2

2.3K 266 228
                                    

Alarmın sesiyle beyni aniden ayılırken, hızla doğruldu. Hâlâ kapalı olan gözleri, karmakarışık saçları ve bembeyaz teniyle, hortlamış bir ölüye benziyordu şimdi.

"Tanrım.."

İçinde şimşekler çakan kafasının iki yanına ellerini koyup sıkıştırdı. Sonrasında orta ve işaret parmaklarıyla ovmaya başladı alnını.

Eli bu sefer de sırtını bulduğunda omurgasını dikleştirdi. Yorganı üstünden itti ve çıplak bacaklarını yataktan sarkıttı. Ayağa kalkıp, tökezleye tökezleye odasındaki küçük lavaboya ilerledi.

Yüzüne soğuk suyu çarpmasıyla biraz daha kendine geldi. Havluyu uzanıp kurulandı güzelce. Avucunda durmayan diş fırçası, her sabah olduğu gibi elinden kayıp yere düştü. Oflayarak yedek diş fırçasıyla dişlerini fırçalamaya başladı.

Ağzındaki alkol kokusunun gittiğine emin olmak için birde gargara yaptı. Tekrar odasına girdiğinde, yatağa yöneldi.

Kendini bırakıverdi bırakmasına ama... Altında ezilen bedenin kısık inlemesini duyduğunda kapattığı gözlerini sonuna kadar açtı. Hızla yataktan fırladı.

"Kimsin!? Ve yatağımda ne arıyorsun!?"

Yorgan yavaşça açıldı ve içinden, kahve saçları ve kısık gözleriyle mükemmel bir sabah manzarasına ev sahipliği yapan beden göründü. Kang Taehyun.

"N-ne...? Taehyun???"

"Günaydın. Ve iyi geceler."

Kafasını yastığa gömdü aniden. Beomgyu, şaşkınlıkla açılan ağzını geri kapatırken, hırsla yatağa atladı ve Taehyun'un üstüne oturdu.

"Seni pislik! Bana içirip benden faydalandın değil mi!? Seni masum bir çocuk sanardım Taehyun, meğerse bir sapıkmışsın!"

"Hey! Dudaklarıma yapışıp beni baştan çıkaran sendin Choi! Şimdi üstümden kalk çabuk."

Beomgyu hatırladığı dün geceden bir kesitle, ufak çaplı bir donma yaşadı.

"Taehyun-ah, öp beni."

Alkol alınca çığırından çıktığını bile bile, kafa dağıtmak için bir kupa dolusu votka içmişti. Sonrası pek iç açıcı değildi zaten.

"Kalksan mı diyorum? Biran önce eve gitmeliyim de..."

"Pekâlâ, ya unutacağız, ya da-"

"Sadece unutalım gitsin."

Beomgyu yutkunurken, Taehyun'un üstünden kalktı. Yorganı üstünden atınca, Taehyun'un tamamen çıplak olduğunu gördü.

"Yüce... Tanrım..."

Çocuğa bakakalırken, yüzüne yediği yastıkla gözlerini kırpıştırdı. Yastığı suratından çekmeyip, Taehyun'un odanın farklı köşelerindeki giysilerini toplayıp giyinmesini bekledi.

"Choi, seni becermek benim için büyük zevkti."

"Kapat çeneni!"

"Ama daha sarhoşken bana sırnaşışını anlatacaktım..."

"Sus Kang, sus!"

Ağlamaklı sesi duyduğunda kıkırdadı Taehyun. Yaklaşıp dün gece kollarında uyuyakalan bedenin yüzündeki yastığı çekti.

"Şey, sadece iç çamaşırınla olduğunu biliyor muydun?"

Beomgyu'nun kaşları çatılırken, kafasını önüne eğdi ve üstüne baktı. Yuvarlarından çıkma derecesine gelen gözlerini tekrardan Taehyun'a dikti ve bu sefer o yastığı diğerinin suratına bastırdı.

"Seni pislik! Bende diyorum neden bana sürekli kaçamak bakışlar atıyor!"

Ağlamaklı inlemeler çıkararak, yatağın yanındaki giysilerini üzerine geçirmeye başladı.

"Öhm, şöyle bir sıkıntı var ki... Anneme büyük bir bahane uydurmalıyım. Ve sende bana yardımcı olmalısın."

"Niyeymiş o? Kendin hallet, Kang."

Taehyun yastığın ardında göz devirdi.

"Yalan söylemede bir profesyonelsin, ne olur sanki biraz yardım etsen? Hem, bir kedim olduğunu söylemiş miydim?"

Sorduğu, daha doğrusu, Beomgyu'nun zaafını kullanmaya çalıştığı soruyla sırıttı.

"Kedi mi... Bu teklifi..."

Yastığı Taehyun'un yüzünden çekti.

"Asla reddetmeyeceğimi biliyorsun, Kang."

"Peki, kedim karşılığı bir bahane."

"Anlaştık."

✓ russian roulette. Where stories live. Discover now