlarımda turluyor. Gözlerim yumulu vaziyette, dokunuşlarını yüreğimin en orta yerinde hissediyorum.

Sezdiğim tuhaf bir duygu ile gözlerimi açtığım an nefesim kesiliyor. Yakınımda, öyle yakınımda ki başını oynatsa dokunacak yüzlerimiz.

Bir kelebek var oluyor o saniye. Değerli kelebek onun gönlünden çıkmış, benim dudaklarımda soluklanmış. Beni öpüyor. Tanrıçam, ömrümde aldığım en narin buse buydu.

Bahşettiği busenin ardından hiç çekinmeden harelerime bakıyor. Uzun süredir yapmayı istediğim şeyi yapıyorum. Hep porselen olarak bahsettiğim tenine dokunuyorum. Yanaklarını, boynunu, dudaklarını okşuyorum. Gülümseyerek bana bakmayı sürdürüyor.

Yavaşça gözlerim ağırlaşıyor. Gece iyice çöküyor üzerime. Son kez bileklerinin içini öpüyorum. Sonra da kollarında dalıyorum uykuya.

Hayal meyal hatırlıyorum, evin içi henüz tam aydınlanmamış. Saçlarımın arasına peşi sıra bir öpücük, bir de sıkıntılı nefes bırakılıyor. Gözlerim tekrar kapanırken bulunduğum yumuşak zemin koltuğa bırakıyor yerini. Ve kapı sesi.

Gün ışıdı. Neredesiniz hemşire Bae?

Snowflake | SeulReneDonde viven las historias. Descúbrelo ahora