[chapter eight]

93 29 25
                                    

Yıllardır kaldığım odanın tavanında bir kanca asılıydı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Yıllardır kaldığım odanın tavanında bir kanca asılıydı. Sanki içindeki hastalara 'kendini öldür' mesajı veriyordu. Buna karşı gelmek için çok çaba sarf ettim. Bedenimi incecik bir iple havadan sarkıtmamak için, boynumdaki en ufak kemiğin bile kırılmaması için, nefesimin kesilip akciğerlerimin patlamaması için yıllarımı verdim.

Ben iyileşmekten çok, ölmemek için dua ettim.

Kendi canıma kıymamak için.

Duvarlara elveda dememek için.

Ancak yapamadım. Alnımın ortasına yediğim kurşundan sonra hiçbir şey yapamadım. Alacaklılar evimize geldiğinde, ailemle beni tek sıra kurşuna dizdiğinde, mucize eseri yaşayıp delileştiğimde, fizik tedaviden sonra eskisi gibi olmasa da yürüdüğümde; kısacası her noktada başaramadım. Yapamadım, kendime dur diyemedim.

Bakıldığında yaşamam bir mucizeydi. Ancak ben kendi mucizeme kıyacaktım.

Eskisi gibi yürüyemiyorken, kendimi ifade edemiyorken, dört duvar arasında sıkışmışken yaşamanın ne önemi kalmıştı?

Eski Rosé yoktu. Yok olmuştu.

Beynimi sarsan o kurşunla birlikte o da ölmüştü.

Ben, ben değildim.

Nefes alırken zorlanıyordum, etrafa bakarken bayılıyordum, çığlıklarımı sadece duvarlar duyuyordu. Deli damgası yiyordum. İnsanlar yüzünden ben de kendimi deli sanıyordum. Duvarlarla konuşan bir deli...

Ancak gerçek ne biliyor musunuz?

Kafama yediğim o kurşundan sonra, ne konuşabildim, ne de çığlıklarımı duyurabildim. Aslında beni dinlemek isteyen hemşire, doktor çoktu. Sonuçta en pahalı akıl hastanesindeydim, öylece odaya kapatamazlardı beni.

Fakat ben konuşamıyordum. Bu yüzden de sesimi kimse duymuyordu.

Sesimi kimseye duyuramadığım için delileştim ben.

Sesimi sadece duvarlar duyuyordu, ağzımı aralasam da, tüm gücümle bağırsam da hiçbir normal insanın duymadığı sesimi sadece serseri duvarlar duyuyordu.

O yüzden de ölümüm onlardan olacaktı.

O kancaya astım kemeri. Çıktım tek ayağı kırık ahşap sandalyeme. Son bir kez baktım yıllarımı verdiğim bu duvarlara ve dedim ki;

"Beni affedin, duvarlar."

walls あ roséanne park ✓Where stories live. Discover now