You Are My Everything Ggukie

5:"Gguk burada mı kalacak!?"

Üç tane ergen, böyle şeyler yapınca havalı sanan pezevenkler yüzünden yaralanmıştım, ancak o anda yanımda Gguk vardı ve bu yüzden kavgaya bulaşmadım. Yaralı halimle bile bir tanesini benzetebilirdim. Beni hastaneye götürdü, elime pansuman yapıldı. Pansuman yapan hemşireye tip tip bakıyordu. Bana bakınca yüzüme sıcak olmasını umduğum bir gülüş yerleştirmiştim. Onu evine bıraktım ve eve geçtim. Pijamalarımı giydim ve yatağa atladım. Sonrasında yatağımın karşısındaki duvarla bakışmaya başladım. Aniden zil çaldı. Yataktan inip adımlarımı kapıya doğru yönlendirdim. Kapıyı açtım ama açmaz olaydım. Keşke açmasaydım. İçimden koca bir 'siktir' çektim. Karşımda Jimin duruyordu.

"Selam TaeTae!"

Gülümsedi, gülümsedi ama ben tiksindim. Gülümsemesinden tiksindim. Mutlu olmasından değil, sadece onun gülümsemesini görmeyi istemiyordum. Kıskançlık değildi hiçbir şey değildi, sadece bir boşluk hissiydi.

"Ne istiyorsun?"

"Seni istiyorum TaeTae. Seni!"

"Böyle yaparak beni daha çok tiksindiriyorsun. Yaptığın diğer tek şey ise beni boşlukta hissettirmen. Öyle bir boşluk değil. Duygularımı hissedemiyorum sanki seni görünce. Sanki sen, beni aldattığın sürtük ve ben varım dünyada ve siz mutlusunuz ancak ben değilim. Hissettiğim boşluğun tanımı budur."

"TaeTae, biz ayrıldık, lütfen izin ver de olayları anlatayım."

"Anlatacağın şeyin ne olduğunu tahmin edeyim."

"Ha-"

"SUS! Sen diyecektin ki 'o beni tehdit etti. Eğer onla sevgili olmazsam sana zarar vereceğini söyledi. Başka seçeneğim yoktu kabul etmeliydim' diyecektin bende soracaktım 'peki bana neden gizliden bir mesaj vermedin?' sende diyecektin ki 'eğer haber verirsem tüm ailemi ve seni işkence ederek öldürecekti' evet bunların hepsini biliyorum."

"A-ama-"

"Nasıl olur diye soracaksın. Bunların hepsini Yoongi Hyung'dan biliyorum. Onu da aldatmışsın sürtük. Şimdi defol git. Ayrıca uydurduğun yalan da saçma. Sadece aşktan gözü kör olmuş birisi yer bunu. Bu yalan bana işlemez. Şimdi defolup git evimden"

"Tae-"

"HEMEN!"

Günümün en berbat dakikalarıydı. O pislik hangi yüzle gelmişti kapıma. Ayrılmadığını da biliyorum. Kendisine güzel bir yuva kurmuş Aisha denen kadınla. Aileme karşı çıktım ve onunla sevgili olmayı seçtim. Ama o, o ailesine boyun eğmeyi seçti. İşte biz burada birbirimizden farklıyız. Ben kendi mutluluğum için engelleri kaldırabilirim, o sadece mutlu olmaya zorlar kendini. Peki o Jeongguk'la gezerken karşımda "TaeTae'm" diye belirirse ne yapacağım? Eminim aklında bu vardır. Jimin'in yalanını nasıl mı anladım? Pekala şu şekilde anladım; Benden önce Yoongi Hyung ile sevgi olmuş ve evlenmelerine bir gün kala ondan ayrılmış. Ailesi ile anlaşma yapıyormuş. Ailesi onu evlatlık edinmiş çünkü öz ailesi onu terk etmiş. Sonra Yoongi Hyung anlatmış ben aileme karşı çıktım gibi şeyler söylemiş ama Jimin sürekli yakınmış Bende aileme karşı geldim ama beni gece boyu dövdüler gibisinden zırvalamış. Zaten yaralar da makyajmış. Yoongi Hyung bana bunu anlatmıştı Jimin beni bıraktıktan sonra. Bugünün geleceğini biliyordu ve geldi.

Her neyse bu olay geçmişte kaldı. Bu yüzden kafama takmıyorum. Yanımda Gguk var ve ben mutluyum. En azından çoğu yönden. Pijamalarımı çıkarttım ve altıma bir şort, üstüme de sıfır kollu bir t-shirt geçirdim. Her ne kadar soğuk olsa da ben evde yanıyordum. Evim sıcaktı ve ben polar pijamalarla kalamadım. Kapı yeniden çaldı. Kapıyı açtım ve tam "NE VAR GENE!" diye kükreyecekken, karşımda kat kat giyinmiş bir Gguk buldum.