28

1.4K 108 264
                                    

>Bu bölümde hikaye akışını engelleyecek herhangi bir olay yoktur. Her çift için küçük bir kesit yazılmıştır. Dilerseniz bölümü atlayabilir veya kesit başlarında bulunan isimlere göre sadece istediğiniz shipi okuyabilirsiniz.

Do Kyungsoo

Jongin'le anlaştığımız gibi buluşma yerimize gitmiştim ve onun gelmesini bekliyordum. Zaten birkaç dakika içinde o da gelmiş ve tatlı bir kahvaltıcı dükkânına doğru yol almıştık. Sabah buluştuğumuz için ana yemek veya tatlı istemediğimiz için ona böyle bir teklif sunmuştum, o da kabul etmişti. Seul'de birçok kahvaltıcı dükkanı vardı, eskiden beri Chanyeol'le geldiğimiz için buraları iyi biliyordum.

Caddenin köşesinden dönerken elimi tutan Jongin'le beraber ona bakmış ve gülmüştüm. O da sevimli bir şekilde gülünce kafamı salladım. Önüme dönüp yürümeye devam ettim, kısa süre içinde istediğim yere gelmiştik. Mekana girip cam kenarında bir yere oturduk. Sıradan bir kahvaltı menüsü söyledikten sonra, onun gelmesini beklerken Jongin başını omzuma koydu. Gülümseyip saçlarından öptüm.

"Ne oldu? Yoruldun mu hemen?"

"Yoo, canım sana sırnaşmak istedi." dedikten sonra başını kaldırıp gözlerime bakmış ve gülmüştü.

Yanaklarını sıktıktan sonra ikisinden de öptüm. "E iyi, sırnaş madem."

Kollarını belime sarıp başını göğsüme yasladığında, saçlarını yavaşça okşamaya başladım. "Bu arada, erkeklerden hoşlanıyor gibi durmuyordun."

Gülerek geri çekildi, bu sırada garson gelmiş ve masamıza tabakları yerleştirmeye başlamıştı. Onun gitmesini bekleyen Jongin, adam yanımızdan ayrılınca konuştu. "Ya... Grupta çok yavşakça konuşuyorsunuz diye söylemek istememiştim. Yoksa beni salmazdınız. O yüzden uke ne, seme ne falan diye salağa yatıyordum biraz bebişim."

"Hee...." diye bir mırıltı çıkardım ağzımdan, anladığımı göstermek için. "E konusu açılmışken," Sırıttım. "Uke misin, seme mi? Bu konuda da salağa yatmışsındır belki."

Masada duran kızarmış ekmekten büyük bir parça koparttı ve zorla ağzıma sokuşturdu. "Oh oh güzelce yesin benim Soocuğum."

Boğulacak gibi olup öksürdükten sonra "Hey! Konuyu kaynat-"

Bu sefer de bardağı alıp ağzıma götürmüştü.  "Şşş, ağzın dolu konuşma Soo. Çok ayıp."

Verdiği suyu içtikten sonra ağzımdakini tamamen yuttum. Göz devirip ona baktım. "Beni sinir etme, öperim seni."

Hiç itiraz etmeden gözlerini kapattı, dudaklarını öpücük haline getirip bana uzattı. Ellerimi yanaklarına yerleştirip dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum.

Birkaç dakika sonra masamız tamamen hazır olunca yemeye başladık. Jongin daha önceden yemediği şeyleri önce bana tattırıp fikrimi alıyor, ben beğenmezsem yemiyordu. Tatlılıktan öldürecekti bu çocuk beni.

Park Chanyeol

Okul formamı üzerime giydikten sonra çantamı hazırlayacaktım ama telefonumdan gelen seslerle bundan vazgeçmiştim. Gelen mesajlara bakıp güldüm. Baekhyun yazmıştı, sevimli ve eğlenceli bir çocuktu.

Minik: Hyung!!

Minik: Evden çıktın mı

Minik: Beni alır mısın ehehehe

Harem of SehunTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang