23, acıyı paylaşmak

365 60 43
                                    

Elimdeki kitabı kapatıp komodinin üzerine koyarken aklımdam binbir türlü düşünce geçiyordu ve saat

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Elimdeki kitabı kapatıp komodinin üzerine koyarken aklımdam binbir türlü düşünce geçiyordu ve saat... Daha 11'di.

Altıncı hissime asla güvenmezdim, bu nedenle de kanıtı olmayan şeylere umut bağlamazdım ama içimde garip bir his vardı. Midemden yukarı bir elektriklenme hissediyordum, kalbim durduk yere göğüs kafesimi zorluyordu. Aslında bunun neyin habercisi olduğunu biliyordum ama ilk defa bu kadar az hissediyordum. Kalbimi de aldırmadığıma göre... Nedendi bu his?

Çıplak ayaklarımı zemine basıp yataktan inerken yorganın da üzerimden sıyrılmasıyla havanın gerçekten soğuk olduğunu farkettim. Kitaplığımın hemen yanındaki, bileğime kadar gelen ev botlarını ayağıma geçirdim ve odamdan çıktım. Salondan gelen yüksek sesli konuşmalar Hena'nın film izlediğini gösteriyordu anlaşılan. Odaya adımımı attığım gibi kucağındaki cipsleri gördüm. Gözleri kızarmıştı, kapkaranlık odada parlayan ekrana baktığındandı. Umarım ki kör olmazdı. Ah, zaten uzağı göremiyordu.

Ne izlediğine bakmak için televizyona çevirdim gözlerimi. Anında yüzümü buruştururken kolumu koltuğun sırt kısmına yasladım. "Iy, kapat şunu."

Sırıtıp beni reddetmiști. Gözünü bile kırpmadan öpüşme sahnesini izliyordu. Midemin kalktığına emindim. Beni umursamadığını ve ilgisini asla çekmediğimi farkettiğimde ayağa kalktım ses çıkarmadan. Kendi haline bırakmak en iyisiydi.

Odama tekrar girdiğimde bu seferki fark telefonumun bildirim ışığının yanıp sönmesiydi. Yatağa eğilip kilidi açtım ve mesaja baktım.

lee jeno:
müsait misin
kapıdayım da ben
[11:27pm]

jiss:
müsaitim de
kapı derken?

lee jeno:
sizin apartmanın önündeki merdiven var ya
çok daraldım
inecek misin aşağıya

jiss:
tamam bekle
geliyorum
[görüldü]

Sanırım Jeno da Jaemin gibi geceleri pek uyuyamayan bir insandı. Zaten benim gözümde Lee Jeno her açıdan fazlaydı, garipsememem lazımdı.

Anahtarımı alıp Hena'nın duymayacağı bir sessizlikte evden çıktım. Apartmanın gıcırdayan kapısını açıp merdivenlere göz attığımda Jeno'yu gördüm. Kabanının boyun kısmını ve fermuarını çenesine kadar çekmişti. Yanına ilerleyip betona otururken bana döndü. ''Kalk.''

''Ne?'' Göz devirerek elindeki hırkayı oturduğum yere koyarken gülümsedim. Onun kabanı zaten uzundu. Saçlarımı geriye atıp kollarımı kendime sardım. ''Niye uyumadın?''

Gözlerim alnına dökülen kısa, sarı dalgalı saçlarında dolaştı. Kötü gözükmüyordu ama yorgun gibiydi. ''Rüya,'' dedi titreyen gözlerini bana çevirerek. Başımı salladım devam etmesi için. ''Onu gördüm.''

''Ne yapıyordu?'' diyerek burnumu çektim gözlerine bakarken. ''Mutlu olman gerekmez miydi?''

''Ölüyordu.'' Sesinin titremesi, gözlerinin anında dolması ve başını eğmesi eş zamanlı olarak gerçekleşti. Nefesimi dışarı verip ona yaklaştım. Teselli edemeyeceğimi biliyordum ve ne yaparsam yapayım fayda etmeyecekti. Sol kolumu uzatıp omuzunu kavrarken kendime çektim bedenini. ''Rüyalara takılma.''

''Geri gelmeyecek.'' Titreyen dudakları ile sessizce mırıldandığında omzunu hafifçe sıkıp kendime bastırdım bedenini. İtiraz etmeden başını boyun girintime yaslarken hıçkırmaya başladı. Aynı duruma düşmekten ve düşürmekten korkuyordum. Çözümümüz yoktu. 

''Artık yaşamak istemiyorum.'' diye mırıldandığında olabildiğince çattım kaşlarımı. Yaşaması lazımdı. ''Hayır,'' dedim başımı iki yana sallayarak. ''Yaşayacaksın. O da yaşamanı isterdi. İkiniz için yaşamalısın.'' Omuzlarında iki kişinin yükü vardı ve çok fazla zorlandığını biliyordum. Belki de her gün kan içinde kalmaktan yorulmuş, vücudu güçsüz düşmüştü. Ama yapmak zorundaydı. İşte en zoru da buydu. Acı çeken giden değil kalanlar oluyordu her zaman. Kendi dayanamadığı şeyleri gerisinde kalanlara bırakıyordu.

''Uçurumdaydı. Uçurumdan atlıyordu. Bana elveda diyordu.''

''Gerçek değildi.'' diye fısıldadım kendi kendime, duymuş olmasını umarak. Gözyaşlarını boynumda hissettiğimde derin bir nefes aldım. Birisinin acısını paylaşmak buydu işte. Hem ona, hem kaybettiklerine üzülüyordun. Kendi sorunlarını ve üzüntülerini bir kenara bırakmak zorunda kalıyordun. Ama sonunda onun gibi olacağını da biliyordun. Onunla aynı kaderi paylaşacağını da bilirdin ve arkanda bırakırdın bazı şeyleri.

Kim olduğu ya da çekeceği acı umrunda olmazdı.

🌸🌸🌸

🦍🦍🦝🐄🐄🦡🐼🕷️🐜🍫☕🚓🌑🌚⛸️🎮♟️🖤🖤💣💣💣🖤❣️🖤✨✨

🌸🌸🌸

Hope NotWhere stories live. Discover now