🐍|32|-yemin🐍

157 19 6
                                    

İyi okumalar 😘

Başladığınız saat: ?

Draco ile birlikte ilerlerken sürekli boynuma taktığı tılsım ile oynuyordum. Ve kendimi kötü hissediyordum. Harry ve Hermonie onları yarı yolda bıraktığımı düşünülebilirdi ya da başlarına birşey gelebilirdi. Tek tesellim Hermonie'nin bıraktığım notu görmesi ve Hogwarts'a dönmesiydi.

Draco- Kristin kötü birşey olmayacak biliyorsun değil mi? Bu şekilde herşey daha iyi olacak.

"En azından nereye gideceğimizi söyleseydin... Bu kadar tedirgin olmazdım."

Draco elimden tutunca durdum ve gözlerine baktım.

Draco- Birlikte olduğumuz sürece nereye gittiğimizin bir önemi var mı?

Aslında vardı...

"Hayır."

Tuttuğum elini sıkarken, yola devam ettik. Üzerimizde olan tılsımlar sayesinde kimse bizi görmüyordu. Bunun tek kötü tarafı ise hiçbir araça binemememizdi. Uzun süredir yürüyorduk.

Draco- Akşam çok özel bir gece olacak. Mutlu olmalısın.

Uzun bir süre yürümeye devam ettik. Sonunda büyük ve ihtişamlı bir evin ,bir evin kaç katıdır, önünnde durduk. Draco tılsımları cebine koyarken, büyük bahçenin mermer yoldunda ilerlemeye başladık. Kapıya geldiğimizde daha zili çalmadan kapıyı eli ayağına dolaşmış bir ev cini açtı. Karşımızda yerlere kadar eğilip selam verirken bu kadar eğilmesini abartılı buldum.

"Efendim hemen sizi odaya almalıyız hazırlıklar başladı."

Hızlıca beni sürüklerken salona götürdü. Ağzımı hayretle ayırmamak için kendimi çok zor tuttum. Büyük bir masa ve etrafında koşuşturan onlarca ev cini vardı. Salonun bir köşesinde duran gerçek ejderhaya şaşkınca baktım.

Draco- O ejderha eğitimli. Korkmana gerek yok.

Draco'nun peşinden ilerleyip ejderhanın yanına gittim. Eliyle ejderhanın kafasını okşarken ejderha karşısında hafifçe eğilip selam verdi. Ben tabiki de ejderhaya dokunmadım. Etrafa henüz adapte olamamışken etrafımı saran ev cinlerine baktım.

"Çok vakit kaybettiniz artık bizimle gelmelisiniz efendim."

Birkaç ev cini kolumdan tutup beni uzaklaştırırken onlardan kurtulmaya çalıştım.
Bu yüzden birkaç başka ev cini ayaklarımdan tuttu ve beni merdivenlerden yukarı çıkarken beklemekten başka çarem kalmamıştı.

Ev cinleri beni bir sandalyeye otuttururken ellerimi de sandalyeye bağlamışlardı. Saçıma ve yüzüme birşeyler sürerek beni hazırlamaya başladıklarında kendi aralarında konuşuyorlardı. Ve bu da uğultuya neden oluyordu.

Birkaç saatin ardından hem yorulmuş hem de acıkmıştım. Artık dayanamayacağımı anladığımda bağırdım.

"Ben acıktım!"

"Efendim yemeğe az kaldı."

"Ya şimdi bana yemek getirirsiniz ya da sizi efendinize şikayet ederim!"

Ev cinleri bana onaylamaz bakışlar atarken Draco'ya bunun hesabını soracaktım. Ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Ev cinlerinden birisi elleriyle dikkatli bir biçimde bana yemek yedirdikten sonra. Makyaj ve saçımı yapmaya devam etmişlerdi. Sonunda bittiğinde ellerimi çözüp elime bir kıyafet sıkıştırarak beni giyinme odasına yolladılar. Verdikleri elbiseyi üzerime giyip dışarı çıktığımda hepsi büyülenmiş gibi bakıyorlardı. Son olarak takıları da taktıklarında. İki tane ev cini koluma başka bir ev cini ise Elbisemin kuyruğunu tutuyordu. Odadan çıktığımızda takım giymiş bir Draco beklemiyordum. Uzun bir ıslık çalarken ev cinleri yok olmuştu. Alnımdan öperken gülümsedim.

Sarışın PotterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin