36. Bölüm - Tavizsiz GÜZEL

393 51 25
                                    

- Tüm bunları bir kenara bırakalım Umut. Bana kardeşimin adresini ver olur mu?

Kardeşine ulaşmak adına zıtlaşmak istemiyordu. Karşısında onu anlayan, aynı dili konuşan biri yoktu zira. İçinde kavrulan tarifsiz acının esiriydi artık. Daha ne kadar dayanırdı kalbi bilinmezdi. Sonu görünmez bir uçurum gibiydi.

- Tamam götüreceğim seni. Ama tek başına olmaz. Senin girebileceğin yerler değil oralar.

- Zaten tek başıma değil polislerle gideceğim.

Umut tebessüm etti. Kendisiyle kontak kurulmayan gözlere bakmaya çalıştı.

- Polisle gitsen ne olacak? Kız reşit olmuş. Kendi isteğimle buradayım diyecek. Boşuna gitmiş olacaksın.

- Haklısın.

Bir kaç adım atarak bankın etrafında dolandı. Çaresizce düşündü.

- Peki seninle gitsem, sen beni gizliden yanına sokabilir misin? Bunu yapar mısın Umut?

Umut'un gözlerinin içi parlamaya başladı. Kalbini çalan asil kadın ondan bir şey istiyordu. Bu onun için bir şerefti.

- Tabiki. Tabiki. Sen yeter ki iste. Bugün geçti. Evindedir belki. Yarın yeniden sahneye çıkacak büyük ihtimalle. Bugün benim yüzümden biraz berbat oldu da.

-Neden?

-Şey...

-Ney?

-Rabia olduğunu anlayınca sahneye çıkmamla beraber dinleyicilerin saldırısına uğradım birazcık. Ona çok çirkin olmuşsun dedim. Özür dilerim ama...

Süheyla'nın şaşkın ifadesi Umut'u şaşırtmıştı.

-Kızmadın hayret...

-Senden böyle bir hamle beklemezdim doğrusu. Gerçekten değişiyorsun sanırım.

Umut yerinden kalkıp yanına doğru yürüdü.

-Beni sen değiştirdin tavizsiz güzel.

-Umut tamam şımarma hemen. Sen git şimdi. Yarın mahalleye gel. Bugün çıkıyor Gülsu.

-Sahi Gülsu nerede kalacak?

-Benimle.

Umut'un yüzü düşmüş başını önüne eğmişti. Yerdeki taşlarla oynuyordu ayakları.

-Yine ne oldu huu?!

-Zaten bir beni sığdıramadın yanına. Gülsu bile geliyor baksana.

Sühehla koca bir sabır çekti içinden tüm iliklerine doğru.

-Bunu da zamanla anlayacak ve bana hak vereceksin. O yüzden şimdi boşuna üzülüp yanlış yorumlama.

"Peki" dercesine salladı başını. Süheyla'ya bakarak sessizliğini korudu. Bir müddet sonra yeniden indirdi başını.

-Biliyorum hayır diyeceksin. O yüzden sadece bir teklif. İstersen sizi eve bırakayım. Taksiyle uğraşmayın.

-Olabilir.

Cebinde parası kalmadığı için razı olmuştu. Ha taksiye binilmiş ha Umut'un arabasına diye geçirdi içinden. Üstelik biri helaldi kabul edemesede kardeşi. Allah katında böyleydi.

  Umut'un neşesi azda olsa yerine gelmiş sırıtmaya başlamıştı. Süheyla'nın sinir olduğunu görünce dişlerini göstermekten vazgeçip gülüşlerini saklamaya çalıştı. İçine içine akıttı mutluluğunu. Bir çocuk gibi zıplamak istiyordu.

- Biraz sonra görüşürüz.

Süheyla hastaneye girip Gülsu'nun yanına vardı.

-Selamun aleyküm. Hazır mıyız bakalım Gülsu Hanım? Dedi şenlenmesi niyetiyle.

Gülsu pek yüz vermiyordu. İçindeki nefreti bir türlü sonlandıramamıştı. Süheyla'ya bakmadan başını sallayarak evet dedi. Eşyalarını koyduğu poşetleri alıp "İndirip geliyorum" dedi Süheyla.

Elindeki poşetlerle dışarıya çıkıp Umut'un yanına vardı.

-Bunları koyabilir miyiz arabana?

-Tabi hemen.

Bagaja poşetleri yerleştirirken Süheyla'ya bakarak tebessüm etmeye başladı. Umut'u fark edince başını ne oluyor der gibi salladı.

-Biran hayal ettim de. Sen ben yuva kurmuşuz... Piknik için malzemeleri yerleştiriyoruz... Ah ah...

Sinirle bagajın kapağını kapatmaya kalkışan Süheyla'ya "Dur! Ne yapıyorsun elim sıkışacaktı!" dedi Umut.

-Sana az bile! Diyerek hastaneye doğru yürüdü.

Gülsu'yu merdivenlerden indirip görevlilerle vedalaştı. Yüzünde hiçbir tebessüm belirtisi olmayan Gülsu karşısında Umut'u görünce heyecanlandı. Saçını başını düzeltmeye çalıştı. Süheyla'nın kolundan çekmeye çalıştı kolunu.

- Umut...

- Geçmiş olsun Gülsu.

- Sağol. Sen mi bırakacaksın bizi?

- Emir büyük yerden Gülsu.

Süheyla'ya bakarak gülüyordu Umut. Umut'un bakışlarından hoşlanmayan Gülsu "Ben kendim giderim. Gerek yok!" dedi. Yavaşca bagaja doğru ilerleyerek "Poşetlerim burada mı?!" diye sordu sinirlenerek...

...

Asil Kokulu KadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin