47

8.7K 792 409
                                    

Oy ver, hikayene can ver!

Keyifli okumalar!

"Sen kafayı mı yedin Hediye! Hamile falan değilim!" Kendimi tutamıyorum ve üstüne yürüyorum bağırarak. Belki de kendimi tutmayıp onun üstüne kusmalıyım. Geri çekiliyor ve yüzünde korku dolu bir ifade oluşuyor.

"Siz çok samimiydiniz sizi gördüm bizden sakladığınız halde biliyordum." Bir an aklım yeni doğan yoğun bakımındaki sarılmamıza gidiyor. Ses duyup hemen ayrılmıştık ama demek ki Hediye bizi çoktan görmüş.

"Evet sizden sakladık. Allah aşkına Hediye! Ben Jinekoloğum ve Mercan da Ebe... Öyle bir şey olsa bile -ki asla aramızda bir şey olmadı- bu durumun oluşmaması için gerekli önlemlerin ne olduğunu çok iyi bilen kişileriz. Ne kadar saçmaladığının farkındasındır umarım." Levent abinin gülmemek için kendini tuttuğunu görebiliyorum. Gerçekten trajikomik bir an yaşıyoruz. Altuğ da en az benim kadar şaşkın ve sinirli görünüyor.

"Mercan?" Diyor annem ve hâlâ ikna olmuş gözükmüyor. Burası konuşmak için çok kötü bir ortam. Neden evde oturup beni beklemedi ki sanki!

"Anne sen çok iyi biliyorsun. Şu an kanıyorum ve midem bulanıyor bu yüzden. Nasıl hamile olabilirim!" Artık sabrım taşıyor ve sesim yükseliyor. Altuğ'un destek olur gibi elini sırtıma koyduğunu hissediyorum.

"Bunlar burada konuşulacak konular değil," diyor annem. Evet annem öfkeli bunu gözlerinden net anlıyorum. Çünkü o bana bu şekilde kendimi yanlış anlamaya mahal verdiğim için bile kızıyor olabilir. Bir anda Altuğ öne atılıyor.

"Pakize Hanın ben... Kızınızı çok seviyorum." Bakışlarım Altuğ'a kayıyor şaşkınlıkla. Ondan böyle bir çıkış beklemiyordum.

"Böyle tanışmak istemezdim sizinle ama söylediklerim doğru. Onlar da şahitler bu duruma. Mercan'a olan ilgimi onlar da gözlemleme şansı yakaladılar." Annem bir bana bir Altuğ'a bakıyor.

"Gazetedeki haberlerden ve benden hoşlanmadığınızı biliyorum. Mercan ile ilişkimize onay vermeniz için her şeyi yapmaya hazırım." Duraksıyor ve bana bakıyor sanki tepkimi ölçmek ister gibi.

"Buna evlilikte dahil." İkinci bir şok dalgası beni bulurken ona bakıyorum.  Sanki beni kurtarmaya çalışır bir hali var ve bu benim hiç hoşuma gitmiyor. Evet herkesin içinde beni sevdiğini söylemesi çok hoştu ama bu kez bunu hoş karşılamıyorum. Çünkü aramızda yanlış bir şey olmadı. O kadar da yakınlaşmadık ama evlendiğimiz takdirde onlar böyle bir şeyin olduğuna inanacaklar.

"Bence bunları akşam konuşalım. Altuğ sen hastalarını bekletme daha fazla. Hediye de sanırım şu an suçluluk duyuyor daha sonra bu yanlış anlaşılmayı aranızda konuşup halledersiniz. Ben de Pakize Hala'yı Canfeda ile buluşturayım," diyor Levent abi konunun en azından burada kapanması için. Biraz içim rahatlıyor derken annem konuşuyor.

"Beş dakika da olsa Mercan ile konuşmak istiyorum."

"Peki..." Levent abi bana bakıyor sanki sakinleştirmek ister gibi. Annem yanıma geliyor ve birlikte yürüyoruz.

"Beni buraya gelmeye mecbur bıraktın! Sen... Telefonlarımızı bile açmadın Mercan. Kızımı tanıyamıyorum." Pencerelerin önüne gelince duruyoruz. Bana bakıyor ama ben onun yüzüne bakamıyorum.

"Çünkü onu ikiniz de istemiyorsunuz. Tek diyeceğiniz ondan uzaklaşmam olacaktı. Bunu yapamam, ben onu seviyorum."

"Onu belki de doğru düzgün tanımıyorsun." Başımı kaldırıyorum ve anneme bakıyorum.

"Ben üç ay onunla birlikte yaşadım." Annemin gözleri kocaman açılırken eli ağzına gidiyor. Bunu itiraf etmek sandığımdan daha kolay oldu.

M&A Bir Veliahtın HikayesiWhere stories live. Discover now