14 ⚔

153 219 905
                                    

14/ABASI, O BİR BUK! | II. KISIM

“Bir noktadan sonra vazgeçmek olanaksızdır.
Erişilmesi gereken nokta da tam olarak orasıdır.”

“FRANZ KAFKA”

•┈┈┈••✦KEYİFLİ OKUMALAR✦••┈┈┈•

Birileri nedensizce karşınıza çıkıyorsa, mutlaka bir sebebi vardır. Tıpkı her şeyin bir sebebi olduğu gibi… Bu dünya üzerinde her şeyin bir sebebi ve o sebebin de bir sonucu vardır. Nedensiz yere gülünmez, ağlanmaz, öfkelenilmez, koşulmaz, oturulmaz ya da susulmaz. Tıpkı bunlar gibi nedensiz yere kimsede kimsenin karşısına çıkmaz.

Abisinin korku ve telaş barındıran sesini işittiği vakit, oturduğu sandalyeden kalktı ve ofis benzeri olan odadan çıktı Bertuğ. Uzun koridoru arşınlayarak geçti ve abisinin yerde, kapının girişine oturduğunu ve kucağında da baygın, her yeri kan revan içerisinde olan bir kadın gördü. Korkmuş ve şaşkın bir hâlde yanlarına ilerledi.

“Abi! Bu kadın…”

“Şu an konuşmanın zamanı değil, Bertuğ! Yardım et bana da içeri taşıyalım kadını.”

Başını salladı ve kadını abisinin kucağından alarak, kucakladı ve büronun içerisinde bulunan diğer odaya taşıdı. Odanın içerisinde bulunan kanepeye, kadını sırtüstü yatırdılar. Barkan, mutfaktan sıcak su getirirken; kardeşi banyodan havlu ve ilk yardım çantasını getirdi. Kardeşinin elinden havluyu aldı. Ne çok sıcak ne de çok soğuk olan suya batırdı ve sıktı. Kadının yüzünde bulunan kanları temizlemeye başladı.

“Acaba hastaneye mi götürsek?”

“Gitmek isteseydi, emin ol kendisi giderdi.” Abisinin söylediğiyle omzunu silkti. “Pekâlâ, öyle diyorsan.”
Kardeşine yüzünü çevirmeden konuştu. “Bertuğ, gizli odaya git. Oradan bir tane tişört ve eşofman getir. Kadına giydirelim ya da uyanınca bizzat kendisi giyinsin.”

Abisini başıyla onayladı ve kitaplıkla dolu olan odaya girdi. Gizli odanın kapısını açtı ve içeriye girdi. Giysi dolabına yöneldi ve oradan siyah bir tişört ve siyah bir eşofman alarak, gizli odadan çıktı. Barkan ustaca hareketlerle kadının yüzünde bulunan bütün kanı temizledi. O sırada gelen Bertuğ, abisinin el hareketlerini izliyordu.

“Şimdi birazdan uyanıp, bize saldırmasın sakın!”

Hâl oydu ki, bu kadını tanımıyorlardı. Böyle bir tavır sergileyebilir ve onlara zarar verebilirdi. Belki de bu kadın, onların felaketi olabilirdi! Belki bu kadın onları kandıracaktı. Hatta belki de birazdan uyanacak ve onlara doğaüstü bir yaratık olduğunu gösterecekti. Dünyaydı bu! Her an, her şey olabilirdi!

Kardeşinin tedirginliğini anlıyor, lakin böyle bir şeyin olabilmesine ihmal vermiyordu Barkan. Kendinden emin bir şekilde kardeşine döndürdü bakışlarını ve konuştu.

“Böyle bir şeyin olma ihtimali yok Bertuğ. Konuşup durma da yardım et bana. Kadının vücudunda bulunan diğer yaralara bakalım. Belki derin yaraları falan vardır. Kan kaybından ölüp gitmesin.”

Aklına gelen hinlikle yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu Bertuğ’un. Kaşlarını bir aşağı bir yukarı kaldırıp, indirerek, “Abi, yoksa sen…” dedi.
Yanakları kıpkırmızı olan Barkan, dişlerini sıkarak, “Saçma sapan konuşma Bertuğ! Ben sana yardım et diyorum, sen ne diyorsun!” dedikten sonra derin bir nefes alıp verdi. “Kadının kazağını sıyır da yaralarına bakalım! Boş boş konuşup durma da bir işe yara!”

İLTER | (✓)Where stories live. Discover now