🐍|35|-Gerçek bir ölüm yiyen- 🐍

156 16 5
                                    

ARKADAŞLAR BURASI ÇOK ÖNEMLİ LÜTFEN TOPLANIN!!!!!!!!!
Arkadaşlar wattpad hesabımın şifresini unuttum ve e posta da öyle. Eğer uygulama silinirse birdaha giriş yapamayacağım. 11K olduk ve o değil de biz kocaman bir aile olduk burada tanışıp arkadaş olduğum insanlar var... O yüzden birşey olursa yedek hesaptan devam edeceğiz inciyanii bu hesapta herşeyi kopyala yapıştır yaptım ve gündüzleri bu hesapta aktifim o yüzden duyuruları öğrenmek isteyenler bu hesabı takipte kalsın.

@inciyanii

@inciyanii

üç kez yazdım canlarım bu yolda nereye kadar giderse o kadar devam edeceğiz. Pes etmek yok! Her ne olursa olsun başınızı kaldırın ve hayata devam edin. Unutmayın sizi bekleyen bir hayat var...

İyi okumalar...:)

Bu arada bölümü düzeltemedim söylediğim gibi son günler berbat geçiyor. Eğer vaktim olursa döneceğim o yüzden lütfen sert eleştirmeyin. Hepinizi öpüyorum ve seviyoruuuum.

Üzerimdeki okul formasını çıkarmamaya ısrar ettiğime pişmandım. Bu hapishanenin soğuk ve kirli zemini beyaz gömleğimi fazlasıyla kirletmişti. Sadece zihnimi ruh emicilere kapatmak istiyordum. Ruhumu saran soğukluğu anılarıma dönerek yenmeyi başarmıştım. Azkaban aslında tahmin ettiğim gibi biryer değildi. Kaldığım hücre büyük bir oda büyüklüğündeydi ve mugglelarınkinden o kadar farklıydı ki kapısı bile yoktu. Dışarı çıkmak isterseniz ruh emici size meşhur öpücüğünden bahşederdi.Ve bu nedenle başka kişilerle konuşmanız hatta kaçma imkanınız bile yüksekti. Çok tehlikeli kişileri ise en alt kattaki daha korumalı olan mahzenlerde tuttuklarını anlamıştım. Burada kimse olmadığıiçin düşüncelerimi özgür bir şekilde kendime itiraf etmiştim. Tamamen yanlışlarla dolduğum bu hayattan çıkıp yeni bir başlangıç yapacaktım.

Ölüm yiyen işaretinin olduğu yer yanmaya başladığında her ne kadar dişlerimi sıksam da dudaklarımdan kaçan inlemeye engel olamamıştım. Ayaklarım benden habersiz işlevini yitirirken Buz gibi soğuk ve yalnız olduğum bu denizin ortasında acı içinde kıvrandığımı unutmayacaktım. Kıstığım gözlerimi zorla açarken Ruh emicilerin yavaş yavaş kaybolduğunu fark ettim. Yerimde doğrulmaya çalışırken gözlerimi açtım. Karşımda ölümyiyenleri görünce kıvranmayı bırakıp yerimde doğruldum.

Belatrix'in tiz çığlığı kulaklarımı kanatırken duruşumu düzelttim. Snape'in o gün gizlice cebime koyduğu asayı almaya hazırlanırken gözlerinin içine baktım.

Belatrix- Lordumuz seninle konuşmak istiyor Kristin. Bize katıl!

Ona doğru ilerleyip geniş bir gülümseme ile yüksek sesle konuştum.

"Onunla konuşacağım!"

Belatrix kolumu tutup parmaklarını ölüm yiyen işaretine bastırdığında cisimlenmiştik. Aslında bu cisimlenmekten biraz daha farklıydı. Sarsıntılı ve yorucu değildi. Kendimi Belatrix'e doğru çekilirken bulmuştum. Çok daha hızlı bir şekilde ayaklarım yeri hissettiğinde fdy6olpkmb Belatrix'in kolunu bırakırken kolundaki çizikleri zihnime kazıdım. Sanki bıçakla bir izi silmek istemişti. Ve biz de henüz yeni toplu bir yemin etmiştik ve hepimizin kolunda aynı işaretten vardı. Bunlar tesadüf olabilir miydi? Belki de o gece gelenlerden bazılarıı ölümyiyendi. Düşüncelerimi bırakıp çevreye odaklandım. Tamamen antika bir evdeydik. Aksesuarlar ahşaptan koltuklar ise deridendi. Geniş bir salondaydık etrafta başka ölümyiyenlerin de olması beni tedirgin etmeliydi ama hiçbir şey hissetmiyordum. Belki de bunları sağlayan kolumdaki ölümyiyen işaretiydi. Herkesin bakışları bir olup arkaya yönelirken bende döndüm. Tüylerim diken diken olurken tuvalete gitmem gerektiğini fark ettim. Önce siyah pelerini sonra ise adımları birbirini takip ederken ortamda tuhaf bir his sisi çökmüştü. Zihnimde hissettiğim bulanıklık ile kendimi toparladım Voldemort zihnime girmeye çalışıyordu. Tüm irademi kullanarak zihnimi korurken acıdan ikibüklüm olmak üzereydim. Ellerimi başıma götürürken pes etmeme ramak kalmıştı baskı üzerimden kalktığı anda derin bir nefes alıp geriledim. Elimli kalbimin üzerine koyarken hızla alıp verdiğim nefesi düzenlemeye çalıştım. Buraya gelmeyi ben kabul etmiştim ve olanlara katlanmak zorundaydım. Başımı kaldırıp omuzlarımı dikleştirirken Voldemort'u ve yanında sürünen Naginiyi dikkatlice süzmekten çekinmedim. Her ne kadar burunsuz ve beyaz suratı beni ürkütse de mimiklerimi sabit tutmayı başardım. Kararlı adımlarla ona ilerlerken ölümyiyenler ikimizin arasındaki mesafeye bir koridor oluşturarak karşılaşmayı başlatmıştı. Yüzüme sahte bir gülücük kondurup daha hızlı ilerledim ve elimi uzattım. Elimi tutan sadece kemikten oluşan ve buz misali soğuk ten avuçlarımdayken yüzümü buruşturmama her ne kadar çabalasam da engel olamamıştım.

Voldemort- Sonunda tanışabildik Kristin.

Onu etkilemek istiyordum. En azından beni öldürmemesi için çatal dilini kullandım.

"Sonunda tanışabildik Tom Ridle."

Elimi hızla geri çekerken ölümyiyenlerin meraklı bakışları üzerimdeydi. Çatal dili kullanmam onları şaşırtmış olmalıydı. Voldemort'un biçimsiz suratı tuhaf bir hale dönüşürken sinirlendiğini düşündüm. Yüzü o kadar çirkindi ki kusabilirdim.

"Sen bana nasıl-

Sözünü kestiğimde o da çatal diliyle konuşmaya başlamıştı.

"Benim farklı olduğumu bilmelisin. Ben kimse değilim ve sana herkes gibi hitap etmem. Kölelerin sana Lord, düşmanların ise Voldemort der. Ama ben ne kölen ne de düşmanınım Riddle."

kelimeleri söylerken ölüm yiyenlere doğru ilerleyip farkı göstermiştim. Voldemort gülümserken gülüşünün bile bu kadar kötü olması içimin kararmasına sebep olmuştu.

Voldemort "Kolundaki işaret herşeyi anlatıyor Kristin."

"Bu mu!"

Kolumu havaya kaldırıp ölümyiyen işaretini gösterirken cebimden asamı çıkardım. Ölümyiyenler bana saldırmak için hazırlandığında Voldemort eliyle durmalarını işaret etti. Onlar durduğunda asam ile kolumdaki işarete dokunup sihirli kelimeleri söyledim. Çoğu ölümyiyenin acı sesleri duyulurken asayı geri çektim.

"Eğer benim aynı olduğumu düşünüyorsan onları öldürebilirim. Hepsi benimle bağlılık yemini etti. Ve eğer beni iş ortağı değil de köle olarak görürsen o çok sevdiğin ölümyiyen ordun toz olur. Ve benimle devam edersen bunları kimseye anlatmam."

Onu çıkmaza sokmuştum bunu biliyordum.

"Seninle yanlız konuşacağız."

Çatal dilini bıraktığımda masaya ilerleyip üzerine oturdum.

"Evet konuşacağız. Ama önce ben acıktım ve dinlenmem gerek bana güvenebileceğim bir yardımcı ver."

Voldemort parmağını şıklattığında suratsız bir evcini bana doğru yaklaştı.

"Hayır hayır önce bana sadık kalması gerektiğini kanıtlamalısın. Onu özgür bırak ve tamamen bana itaat etsin."

Herkesin bakışları benden iğreniyormuş gibi bakarken ölümyiyenlerden birtanesi elindeki kıyafeti evcinine verdi.

"Ona birşey vermelisin."

Belatrix aşağılayıcı sesi ile konuşurken okul formamdaki yeşil kravatı çıkarıp elimle boynuna taktım.

"Adın ne?"

"Hasley efendim."

"Hasley şimdi bana önce yemek getir. Sonra kalacağım odayı gösterirsin. Daha sonra bana temiz ve güzel kıyafetler getirirsin. Unutmadan banyo yap ve temizlen ev cinlerinin de güzel görünmesi gerekir."

Masanın üzerinden inip sandelyeye oturduğumda Hasley yemek getirmişti etraftaki ölümyiyenler dağıldığında bazıları başımda bekliyordu.

Draco

Gelecek postasını şömineye attığımda yanıp kül olmasını izledim. Her yerde Kristinin resimleri vardı. Bakanlık çoktan harekete geçmiş onu arıyordu. Gelecek postasında ise Azkabandan kaçtığı yazıyordu. Er ya da geç yanıma geleceğini biliyordum. Ama o yanıma gelmeden ben onu bulacaktım.

Düşüncelerinizi alalım?
Bölüm nasıldı?
Hepinizi seviyorum sihirle kalın.

Sarışın PotterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin