one / three

1.4K 172 577
                                    

|2010, 31 Ocak|

"Harry, hadi yanımıza gel tatlım!"

Dilini dışarı çıkarmış, tüm gücünü kullanarak çorabını pijamasının üzerine çekmeye çalışan küçük çocuk, annesinin sesini duyduğunda çorabı hemen bırakıp yatağından aşağı atladı ve hevesle odasından çıkıp merdivenlerden inmeye başladı.

"Dikkat et, düşeceksin!"

Annesinin uyarısını takmayarak hiç hız kesmeden merdivenleri koşa koşa indi ve salona ilerledi. Babası büyük koltukta uzanmış, televizyon izliyordu. Ablası da onun göbeğine oturmuş, sakallarıyla oynuyordu. Üzerinde en sevdiği toz pembe elbisesi vardı, annesinin uyarılarına rağmen bu soğukta onu giymişti. Neyse ki evleri sıcacıktı.

Gemma, Harry'nin salona girdiğini fark eder etmez hızla babasının göğsüne yattı ve ona sımsıkı yapıştı. Bunu gören Harry hemen kaşlarını çatarak onların yanına koşmuştu.

"Git sen, pijamalı artı bir!"

Gemma babasına iyice yapışınca Harry zorlanarak da olsa ikisinin ortasında kendisine bir yer açtı ve babasına sımsıkı sarıldı, yanaklarına sulu sulu öpücükler bırakmaya başladı.

"Canım babacığım, en sevdiğin çocuğun artık yanında, lütfen üzülme!"

"Benden bahsediyorsun herhalde?"

Gemma kendinden emin bir şekilde göğsünü gere gere konuştuğunda Harry'nin kaşları yine çatıldı, babasının koynuna girip ablasına kötü bakışlarını göndermeye başladı.

"İlk çocuk her zaman daha çok sevilir, Harry. Sen bu ailenin artı birisin!"

Duyduğu şeyler yüzünden Harry'nin yeşil gözleri hemen dolu dolu olmuşlardı, babasına iyice yapışıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlaması hiç uzun sürmedi.

"Hey, hey Gem, kardeşinle böyle konuşma demedim mi?"

Robin oğlunu kucağına alıp iyice koynuna soktuğunda Gemma onun karnından kalktı; kaşları çatık, kolları göğsünde birbirlerine çaprazlanmış hâldeydi.

"O gelmeden en çok beni seviyordunuz ama!"

"Öyle bir şey yok, kızım. İkinizi de çok seviyoruz."

Gemma'nın mızıkçı bir çocuk gibi omuzlarını silktiği sırada Anne gelen gürültüleri duyduğu için mutfaktaki işini bırakmış, ailesinin yanına gelmişti.

"Ne oluyor burada? Harry neden ağlıyor, Rob?"

"Bir şey yok, kardeşiyle atıştılar biraz ama şimdi Gemma olması gerektiği olgun abla olup ondan özür dileyecek. Değil mi, Gemma?"

Gemma bir kez daha omuz silktiğinde başı hâlâ babasının boynuna gömülü olan Harry'den minik bir hıçkırık sesi duyuldu, bunun üzerine babası onun kıvır kıvır saçlarına minik bir öpücük kondurup sırtını hafifçe sıvazladı.

"Özür dilerim, Harry."

Gemma oldukça kısık bir sesle özür dilediğinde annesi onun saçlarını okşayıp bir öpücük kondurdu, ardından kızına göz kırpıp yalnızca dudaklarını oynatarak "İşte benim kızım." dedi. Bu Gemma'nın yüzünde minik bir tebessüm oluşmasına sebep olmuştu.

"Hazzy, hadi sen de ablana minik bir öpücük ver ve bu olay tatlıya bağlansın."

Annesinin ılımlı sesini duyunca, Harry gözlerini yumruk yaptığı elleriyle ovuştura ovuştura babasının koynundan çıktı ve iç çeke çeke kardeşinin yanağına yumuşak bir öpücük kondurdu.

february first | l.s.                                              [short-story]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin