19

1.4K 132 345
                                    

Park Chanyeol

Okul bahçesine yaklaştığım için, kulaklığımı yavaş hareketlerle çıkardım ve dinlediğim müziği kapattım. Adımlarım binaya doğru ilerlerken Sehun'un bir çocukla kavga ettiğini görmüş ve yanına gitmiştim. "Ne oluyor?"

Sehun, çocuğun üstüne gidip yakasından tutarken bana baktı. "Baekhyun'u götür Chanyeol!"

Baekhyun kim diye düşünürken çenesiyle gösterdiği yere baktığımda, kaldırımda oturan ve yüzünde kan olan çocuğu gördüm. Formasında adını görünce ondan bahsettiğinden emin oldum ve yanına çöktüm. "Kalk hadi, yaralarına bakalım."

Bizden küçük olduğu belliydi. Kısa boylu, çelimsiz biriydi. Sessiz, kuzu gibi bir çocuğa benziyordu. Kolundan tutup onu kaldırırken Sehun'a baktım. Kavga ettiği kişiyi tehdit etmekle meşguldü. Ciddi görünüyordu ve Sehun bu hale girdiyse, karşısındaki çocuk büyük ihtimal bunu hak ediyordu. Bu yüzden olaya karışmayıp adının Baekhyun olduğunu öğrendiğim çocuğu okuldan çıkarıp kenara çektim. Bir apartman girişine oturtup önüne geçtim. Sessizce ağlıyordu. Çok masum görünüyordu ve ne diyeceğimi bilemiyordum.

Kaşından gelen kana daha iyi bakmak için yüzünü güneşten gelen ışığa doğru döndürdüm. "Patlamamış bence. Patlasa durmadan kanardı. Endişelenme tamam mı Baekhyun?"

Kafasını olumlu bir şekilde salladıktan sonra çantamı açtım ve çıkardığım peçeteyle yüzündeki kanı temizledim. Su şişemi de çıkartıp kapağını açtım.

"Gel canım, yüzünü yıka." dedikten sonra ayaklandım ve ellerine su dökmeye başladım. Yavaşça, ıslanan mimik ellerini yüzüne götürdü.

Suyu kaldırıp ona peçete verdim ve o da ellerini kuruladı. Gözleri dolu bir şekilde tekrar basamaklara oturdu. Karşısına geçip bir elini ellerim arasına aldım. Sanırım yere düşmüştü, avuç içleri soyulmuştu biraz.

Küçük elini yavaş bir şekilde okşamaya başladım. Gülümseyerek ona baktım. "Acıyor mu? Hm?"

"Hayır..."

"Neden ağlıyorsun o zaman?" dedim hafif bir ses tonuyla.

"Sehun Hyung olmasa dayak yiyecektim. Herkes gördü, kötü hissediyorum."

Gözleri tekrar dolarken dudakları istemsizce büzülmüştü. Yanına oturup onu bir kolumun altına aldım. "Olur mu hiç öyle şey? Dalga geçen olursa bana söyle, hemen bakarım çaresine. Hem niye kötü hissediyorsun, bakayım? Yüce taşşaklı Sehun senin yanında, ben de öyleyim."

Biraz gülümseyip kollarını bana sardı. Koca bedenime yapışan minik çocuğa karşılık verdim. Saçlarını okşadım yavaşça.

"Teşekkür ederim hyung."

"Kaçıncı sınıfsın sen?"

"Dokuza gidiyorum."

"Güzel, gel şimdi okula gidelim." dedikten sonra ayaklanıp çantamı kapattım ve tek omzuma taktım. Baekhyun da kalkınca kolumu boynundan geçirip okula doğru yürümeye başladım.

Bahçeye girer girmez gözü burada olan Sehun'u ve yanında ona bir şeyler söyleyen Luhan'ı gördüm. Sehun endişeyle "Baekhyun!" diye bağırıp yanımıza koşmuştu.

Luhan; hem hayal kırıklığı hem de şaşkınlık dolu bir bakışla Sehun'un arkasından bakakalmış, Baekhyun'a sıkıca sarılan Sehun'u görünce başını yere çevirmişti. Sonrasında ise binanın içine girdi.

Oh Sehun

Lanet okula, lanet ede ede girerken kenardaki kavgayı gördüm. Kantinden mısır alıp izlemeye gelecekken onlardan birinin Baekhyun olduğunu fark ettim.

Harem of SehunDonde viven las historias. Descúbrelo ahora