DAVANIN PEŞİNDE

64 40 3
                                    

     "Mısra uyan artık. Saat öğleyi geçti." Mısra tamamı yatak örtüsünün altındaki bedenini hafifçe kımıldattı. Bu olumsuz bir cevaptı açıkça.

"Bugüne uyanmak istemiyorum." dedi boğuk sesi. Fedua örtüyü çekip iki büklüm uzanan Mısra'nın yanına oturdu. Mavi saçlarını okşadı.

"Senin bir suçun yok. Kendi de yazdı. Yabancı..." dedi yumuşakça Mısra'yı sarmalayan sesiyle. 

"Belki de vardır." dedi Mısra ve burnunu çekip doğruldu. Fedua'nın, saçını okşayan elini iteledi.

"Belki de onu bu noktaya kadar sürükleyen bendim ve Yabancı sadece..."

"Saçmalama. Kalkıyorsun, kahvaltını yapıyorsun ve davan için çalışıyorsun. Bugün okuldaki kursa gidecektin ya hani şu öğretmen kadınla konuşmak için." Mısra'nın kolundan tutup ayağa kaldırdı zorla.

"Toparlan. Sana güvenen, beklenti içinde olan müvekkillerin var unutma!"



     Müdür  yazılı tabelalı odanın kapısını hafifçe tıklattı. Kapının arkasından "Gir." komutunu veren kadının sesi duyulunca Mısra içeri girdi. Orta yaşlı bir kadın önündeki birkaç dosya ile ilgileniyordu. İçeri giren kişinin sadece bir öğrenci olduğunu düşündüğü için bekletme konusunda sakınca görmediğinden neredeyse bir dakika boyunca gelen kişinin kim olduğuna bakmadı bile. Umursamaz bir tavrı vardı. Mısra bu durumdan rahatsızlık duyunca -Hatta neredeyse  kadına yaklaşıp önündeki dosyaları kucaklamak ve "Burada büyük bir şahsiyet lütfedip odanıza kadar gelmişken, sizin bu dosyalar ile ilgilenmeniz..." deyip dosyaları masanın üstüne fırlatmak ve "çok komik." diye eklemek istiyordu.-  hafifçe öksürdü varlığını hatırlatmak için. Nihayet müdürenin dikkatini çekebilmişti.  Kadın ağır ağır başını Mısra'ya çevirdi. Beklenmedik misafiri karşısında ince kaşları çatıldılar. Mısra zoraki bir şekilde gülümseyip elini sallayacakmış gibi kaldırdı.

"Öğrencilermiziden birinin velisi misiniz?" aklında ilk oluşan soru buydu. Mısra başını "Hayır." anlamında sağa sola salladı.

"Ben Avukat Mısra Arslan."  müdüre Mısra'nın avukat olduğunu duyunca ince kaşları iyice çatıldılar. Öyle ki sadece kalemle çizilmiş iki ince çizgi gibi duruyordu gözlerinin üstünde. Hatta ilk bakışta kaşsız gibi görünüyordu ve ancak dikkatle bakınca kaşları olduğu anlaşılıyordu. Bir avukatın onunla ne işi olabilirdi ki? 

"Öğretmenlerinizden Çağrı Bey'in avukatıyım."

"Eski öğretmenlerimizden." diye düzeltti anında müdüre. Mısra masanın üstünü inceledi. İsimliğe baktı. "Elif Tilki - Müdür"  yazısını görünce sinsice gülümsedi.

"Biraz zamanınızı alabilir miyim?" kadın sandalyesine yaslanıp ofladı. Masasının karşısındaki koltuğu işaret etti Mısra'nın oturması için. 

"Benimle ne konuşacaksınız?" kadın direkt olarak Mısra ile geçireceği zaman sona ersin istiyordu.

"Çağrı Bey hakkında sormak istediklerim var." kadın soruyu bir an önce sorsun diye kafasını salladı.

"Çağrı Bey, sizin gözünüzde nasıl bir insandı?" kadın dirseklerini masaya dayayıp ellerini birbirine kenetledi.

"Çağrı Bey, öğrencileri için çok iyi bir öğretmen ama bana sorarsanız potansiyel bir katil. Size elbette masum olduğunu söylemiştir ama Ilgın'da bu okulun öğretmeniydi. Benimle de konuşurdu. Çağrı'dan korktuğunu falan söylerdi." müdüre dudaklarını ağzının içine aldı. Gözleri masanın üstündeki birtakım evraklar üzerinde gezindikten sonra Mısra'ya odaklandılar.

"Yani boş yere kendinizi yormayın." dedi müdüre aceleyle işine döndü.

"Peki ya Yaprak Hanım ile olan ilişkileri?" müdüre kısık gözleriyle ve dişlerini sıkmaktan kesinleşen çene hatlarıyla hayli tehditkâr görünen yüzünü hemen Mısra'ya çevirdi.

"Yok öyle bir şey! Sakın ama sakın Yaprak'ı gereksiz işlerinize sokmayın." 

"Anne, hala, teyze, kuzen, yeğen... Tam olarak hangisi?" müdüre kaşlarını çatıp yutkundu. 

"Teyzesiyim. Annesinden daha çok annelik yaptım ben Yaprak'a. Eniştemle ablam ayrıldıktan sonra daha Yaprak bebekken ben ilgilendim onunla."

"Yap..."

"Sakın avukat hanım. Sorunuzu yinelemeyin. Yaprak'ı sakın suçlamayın. Şimdi kapının ne tarafta olduğunu bildiğinize göre okulumu terk edebilirsiniz. Böylece beni memnun etmiş olursunuz. Zira sohbetiniz keyif kaçıran cinsten." dudaklarını gerip hemen sonra tekrar somurttu. Mısra yavaşça ayağa kalktı. Müdüreye sinir bozucu bir şekilde gülümseyerek çıktı odadan.

"Kasıntı şey." diye söylendi kendi kendine.





BİRAZ MAVİ İSTİYORUMWhere stories live. Discover now