'Swan is here'

61 9 1
                                    

Ciğerlerime çektiğim temiz, yeni oksijen sıkıntılı nefesler, iç çekişler olarak bünyemi terk ediyordu. Kaldırımda ilerlerken fazla kafamı bozmamaya çalışarak etrafı seyrediyordum.

Karşı kaldırımda oturan adam, elinde tuttuğu cam şişeyi izliyor. Adamın karanlıkta dahi seçilir, karmakarışık bakışları elindeki şişenin içerisinde alkol olduğunu kanıtlar nitelikteydi. Acaba üzgün müydü? Ya da sinirli. Umarım keyfi olarak vermiyordur bu zararı kendine.

Adımlarım ölüm kadar yavaş, eve varmak istemiyorum. Nedenini hiç bilmiyorum.

"Hava serin, evine bırakmamı ister misin?" Elektrik direğine yaslanmış genç bir erkekten çıkıyor ses. Yanında ondan kısa ancak uzun bir kız var. Alımlı. Birbirlerine odaklılar. Öyle ki birkaç adım gerilerinde durmuş, onları izleyen benim farkında değiller. Hava gerçekten serin. Burnumun ve parmak uçlarımın soğuktan acımaya başladığını fark edeli fazla olmamıştı. "Hayır," diyor kız. Ellerini çocuğun boynuna dolayıp alnını öpüyor. "böyle gayet iyi." derkenki gülümsemesi, Bae Joohyun'u düşünürken yüzümde yer edinen gülümsemenin bir benzeri.

Daha fazla oyalanmadan onları baş başa bırakıp önlerinden geçiyorum. Evime yaklaşırken boşalan sokak iç çekişlerimi duyulur kılıyor. Bu daireden öte ev bellediğim, çoğu zaman sabahladığım atölyeye birkaç saat önce kilit vurulurken bu kadar ağırlaşmamıştım. Yerim asma kilide bakarken gözyaşlarını tutamamıştı. Çok gençti, alması gereken kararlar vardı. Bunlardan başlıcası benim ortağı olduğum atölyeyi kapatıp oraya harcadığı parayı kısarak yurtdışında okumaya devam etmek için para biriktirmesiydi. Ailesine rağmen gerçekleştirmeye çok yaklaştığı hayaline kendi elleriyle kilit vurmak eminim ruhuna da yıllarca vuracaktı. Ben ve iki kişi hariç sanatına ilgi gösteren olmamıştı, ne onur kırıcı...

Kasvetli apartmanın önüne geldiğimde merdivenleri yavaşça tırmanmaya başladım. Karanlıktan nefret ediyorum. Merdivenler çok korkunç. Kapının önüne vardığımda ilk bir silüet algıma girdiğinde kalbim uyuşacak kadar hızlı ve ürkek atmaya başlamıştı. Sonra yüzünü bana çevirdi, otomatik ışıklar yandı.

Kuğu Kız. Kapımın önünde oturmuş, ne yapıyorsun?

Snowflake | SeulReneWhere stories live. Discover now