MC=6

3.8K 355 869
                                    

Merhaba🍫
Bölüm bekleyen var mıydı?
Yoksa sadece ben mi bekliyordum.. sıradan bir geçiş bölümü yazdım. Başım öyle ağrıyor ki düxenlemedim. Öğleden beri Cennet Mahalle'sindeki pembe gibi, başımı bağladım geziniyorum evin içinde. Pfff..

İyi okumalar.. 🎉💜

....

Jungkook..

"Dağ başına ev mi yapılır amına koyayım! Üç kere kaybolduk!"
Yugyeom arabadan inerken göz devirmiş ve etrafa bakınmıştım.

Shin MonWoo'nun ifadesini almaya gelmiştik.

Evi bulmakta bir hayli zorlandığımız için Yugyeom buraya gelene dek söylenmişti.

"Bir siz eksiksiniz zaten."

Kapının önünde bekleyen korumalar yanımıza koşturunca beklemeden kimliğimi çıkarmış ve sormalarına fırsat vermeden rozetimi göstermiştim.

"Emniyet müdürlüğü başkomiseri Jeon Jungkook, Shin MonWoo ile görüşmeye geldik."

Korumalar bir birine bakınca umursamamış ve rahat tavırlarla eve doğru ilerlemiştim.

Ben kapıya varana dek Yugyeom'da yanıma yetişmiş ve biz çalmadan kapı açılmıştı.

Yugyeom ile bir birimize bakmış ardından emin adımlarla içeri girmiştik.

Zaten biz salona girmeden elin de bastonuyla bizi karşılamıştı Shin MonWoo.

"Hoş geldiniz."

Yüzünü incelemiş ve kaşlarımı çatmıştım. Bir hayli yaşı olduğu belliydi yüzünde ki çizgilerden.
Fakat yine de dinç duruyordu.

"Shinn MonWoo?"

"Evet benim, buyurun komiserim."
Tahminim de yanılmadığımı fark edince alayla gülmüştüm.

"Alzheimer olduğunuzu sanıyordum?"
Gülüşüme karşılık vermişti.

Güldüğü an emin olmuştum itici gülümsemesinin altında bir şeyler olduğuna.

"Yaşlılık işte.. aklım bir gidiyor, bir geliyor."

Yugyeom kaşlarını çatsa da ben takılmamıştım, şu an onun yalan raporlarla kendini alzheimer gibi göstermesi değildi konumuz.

Park davasını bir an önce çözmem gerekiyordu. Savcı sürekli tepemdeydi. Üstelik Jimin'i bir an önce bu tehlikeden kurtarmak istiyordum.

"Bunu sonra konuşalım bay MonWoo, neden geldiğimizi biliyor olmalısınız."
Yugyeom'da benim gibi düşündüğünü konuşarak belirttiğinde adam kaşlarını çatmış ve boğazını temizleyerek "Oturalım." Demişti. Reddetmeden salon koltuklarına oturmuş ve onu dinlemiştik.

"Joongyu ölmüş diye duydum. Fakat benim neden ifademi alıyorsunuz anlayabilmiş değilim."
Dediğinde Yugyeom hiç çekinmeden "Bize safı oynamayı kes ve anlat." Demişti. "Aranız da yaşanan onca şeyden sonra ilk şüphelimiz sensin."

"Haklısınız, fakat gördüğünüz gibi zor yürüyorum. Yaşlandım artık, böyle işlerle uğraşabilecek halim kalmadı."

Gülmüştüm. Böyleleriyle şimdiye dek birçok kez karşılaşmıştım çünkü.

"Sizin haliniz yok fakat oğlunuz, bayağı öfkeliydi bay Joongyu'a."

"Haklıydı, Jimin ile arası iyiydi ve Joongyu oyun bozanlık yaparak onların arasını bozdu."
Rahatça cevapladığında kaşlarımı çatmıştım. Bu durum onun için gayet sıradan bir konuymuş gibi davranıyordu.

My Comissioner Where stories live. Discover now