》bir takım gamzelikler

777 58 17
                                    

O basket maçının linkini görmek istiyorum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

O basket maçının linkini görmek istiyorum

Yoksa inanmam

¤


"Oğlum sizin, benimle bu topa girmeniz hataydı. Az pişmiş karidesler sizi."

Yerde uzanarak, söylenen Eray'a yorgun bakışlarımdan atarken, Emir mini buzdolabına yaslanmış bir şekilde soluklanıyordu.

"Eray, yastık savaşı dedik biz. 2. Dünya Savaşı demedik. Ya abi üstüme hücum etmek nedir?"
Dişlerim arasından konuşup yan bir şekilde halının üstünde dönmüştüm.

"Eray kendini de yastık sınıfına koydu herhalde."
Emir kafasını dolaptan kaldırıp, gülerek konuştuğunda, Eray ona doğru küçük yastıklardan birini atmıştı.

"Kendinize güvenmiyorsanız oynamayacaksınız, net."

"Aynen aynen, öyle olsun."
Halıda diğer tarafa doğru yuvarlandığımda, Emir de telefonunu yerden almış ve yatağa yarım bir şekilde uzanmıştı.

"Eğlendik ama, kabul edin."

"Senin sayende evet."
Emir kinayeli konuşmalarından birini Eray'a doğru yapmış ve bana dönmüştü. Dönmesiyle birlikte de kaşlarının çatılması bir olmuştu.
Gözlerini tek bir yerde kilitleyip yataktan kalktığında, yutkunmuş ve endişeyle yüzüne doğru bakmamı sürdürmüştüm.

"Sefa.."
İşaret parmağını yüzüme doğrultup dizlerinin üzerinde eğildiğinde, kafamı 'ne?' anlamında sallamıştım.
"Yanağındaki kırmızılık da ne?"

Tek elimi sol yanağıma doğru attığımda, parmak ucuma bir damlalık kadar bir kan gelmişti.
"Yastığın fermuarı kesti herhalde."
Bunu dememle birlikte Emir, gözlerini Eray'da sabitlediğinde ikisine de anlamadığımı belirten bakışlarımdan yolluyordum.
Emir tekrar bana döndüğünde, hafifçe gülümsemiştim.
Benim gülümsememle birlikte kahkaha atmaya başladığında, gözlerimi kırpıştırarak kaşlarımı çatmıştım.

"O küçük kesik tam da.. gamzenin olduğu yerde! Oha Sefa, gülünce kayboldu lan.." kahkahalar eşliğinde konuşurken, daha da fazla gülmüştüm.

"Nasıl yani şuan görünmüyor mu?"
İşaret parmaklarımla yanağımı göstererek gülmeme devam ederken, beni hızla reddetmişti.

"Bir dakika izin ver, parmağımla dokunabilir miyim?"

"Ne? Yanağıma mı dokunmak istiyorsun?" Gülmem kesilip şaşkın bir ifadeye büründüğümde, işaret parmağını sallayarak yavaşça beni onaylamıştı.
"Bu nasıl bir istek oğlum? Peki, dokunabilirsin."
Gülüşümü devam ettirdiğimde, işaret parmağını gamzeme doğru bastırmıştı.

"Oha, bıraksam elimi yutacak lan."
İşaret parmağını yanağımın içinde oynatırken, korkuyla fısıldadığında, resmen gülmekten anırıyordum.

Eray da başıma dikildiğinde, Emir yanağımdan elini çekmeden Eray'a doğru bakıyordu.
"Saçmalama lan, o kadar da değildir. Bir de ben bakayım."

"Sefa izin verdi mi?"

Emir'in konuşmasıyla birlikte ikisi de bana gözlerini diktiğinde, baskıda hissetmiştim.
Şuan resmen yanağıma dokunmak için sıraya giriyorlardı.

"Yani.. dokun istiyorsan."
Ne diyeceğimi bilemeyerek mırıldandığımda, Emir yanımdan kalkarak Eray'a yer vermişti. Eray da yanağıma dokunup bir şeyler söylerken, gözlerim Emir'e odaklanmıştı o sıra. Çünkü ellerini cebine koymuş bir şekilde, bir bana bir Eray'a iki dakika önceki gülümsemeden eser kalmamış yüzüyle bakıyordu.
Eray yanımdan ayrıldığında, ben de yerden kalkmış ve yatağa geçerek uzanmıştım. Kendi odam gibi kullanıyordum burayı ve gram rahatsız da olmuyordum.

Sanırım biraz yüzsüzdüm.

"Kanki saat de geç oldu sanki."

"Hımm?"

"Uykumuz da geldi.."

"Hımmhım."

"Odana gitsen de biz de yatsak mı artık?"

"Ha?"
Tek gözümü aralayıp Eray'a bakarken, o saati işaret ediyordu.
"Bu bir kovma eylemi mi?"

"Kanka bizimle kalacaksın herhalde? Odalarımız ayrıldı diye göbek atan sen, kaç saattir buradasın. Biliyordum bizsiz yapamayacağını."

"Saçmalama Eray, sadece.." gözlerimi kapatarak soluma doğru dönmüş ve yastığa doğru sarılırken, fısıldamıştım "biraz kestireyim."

"Ya saat gece 2! Sen o yatağa yatınca biz nerede yatacağız?"
Off bu çocuk başımı şişirmekten başka birşey yapmıyordu şuan ama cidden.

"Emir benim yanımda yatabilir.. zaten aynı odada uyuyoruz. Ne var bunda?"
Onlara tekrardan arkamı dönüp yastığa sarılırken, herhangi bir ses çıkmamıştı ikisinden de.

"Emir kabul ederse yatın tabi banane, ben uykuma bakarım aga."

"Sonuçta aynı odada kalıyoruz, aynı yatakta da yatabiliriz."

Emir konuştuktan sonra, yaklaşık beş dakika geçmiş ve ışık kapanmıştı. Emir yanıma geldiğinde, göz ucuyla ayakta bekleyen ona doğru bakmış ve konuşmuştum.
"Pijamalarını giydin mi?"

"Bu benim günlük kıyafet-"

"Lütfen gece giydiğin şeyleri giyip gelebilir misin Emir?"
Gayet ciddi bir tonda konuştuğumda, yorganı tutan elini serbest bırakmış ve kendi kendine konuşarak çantasına doğru ilerlemişti.

Tekrar aynı yere geldiğinde, tek gözümü açarak, perdeden gelen ışıkla birlikte onu süzmüştüm. Değişmişti kıyafetini.

Yatakta kayarak ona yer açtığımda, yorganı kaldırmış ve yanıma kıvrılmıştı.

"Bandananı çıkardın mı?"
Uyku sersemi bir şekilde konuştuğumda, kıkırdadığını duydum.

"Çıkardım tabi ki, dalga geçiyorsun herhalde?"

"Gayet ciddiyim, senden bekliyorum böyle şeyler."
Hâlâ gülen ona doğru gözlerimi açtığımda, Eray'ın uyuduğunu varsayarak fısıldamıştım "rahat olabilirsin, insan yemiyorum."

"İlk defa babam dışında bir erkekle yatağımı paylaşıyorum. Sence de normal değil mi?"
Kendi kendine kapanan gözlerimi umursamamış ve dediği şeye karşı sessiz olmaya çalışarak kahkaha atmıştım.

"Ben her gün farklı kişilerle yatıyorum zaten."

"Ben onu mu-"

"Artık susacak mısın? Uyuyacağım ben."
Komple yorganın altına girip yanlızca kafamı dışarda bıraktığımda, o da benim gibi yapmıştı.

"İyi geceler."

"İyi geceler."

Birbirimize doğru kısık bir şekilde söyleyip gözlerimizi kapattığımızda, uyku çoktan bütün vücudumu esiri altına almıştı.

¤

Holy shit .

MasterChef | sefmirWhere stories live. Discover now