69

5.2K 635 78
                                    

Herkese iyi bayramlar!

Neden burada olmadığımı kısa ve öz açıklayayım.

Yazamıyorum odaklanamıyorum. 

Yazacağım sahneler belli ama ben başına geçince tek kelime yazamadan çıkıyordum. Bugün biraz yazabildim ama lütfen kısa diye sitem etmeyin çünkü dediğim gibi yazamıyorum. Bu diğer kurgularım için de geçerli. Nisan benim için biraz zor geçti. Umarım toparlarım en kısa zamanda çünkü ben de sizi özlüyorum. O yüzden oy vermeden yorum yapmadan geçmeyin.

Keyifli okumalar!

Derinden sesler geliyor, ilk başta kelimeleri net duyamıyorum. Sanki uğultu gibi, gözlerim sımsıkı kapalı ama gün ışığının bulunduğum yeri doldurduğunu hissedebiliyorum. Parmaklarım kıpırdanıyor ama gözlerimi açabilecek o enerjiyi kendimde bulamıyorum.

"Nasıl oldu?" Bu sesin sahibini tanıyorum. Levent abinin sesi daha da yaklaşıyor.

"Tansiyonu düşmüş, sabah bir şey yememişti. Babasını da öyle görünce dayanamadı. Birazdan kendine gelir ama beni korkuttu. O çok dayanıklıdır normalde, mücadele eder."

"O nasıl peki? Deniz'i göndermiştim."

"Anjiyoya almışlardı. En son Deniz Hoca iyi olacak dedi başka bir şey bilmiyorum."

"Günün ikinci dejavusu. Nasıl böyle olabilir anlamıyorum. Hikayeleriniz aynı kalemden çıkmış gibi. Nihal' de bu odada kalmıştı." Göremesem bile sesinden o şaşkınlığı duyabiliyorum. (yazar burada kendine gönderme yapmaktadır ahahah)

"Reçetesini yazdım, sonrası sen de," diyor ekleme yaparak.

"Bu sorunu çözmeniz lazım, biliyorsun ki stres hiç iyi olmaz."

"Babam, Mercan'ın babasıyla bir kez bile olsun konuşmasını, içinde ne varsa döküp rahatlamasını istiyor. Ben de o düşüncedeyim ama benim onu bu şekilde yönlendirmemi de doğru bulmuyor. Ona göre Mercan hassas olduğu için beni yanlış anlayabilir. Kavga edebiliriz ve sonra aramız bozulur."

"Hiç kavga etmediniz mi?" Yine şaşkınlık ifadesini göremesem de anlayabiliyorum.

"Evlendiğimizden beri etmedik ama öncesi çok kötüydü. O günleri telafi etmek istiyorum. O yüzden dikkat ediyorum."

"Beni çok şaşırtıyorsun Altuğ gerçekten..." Bir duraksama oluyor.

"Şimdi gitmem lazım operasyonum var. Son durumlardan haberdar edersin."

"Kolay gelsin, görüşürüz abi," Adım seslerini duyuyorum sonra da kapının kapanma sesini. Artık gözlerimi açmak ve konuşmak istiyorum. Vücuduma bir uyuşukluk hakim. Göz kapaklarımı açmakta zorlanıyorum. Işık gözlerime vurunca daha da kötü oluyor.

"Altuğ..." diye fısıldıyorum ve hemen bakışları beni buluyor ve hızlı birkaç adımda yatağa geliyor.

"Sakın endişelenme, kötü bir durum yok," diyor hemen kaygılı bir şekilde. Doğrulmaya çalışıyorum ve bana yardım ediyor.

"O iyi mi?" Altuğ ellerimi kavrıyor ve gözlerimin içine bakıyor.

"İyi olacak Deniz Hoca onunla ilgileniyor. Onun alanında ne kadar bilgili olduğunu biliyorsun." Başımı sallıyorum belli belirsiz. Ne yapacağımı hatta ne düşüneceğimi bile bilmiyorum. Şu an içimde büyük bir suçluluk duygusu var ama böyle olacağını nereden bilebilirdim ki...

"Ona karşı çok mu sert çıktım?"

"Senin standartlarına göre çok sert sayılmaz aslında ama... O seni iyi tanımıyor." Son cümleyi sanki düşünüp söylüyor. Belki de benim üzülmemden dolayı çekiniyor da olabilir ama haklı. Ne ben onu, ne de o beni net tanıyor.

M&A Bir Veliahtın HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin