Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Eğer Jaemin'le bir yıl önce değil de bir hafta önce tanışmış olsaydım yine aynısı olurdu.
Onu yine severdim. Sevgilisi olsa bile, kendimi bunun için pişman ve üzgün hissetsem de onu severdim. Beni sevmesini istiyordum ama bu ölmemek için değildi. Birisi tarafından sevildiğimi hissetmek güzel olurdu. Bu sevilme arkadaşçaydı onun için, benim için aşktı. Saf bir sevgiydi ve o sevgisini bana vermiyordu. Gözünün önünde pembe bir çiçeğin solduğunu göremiyordu. Onun için sadece bir arkadaştım.
Eve girdiğimde Zoe'nin dizini sallayarak koltukta oturduğunu gördüm. Üzerimi ve saçımı başımı düzeltip salona girdiğimde gözleri beni buldu ama sinirli gibiydi. Umarım ki aklımdaki şey olmazdı. Bunu kaldıracak kadar güçlü değildim ama duygularım benim sırtıma tonlarca ağırlığı yükleyebilecek kadar acımasızdı ve bundan da memnun gibiydi.
''Selam.'' diyerek karşısındaki üçlü koltuğa oturdum. Dudağının içini dişliyor gibiydi, tam kestiremiyordum. Onu az çok tanıyan biri olarak gergin olduğunu anlamam zor olmamıştı. Bir şeylerden kaçıyor ve sorguluyordu. Hena da sağıma oturup bir elini dizime koyduğunda derin bir nefes aldım ve boğazımı temizledim.
''Jaemin seninle miydi?'' Sonunda ağzındaki baklayı çıkardığında mideme bir kramp girdiğini hissettim. Jaemin buluştuğumuzu ona söylememiş miydi? Oysaki Zoe'ye söylerdi hep, hiçbir şey saklamazdı. ''Evet de, söylemedi mi ki?''
Gözlerim baş parmağına takıldığında Hena dizimdeki parmaklarını sıklaştırdı destek vermek istercesine. ''Hayır, şu sıralar pek yakın davranmıyor bana. Birileriyle konuşuyor-''
''Bunun Laura ile ne ilgisi var?'' Hena kendini tutamayıp patladı ama sesi sakindi. Pençelerini çıkarmak için bekliyordu sanki. Gergince Zoe'nin yüzüne baktım. Benim Jaemin ile beraber olduğumu mu düşünmüştü? Onu ayarttığımı ya da?
Zoe göğsünde birleştirdiği kollarını açtı ve arkasına yaslandı. ''Dövmecide en son seninle konuştu ve o günden beri benimle yakın değil.''
''O senin kuyruğun değil.'' dedi Hena tükürürcesine. Zoe kaşlarını kaldırırken Hena ayağı kalktı. Kendini tutamayacak gibiydi. ''Ne düşünüyorsun, Jiseul Jaemin'i ayarttı ve senden uzaklaştırdı mı? Hadi amaaa, Jaemin onu yemeğe davet etti ve o da kabul etti. Sevgilini tanıyamaman ya da seni kendine yakın görmeyip bazı şeyleri anlatmaması onun suçu değil.''
Zoe ayaklandığı anda ben de ayağa kalktım. Hena'yı bir miktar tanıyorsam asla altta kalmazdı. ''Evet, öyle düşünüyorum! Jaemin salağın teki ve neler olduğunu anca kavrıyor-''
''Salak değil, sadece senin gibi yılan değil.'' Zoe dişlerini gıcırdattığında nefesimi tuttum. Kavga çıksın istemiyordum. ''Senin Laura hakkında ne düşündüğün zerre umrumda değil, eğer aklın varsa sevgiline sahip çıkarsın.''
Hena bir kez daha konuştuğunda Zoe dayanamamış olmalı anında ikisi de birbirine girmişti. Onları ayırmamıştım bile. Kavga etseler de, onları ayırsam da Zoe'nin benim hakkımdaki düşünceleri asla değişmeyecekti. Başım ağrımaya başlamıştı, Hena'yı bir ihtimal geri çekeceğim sırada Zoe'nin eli elmacık kemiğime çarpmıştı ve yanağımı çizmişti. Ama canım yanmamıştı çünkü alışmıştım.
Bir şey demeden dolan gözlerimle salondan çıkarken telefonumu elime aldım. Başka çarem yoktu.
Jaemin
Buraya gelip sevgilini alır mısın
Lütfen
Elbette hemen gelecekti ama tek merak ettiğim sevgilisine mi yoksa en yakın arkadaşına mı inanacağıydı.