0.6

2.6K 245 208
                                    

İyi okumalar!

Yoongi

Hoseok hala üzerimdeydi. Hareket edemiyordum ya da herhangi birşey söyleyemiyordum. Put olmuştum resmen. Saliselik olan şey bile beni bu kadar etkilemiş miydi gerçekten? Yıllardır beklediğim o günü azıcıkta olsa yaşamış ve kriz geçirecek hale gelmiştim. Onu gerçekten öpsem ne olurdu acaba?

"Aldım? "

Hoseok elimdeki kitabı alıp kıkırdayarak üzerimden kalktı. Birkaç saniye daha öylece durup oturur hale geldim. Yüzümde silemediğim bir burukluk vardı. Acaba öpücüğü hissetmemiş miydi?

Kitabı masasına koydu ve bana döndü. Yüzüne her zamanki gülümsemelerinden birini yerleştirip başını biraz yana eğerek baktı bana.

"Hadi ama bakma öyle! Hem söz ders çalışmayacağım bak. Gecemi seninle geçireceğim. "

Gözleri kısılana kadar gülümseyip odaya bakındı. Yerdeki benim bıraktığım poşeti görünce eline aldı ve içine baktı. Mutlulukla gözlerini ve ağzını açarak abur cuburları karıştırdı.

"Hyuuunng! Çok teşekkür ederim. "

Yanıma gelip bana sarıldı. Bende ona karşılık verdiğimde hala üzerimde bir hüzün vardı.

"Hyung hadi birlikte birşeyler yapalım. Ne yapalım? Dediğin oyunu oynayalım mı? "

"Bilgisayarım yanımda olmadığı için oynayamayız."

Dudağını büzerek baktı bana. Benim aklım hala biraz önceki öpücükteyken böyle dudaklarını büzmemeliydi. Gel beni öp diyordu resmen. Gerçi biraz önceki yaşanan şeye öpücükte diyemezdik ki, ufak bir sürtünmeydi.

"Ne yapacağız o zaman? "

"En sevdiğin renk hangisi? "

"Ha? "

Aniden sorduğum soru ile şaşkınca bana baktığında yüzümü ona çevirdim.

"Beyaz, en sevdiğin renk beyaz. "

"Beyaz mı?"

Kaşlarını çatmış bir şekilde bana bakıyordu. Sanki neden beyaz rengi sevdiğini düşünür gibi duruyordu.

"Beyazı seviyorsun çünkü içinde gökkuşağının tüm rengini barındırıyor. "

Flashback

Hoseok ile çimenlerin üzerine uzanmış gökyüzüne bakıyorduk. Hava güzeldi ve biz iki çocuk birlikte bu anın keyfini çıkarıyorduk. Hoseok 10,ben 11 yaşındayım. Bulutları izleyen Hoseok bir anda yattığı yerden kalktı ve heyecanla bana döndü.

"Yoongi-ah! Ben en sevdiğim rengi buldum. "

Hoseok renkleri ayırt edemediği ve hepsini sevdiği için birisi ona en sevdiği rengi sorduğunda cevap veremezdi. Bu yüzden şaşırmıştım.

"Ciddi misin? Hangi rengi seçtin? "

"Beni bekle, geleceğim hemen. "

Koşarak eve girdi, birkaç dakika ardından elinde yuvarlak üzerinde gökkuşağı renklerini bulunduran bir  karton ile geldi. Rüzgar gülü gibi bir çubuğa tutturulmuş kartona bakarken anlamaya çalışıyordum.

"Hyung, bugün Fen hocamız bize bunu yaptırdı. Bunu çevirince... " kartona dokunarak dönmesini sağladığında tüm renkler karışarak beyaz renk ortaya çıktı. "Beyaz ortaya çıkıyor! Bugün öğrendiğime göre Beyaz renge güneş ışınlarının vurması ile renkli görüyormuşuz. Bu yüzden bende beyaz en sevdiğim renk yaptım! "

Heyecanla konuşurken dişleri görünecek şekilde gülümsedi. Ben ise onun bu tatlı halini izleyerek başını okşamıştım. Aramızda ne kadar bir yaş olsa bile benim bir görevim vardı. Hoseok'a güzel bir abi olmak...

Flashback end

Aklıma gelen anı ile gülümserken, Hoseok anladığına dair başını salladı. Ayağa kalkıp gardolabına ilerledim. Biraz bakındıktan sonra bulduğum yeşil sweet,kot pantolon ile ona döndüm.

"En sevdiğin kıyafetlerin bunlar. "

Kıyafetleri katlayıp dolaba geri koydum ve üzerinde muz olan çorabı elime aldım.

"Bu en sevdiğin çorap. "

Kemerlerden iki tanesini elime aldım.

"Parlak olanı özel günlerde kullanırsın, diğerini de belini tutmayan pantolonlara kullanırsın ve kemer takmayı sevmezsin. "

Beni dikkatle dinlerken şaşkın duruyordu. Söylediğim şeyler ile başını sallıyor, her gösterdiğim şeyde  daha çok şaşırıyordu.

"Sünger Bob en sevdiğin çizgi filmdir. En sevdiğin yemek hamburger ve çıtır peynirdir. Çikolatanı gofretli olanlardan tercih edersin. Gece uyurken boxerını çıkarırsın. "

Daha birçok şey anlatmıştım. Hepsini dikkatle dinlemişti. Beni böyle özenli bir şekilde dinlemiş olması benim daha çok anlatma isteğimi getiriyordu. Yorganın altına sığınmış ve elini başının altına koymuş bir şekilde bakıyordu bana.

"Hyung, bunca şeyi nasıl biliyorsun? "

"17 yıldır bir günüm bile sensiz geçmedi çünkü. "

Gülerek Hoseok'un burnunu sıktım. Elimi burnundan çektiğinde bile bırakmamıştı. Benimde çekmeye niyetim yoktu.

"Artık gitsem iyi olacak. "

"Gitme hyung. Saat geç oldu zaten. "

Biraz düşünürken Hoseok yalvaran bakışlar ile bana bakıyordu. Başımı tamam manasında salladığımda kocaman gülümseyerek yatakta daha çok dibime girdi.

Başını omzuma koyup bir başağını bacaklarım üzerine atarak bana sıkıca sarılmıştı. Kolumu onun beline dolayıp daha çok kendime çektim. Kokusunu dibimde hissetmek o kadar güzel hissettirmişti ki...

Gözlerini kapattığında yüzünde hala yer edinen gülümsemeyi izledim bir süre. O uykuya dalana kadar onu izledikten sonra bende gözlerimi kapattım.

Hoseok ile uyumayı özlemiştim. Ben Hoseok'u çok özlemiştim...

Bugünlük textinge ara versin ve size uwuluk bir bölüm yazdımmm.

Şimdi de gidiyorum. Bayy💞

MEMORİA[SOPE]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin