MC=11

3K 322 779
                                    

Bu bölüm bazı gerçekleri ortaya döküyorum. Ayrıca ficin en sakin bölümlerini yaşadığınızı bilmenizi isterim. Keyfini çıkarın👑🤟

My comissioner planladığımdan daha renkli. Namjin çifti insanı oradan oraya sürüklüyor. Jikook aşırı soft. Sope ise fazlasıyla şirin. Bilmiyorum belkide ben böyle düşünüyorum.
Bugün üç çiftimide okuyacaksınız. Umarım sıkılmazsınız.
İyi okumalar🪐🍫

...

Seokjin..

Tarih: 21 mart 2009
Yer: Seoul Koleji
Saat: 14.08

"Bu sınav da birinci olursan okuldan ayrılacaksın, doğru mu anladım?"

"Evet."
Elimi kurulamış ve tuvaletten çıkarak yanımda yürüyen çocuğa yan bir bakış atmıştım.

Normalde kimse ile muhatap olmasamda bu çocuk sınıfta benimle iletişime geçmeye çalışan tek kişiydi. Bu yüzden ona karşı dürüst olmayı seviyordum.

"Ama Namjoon okul birinciliğini üç yıldır kimseye vermiyor. Bu sınav okulumuzda her yıl düzenlenir. Sınavın birincisi seçilir ve yıl sonuna kadar o kişi okul başkanı aynı zamanda öğretmenlerin gözdesi olur. Sen yeni geldiğin için bilmiyorsun. Namjoon bu sınava çok çalışmış olmalı."
Omuz silkmiştim.

Neden şimdiye kadar gerçekleşen bir düzeneği bozmayacaktım ki?
Bu okul çalışkan öğrenci görmemişti daha.
Namjoon.. küstah bir çocuktu. Aynı zamanda herkesi kendine hayran bırakabilecek derecede yakışıklıydı.
Fakat iş zekaya gelince benden gerideydi. Hemde çok geride.

Derslerimde gayet başarılıydım ve bu sınava çok fazla çalışmıştım.
Geçen gün olanlardan sonra okulumu değişmek istediğimi anne ve babama söylemiştim. Bu sınavı birincilikle geçersem okulumu değiştirmeme izin vereceklerini söylemişlerdi.

Namjoon'dan kurtulmak için onu geçecek ve bu sınavı birincilikle bitirecektim.

Hayır asla üzülmüyordum onu bir daha görmeyeceğim diye. Kaç gecedir uykularımda düzensiz falan değildi. Onun gibi kendini beğenmiş biri benim geleceğimi etkileyemezdi.

"Önemi yok, onu kolaylıkla geçebilirim. Bir haftadır bu sınava çalışıyorum. Zaten bugün bir haftalık bir tatile giriyoruz. Bir hafta sonra gelmem buraya."
Dediğimde gözleri irice açılmıştı.

Çünkü her yıl bu sınavda Namjoon ve ikinci arasında bile dağlar kadar puan farkı oluyordu.
Bunuda biliyordum.
Onunla ilgili çoğu şeyi biliyordum.

"Çok havalısın."
Dediğinde gülmüştüm.
Havalı falan değildim.
Çirkin sivilceli gözlüklü bir ergendim sadece.

"Kantine giddceğim! Bir şey ister misin?"
Dediğinde başımı iki yana sallayarak reddetmiştim. Teneffüsleri böyle boş işlerle harcamak yerine birazdan gireceğim sınava çalışmalıydım.

"Sınıfta görüşürüz!"
Diyerek uzaklaştığında ikinci kata uzanan merdivene ilerlemiştim.

Koridor teneffüs olduğu için boştu.
Bu okulun öğrencileri genelde teneffüslerini bahçede geçiriyordu. Asla öyle biri olmamıştım şimdiye dek.
Çoğu teneffüs sınıfta uyurdum.

"Seok."
Arkamdan adımı duyduğumda duraksamıştım.

Duraksamış ve başımı arkama çevirerek bir eli ön cebince bana doğru gelen kişiye bakmıştım.

Kalp atışlarım hızlanmış, yutkunmamak için kendimi kasmıştım.
Lanet olası hislerime bir türlü engel olamıyordum. O sadece bakıyordu. Bakıyordu ve benim nevrim şaşıyordu.

My Comissioner Where stories live. Discover now