chapter twenty six: looking into your eyes baby you were still high

514 51 81
                                    



looking into your eyes baby you were still high

Lavabonun kenarına oturdum ve gözlerimi kapatarak başımı arkamdaki aynaya yasladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Lavabonun kenarına oturdum ve gözlerimi kapatarak başımı arkamdaki aynaya yasladım. Ilık sıvı yoğun bir şekilde dudaklarıma doğru akmaya devam ediyordu.

Üzerime eğilen bedenle birlikte burnumda hafif bir baskı hissettim. Peçete hızla hareket ederek kanı temizliyordu. Baskı kaybolduktan bir süre sonra ıslak parmaklar dudaklarımda ve burnumun altında gezindi. Gözlerim açıp Harry'nin hemen önümdeki yüzünü inceledim. Yorgun gözüküyordu , yeşil gözleri soluktu ve fazla boş bakıyordu. Islak parmaklarıyla kurumuş kanı temizlemeye çalışırken durmadan kanayan burnum buna pek yardımcı olmuyordu.

Bir peçete daha koparıp yeniden burnuma bastırdı. Bakışları yukarı çıkıp mavilerimle buluştuğunda hiç konuşmadan birbirimizi izledik. Nefesimi dudaklarına doğru verip gözlerimi kapattım.

"Canın acıyor mu?" diye mırıldandı donuk bir sesle.

"Ölüyorum öyle değil mi? Bana bu kadar nazik olmanın sebebi bu. Vicdan azabı çekiyorsun." Dişlerimi birbirine bastırdım. "Beni gerçekten umursamaya başladığını sanacak kadar.." acıyla güldüm. Gözlerimi açtığımda bana bakmadan peçeteyi bastırıyordu. Yüzünün kasılmış olduğunu fark ettim. Ellerini itip peçeteyi kendim tuttum. "Acımana ihtiyacım yok. Bana bu yüzden dokunma."

Her yeri kana bulanmış peçeteyi elimden çekti ve yeni bir peçete bastırdı. Almaya çalıştığımda bileğimi kavrayarak elimi geri çekti. "Sana acımıyorum Louis. Ölümle ilgili konuşmayı bırak , öyle bir şey olmayacak. Yardımcı olmak istiyorum hepsi bu. Sana ihtiyacım olduğunu bilmediğim zamanlarda bile yanımdaydın. Benim de bunu yapmama izin ver."

"Sana ne yardımım dokunmuş olabilir ki?"

Gözlerini gözlerime dikti. "Tahmin bile edemezsin." diye fısıldadı sakince. Sesi derinden gelirken karşımda üç tane Harry görüyordum. Gözlerimi sıkıca kapatıp açtım. Başım dönmeye ve bardan içeriye dolan yüksek müzik kulaklarımı tırmalamaya başladı. Harry'nin kollarına tutundum. "Harry.." Sendeleyerek lavabonun mermerinden onun üzerine düştüm. Belimin iki kenarından sarılarak beni sıkıca tuttu. "Neden üç tanesiniz?" dedim tüm Harry'lere sırayla bakıp. Dudakları hareket ediyordu ama hiçbir şey duymuyordum.

Gülerek peçeteyi çekti. "Üç tane değilim. Uyuşturucu etkisini göstermeye başladı."

"Uyuşturucu.." tişörtüne tutunarak onu kendime yaklaştırdım. "Bana ne verdin?"

"Melek tozu." diye mırıldandı dudaklarıma doğru. "Biraz rahatlamaya ihtiyacın var."

Beraber içeri geçtik. Beni belimden tutarak ilerletirken her şey dönüyordu. Ses çok fazlaydı , insanlar çok fazlaydı , sıcaklık çok fazlaydı.. Her şey çok fazlaydı.

heaven and back // larryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin