MC=20

1.8K 196 1.4K
                                    

Pff çok kararsızım şu an... bu bölümü hızlıca yazmıştım inş kötü olmamıştır😔🥺
Bol bol yorum yapın tamam mı🦋
Çikraliçe güzel okumalar diler ✨💓

....

Hoseok...

"Dur! Sakın o bardağı düşüreyim deme-harika! Bu kırdığın kaçıncı bardak?"

Söylene söylene orta sehpadaki bardağı yere düşüren huysuz kedinin yanına gitmiştim. Sanki bardağı düşürmemiş gibi gerine gerine orta sehpada yürümüş ve koltuğa atlayarak yatmıştı.

Neden mi ?

Yorulmuştu çünkü.
On dakika uyanık kalsa bir saat uyuyordu. Hayat enerjisi yoktu hayvanın. Kedi dediğin oynardı, koştururdu. Peki bu? Mutfaktan salona gelse iki saat yatıp dinleniyordu.

"Sen benim başıma bela mısın acaba?"

Yerdeki cam parçalarını toplayıp attıktan sonra yanına oturmuş, birkaç gün önce aldığım sakızlardan atmıştım ağzıma. Bu eve sakız stoklamam lazımdı. Az önce açtığım pakedin son paket olduğunu görmek beni bir nebze üzmüştü. Yemek yeseydim bu kadar çabuk bitmezdi.  Ama yemiyordum ki. Yiyesim gelmiyordu tek başıma.

"O kadar direndin giymeyeceğim diye, şimdi mışıl mışıl uyuyorsun."

Gülmüştüm.

Jimin kedicik için sadece isim yazılı bir tasma değil, çok şirin kıyafetler göndermişti. Az önce inek kulakları ve pembe boynuzları olan şapkayı takmıştım başına. Bu yüzden ekstra tatlı ve ekstra mutsuz görünüyordu.

Dayanamamış ve yüzünü mıncırmıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Dayanamamış ve yüzünü mıncırmıştım. Sadece bir iki saniye sonraysa şamarı yemiştim elime.

"Ah! Tırnakların uzamış."

Birkaç saniye acıyla buruşturduğum yüzüme bakmış, ardından uykusuna devam etmişti.
Parmağımı kanatıp bir şey olmamış gibi uyuyamazdı. İnatla burnunu dürtelemiş ve parmağımı gözüne sokmuştum.

"Bak kanadı, acıttın canımı. Üzüldüm-"

Zil çalmıştı.

"Dayım geldi!"

Ayağa fırlamıştım.

Tanrım... Neredeyse bir haftadır bu evde yalnızdım, bir insanla karşılaşacak olmam beni heyecanlandırmıştı.

Apar topar kapıya varmış ve dayımın kendi evine anahtarla değil de zile basarak gelmesine aldırmamıştım.
Tuhaf bir adamdı. Zile basması da tuhaf değildi.

Bu düşüncelerle beraber kocaman bir gülümsemeyle açtığım kapının ardında bekleyen kişi suratımdaki tüm gülümsemeyi alıp götürmüştü.

Kafayı mı yemiştim?

Tanrım... Ev de yalnız dura dura şizofreni mi olmuştum ben?
Yoongi buraya kadar gelmiş olamazdı. Neden gelecekti ki? Abim Kore'deydi. Ne işi vardı onun burada? Gelmesi imkansızdı bir kere.

My Comissioner Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin