1:"Tanışma🤝"

57 7 61
                                    

Bu hikayeyi yayımlamak için baya bi gaza getirildim. Eğlenmek için yazıyorum. Yanlışlarım varsa düzeltin lütfen. Bu şekilde de kendimi geliştirmeyi düşünüyorum. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar ꒰⑅ᵕ༚ᵕ꒱˖♡

(Atmak istiyorum ama korkuyorum) (20:48)

(Atmakla atmamak arasında kalıyorum) (21:00)

(Atmaya karar verdim) (21:08)

Onu ilk görüşüm bir kafedeydi. O günüm berbat geçmişti. Her ne kadar sakin olmaya çalışsam da öyle olmamıştı. Kahve almaya gittiğim yerdeydi, oradaydı ama ben onu kırmıştım. Kahve 5 dakika geç geldiği için bağırmıştım. Normalde takılmazdım, dilenen özürleri geri çevirir ve teşekkür ederdim kahve için. O gün sinirimi ondan çıkartmıştım, onu bir daha göreceğim günü bekliyordum. Ondan bahsetmem bile yüzümde tebessüme neden oluyor. Dalgalı denizleri taşıyan saçları, kiraz gibi dudakları, süt gibi beyaz teni, içinde kuşların cıvıldadığı sesi... Ah, gözlerini hiç sormayın. Gözlerinde evreni taşıyor, aklımı başımdan alıyor bu çocuk. Daha adını bile bilmediğin birine nasıl aşık olabilirsiniz ki? Peki ben nasıl oldum? Kişiliğini bile bilmeden nasıl onu iyi biri diye yargıladım? Fakat şunu bilmem lazımdı; ben bağırdıktan sonra bile sakin, üzüntüsünü içine atan, bana kafa tutmayan birisi nasıl kötü biri olabilirdi? Kafam almıyordu. Yine de, o güzel evrenlerinden sular akıttığım için kendime lanetler okumaya başladım. Her ne kadar özür dileme gibi bir fırsatım olsa dahi, aklımın ucundan bile geçmemişti. Ertesi gün benim aşık olduğum dünyayı yeniden görmeye ve ondan özür dilemeye gidecektim. Öyle de yaptım. Ertesi gün sadece annemin cenazesinde giydiğim gömleğimi ve pantolonumu giydim, üstüme de bir adet kaban geçirdim ve kafeye gittim. Oraya girince, insanlara o güzel, sımsıcak gülümsemesini sunarak siparişlerini teslim ediyordu. Hemen sıraya girdim. Sıra bana gelince, önceki gün ona bağıran kişinin ben olduğumu hatırlayıp kafasını öne eğmişti. Kalbim hızla atmaya başlamıştı.

"Dün için çok özür dilerim. Gerçekten sinirimi kimseden çıkarmam ama o gün kendimi tutamadım, gerçekten çok üzgünüm."

Sesimi ne kadar yumuşatmaya, onun kulağına hoş gelecek bir tona sokmaya çalışsam da sesim boğuk ve kalın olmakta ısrarcıydı.

"Önemi yok fakat şu anda iş saatlerindeyim. Eğer siz de boşsanız iş saatlerinden sonra görüşebiliriz. Yani size de uygunsa?"

Sesi tedirgin ve bi o kadar da enerjik ve mutlu çıkıyordu. Dünün aksine.

"Benim için sorun yok. İş saatiniz bitene kadar burada kalmamda bir sorun var mıdır?"

Hemen cevap verdi o güzel sesiyle.

"Tabiki sorun yok. Lütfen kendinizi rahat hissedecek bir yere oturun. Size dünkü aldığınız kahveden getireceğim."

Sesi beni büyülüyordu. Teşekkür edip bir yere oturdum. Yarım saat kadar bekledim. Kafamı telefondan kaldırınca, evrenlerini bana dikmiş ışıl ışıl parlayan yıldızları bana bakıyordu.

"İş saatim bitti. Sizi tanımak isterim, özrünüzü duymak için beklemedim sizi. Öyle birisi değilimdir"

Son cümleleri yanlış anlaşılmaktan korkarmışçasına çıkmıştı.

" Öyle biri olmadığınızı tahmin edebiliyorum. İnsanları iyice tanımadan yargılamayı pek sevmem ve sizi de yanlış anlamadım. Lütfen karşıma oturun."

Rahatlamış ve bir o kadar da sabırsız bir şekilde karşıma oturdu.

"Sizi tanımak isterim. Ben Kim Taehyung."

Sesim her zamanki gibi boğuk ve kalındı hiç bir zaman düzelmeyeceğini anladım artık.
"Bende Jeon Jeongguk. Tanıştığımıza memnun oludum."

Yeniden yüzünde sıcak bir tebessüm belirdi.

"Yaşınız kaç acaba?"

Hemen cevap verdim.

"Yaşım 24. Peki ya sizin?"

"Benden daha büyüksünüz, ben 20 yaşındayım"

O an şaşkınlıktan bayılabilirdim. Dış görünüşüne baktığınızda 18 ya var ya yok dersiniz fakat içinde hangi fırtınaların koptuğunu, yirmi yaşında olsa bile kendini yüz yaşında hissedip hissetmediğini bilemezdiniz.

"Henüz yeni tanıştık fakat... Sanki sizi yıllardır tanıyor gibiyim. Sakıncası yoksa numaranızı alabilir miyim?"

Sorduğum sorunun çok arsızca olduğunu düşündüm ama iş işten geçmişti artık.

"Elbette veririm. Hem belki daha da yakınlaşırız?"

Sorumu olumlu yanıtlaması çok rahatlatmıştı beni. Numarasını aldıktan sonra biraz daha oturup o güzel yüzünü inceleyerek sohbet ettim onunla. Eve gitme vakti gelmişti. Onu evine bıraktım, ardından bende eve doğru adımlarımı attım. Eve girince, beni kapının önünde bekleyen kız kardeşimi görmem ile korkudan sıçramam bir oldu.

"Bu saate kadar neredeydin? Başka kızlarla mı fingirdeşiyordun? SANA DİYORUM YAA"
onu umursamadım ama tek bir sorusuna yanıt verdim

"Kızlara ilgi duymadığımı biliyorsun!"

Gece boyu Jeongguk'un o güzel yüzünü düşündüm, düşündüm ama uykuya yer vermedim. Onun yüzü kusurları ile güzeldi. Geceyi sabaha bağlayan saatlerde Jeongguk'a yazdım, her ne kadar bir cevap beklemesem de. Ama şaşırmalıydım çünkü bana cevap yazmıştı.

Taehyung
Hala uyuyor musun?

Jeongguk
Hayır uyanığım

Taehyung
A- peki buluşabilir
miyiz?

Jeongguk
Elbette.

Saat 8.10 uygun mudur?

Taehyung
Evet. Uygun.
Jeongguk
Konum atabilir misin? Seni götürmek istediğim bir yer var. Aynı anda orada olmalıyız^^

Taehyung
Elbette
*Konum*

Diğer bölümde bakalım neler olacak? Umarım beğenirsiniz. Ben bu hikayeyi sadece eğlenmek amaçlı atıcam belki sonrasında silerim. Ama sileceğimi düşünmüyorum. Umarım beğenirsiniz.🥺💛✨

-Des^‿^
(Buraya koyacak bi
isim bulun pls)

________________Devam Edecek_

You Are My Everything GgukieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin