ESRAR DAİRESİ ÇATIŞMASI

396 19 17
                                    

Geçen bölüm Hogwarts daha başlamamıştı bile ancak bu bölüm Harry'nin 5. yılının sonunda, Dumbledore'un Ordusu'nun Bakanlık'a girişi zamanında geçiyor. Şöyle ki Remus ve Tonks çiftinin ilişkisi- asıl aşk ilişkisi - bu 5. ve 6. yıllar arasında oluyor. Bu bir yıl dostluklarının gelismesi, birbirlerine görevlerde yavaştan aşık olmaları falan filan vs. O yüzden çok uzatmak istemedim. Yine çok fazla uzatmadan bölüme geçelim.

BİLMEDİĞİM O MALÛM TARİH/ Zümrüdüanka Yoldaşlığı Karargâhı

Tonks hızla Grimmuld Meydanı 12 Numara'nın yemek salonuna girdiğinde Yoldaşlığı'n büyük bir kısmı çoktan toplanmıştı. Kadın odadaki gergin suratları tek tek süzdükten sonra endişesini bastıramadan sordu
" N'oldu? Acil olan nedir? "
Remus ellerini gergince saçlarından geçirerek
" Harry..."
Tonks
" N'olmuş Harry'e? "
" Bir kaç öğrenciyle birlikte Bakanlık'a girmiş. "
" Ne?! Peki, Sirius nerede?"
Bu soruyu Arthur Weasley yanıtladı
" Gitti. "
" G- gitti mi? Nasıl olur? Onun burada kalması gerekmiyor muydu?"
Moody
" Şuan mühim olan bu değil, Nymphadora. " dedi, aksi aksi. Ardından tüm odaya hitaben konuştu
" Gidiyoruz. " Mr. Weasley hemen ayaklandı. Moody
" Hayır, sen gelmiyorsun, Arthur. Yaraların hâlâ iyileşiyor ve Dumbledore sadece Remus, Kingsley, Tonks ve benim gitmemi istiyor. " Mr. Weasley birşey söylecek gibi oldu ama sonra vazgeçip sustu ve sıkıntıyla tekrar boş bir sandalyeye oturdu. Moody sırayla 3 Yoldaşlık üyesine baktı, sonra da kararlı bir sesle çıkışa doğru yönelerek
" Gidiyoruz!" dedi. 3 üye hemen onu izledi.

🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤🖤

Lucius Malfoy
" ...Sana son kez söylüyorum, Harry Potter; kehaneti hemen bana vermezsen arkadaşlarının ölümünü izlersin. " dedi, tıslarcasına. Harry çaresizce ölüm yiyenler tarafından esir alınmış arkadaşlarına baktı. Ron cılız bir sesle
" Hayır..." dedi ama onu tutan ölüm yiyen sert bir şekilde onu sarstı. Harry, Lucius'un ona uzattığı eline baktı.
Hermione ağlayacak gibiydi. Neville birden ondan beklenmeyen bir şekilde
" Sakın verme, Harry!" diye bağırdı fakat Bellatrix asasını onun gırtlağına daha da çok bastırarak saçını çekti ve
" Şşşt!" dedi, bir şarkı mırıldanırcasına.
Harry tekrar kehanete baktı, ardından da Lucius'a ve eziyet gören dostlarına... Yapabileceği hiç birşey yoktu. Kehaneti çaresizce sarışın ölüm yiyene uzattı. Lucius kehaneti kaldırıp onu hayranlıkla seyretti. Ancak o esnada arkasında bir ayak sesi duydu ve o yöne döndü. Sirius Black tüm heybetiyle karşısındaydı. Lucius'a düşmanca şunları söyledi:
" Vaftiz oğlumdan uzak dur, Lucius. " ve adama hiç beklemediği bir şekilde okkalı bir yumruk attı. Lucius yere düşüp, elindeki kehanet paramparça olurken odanın ortasına bembeyaz bir ışık indi ve ardından gizemli kemerin etrafında, çocukları esir alarak çember oluşturmuş ölüm yiyenlere saldırdı. Ölüm yiyenler hemen çocukları bırakarak birer siyah gölgeye dönüşüp havalandılar. Beyaz ışık durup, içinden Nymphadora Tonks belirirken odaya 3 ışık kümesi daha indi ve onların içinden de Alastor Moody, Remus Lupin ve Kingsley Shackleboat çıktı. Sirius, Harry ile beraber siper aldığı kayanın arkasından çıkıp, onu daha güvenli bir yere görürken Tonks da diğer çocukları alıp, oradan uzaklaştırmaya başladı. Geri kalanlar ise çoktan düellolara girişmişti.
Sirius, Harry'i daha güvenli bir kayanın arkasına götürürken vaftiz oğluna şöyle dedi
" Beni iyi dinle: Arkadaşlarını alıp hemen buradan gitmeni istiyorum." Harry
" Ne? Hayır, seninle kalıyorum, Sirius."
" Bak, çok cesur davrandın, Harry. Bundan sonrasını bana bırak. " o sırada kayaya çarpan bir lanetle ikisi de başlarını eğdi.
Tonks çocukları daha güvenli bir alana götürmüş, şimdi diğerlerine yardım ediyordu. Bir ölüm yiyeni uğursuzluk lanetiyle savuşturduğu sırada arkadan duyduğu bir sesle arkasına döndü:
" Bak, bak, baakk... Bu bizim küçük Nymhi Nymhi Nymphadora değil mi? Şimdi büyümüşte kan kaini Sirius ile iş birliği yapıyormuş. " dedi, Bellatrix alaycı bir şekilde.
Tonks da aynı alaycılıkla ona karşılık verdi
" Seni tekrar görmek ne güzel, teyzeciğim. Umarım Azkaban' da sevgili lordunu çok uzun süre beklememişsindir. "
Bellatrix öfkeyle
" Lordum hakkında nasıl böyle konuşursun, seni pis bulanık! Crucio!"
Tonks
" Protego!" (Yanılmıyorsam bir tek Avada Kedavra nın geri dönüşü yoktu) yükselttiği kalkan sayesinde işkence lanetinden son anda kurtuldu. Bellatrix sadist bir kahkaha salıverirdi. Ardından genç cadıya alayla
" Biraz 'teyze'nden birşeyler öğren, Nymphadora! Crucio! Crucio! Cruciooo! Ha ha ha !"
Tonks art arda gelen işkence lanetlerini savururken geri geri ilerliyordu. Yorulmaya başlamıştı. Bellatrix'in gözleri sinsilikle ışıldadı. Güzeeell, Tonks tam da istediği kıvama gelmişti. Aniden, daha genç kadın ne olduğunu anlayamadan sözsüz bur büyü yaptı ve asasından yeşil bir çizgi süzülürken onu kırbaç gibi savurarak genç kadına vurdu. Tonks aldığı darbe karşısında acıyla yere düştü ve kafasını çarparak bayıldı. Şimdi hem kafasına aldığı darbeden hem de Bellatrix'in lanetinin karnında açtığı derin yaradan ciddi bir kanaması vardı. Siyah saçlı kadın o markalaşmış zafer dolu sırıtışıyla kanlar içinde yatan yeğeninin başına dikildi ve asasını ona doğrultup, tam büyülü sözleri söylemek için ağzını açtı. Ancak o daha tek kelime edemeden göğsünün ortasına yediği kırmızı bir büyüyle geriye savrulup duvara çarptı. Kingsley hemen Tonks 'a eğilip eliyle kadının  nabzını kontrol etti. Yaşıyordu, ama acil müdahale lazımdı. Başını kaldırıp diğerlerine baktı. Üstünlük şuanda onlardaydı. Daha fazla vakit kaybetmeden hemen Tonks ile berber St Mungos hastanesine cisimlendi.
Remus ve Moody bayağ bir ölüm yiyen indirmişlerdi ancak Moody kolundan hafifçe yaralanmıştı. Harry ve Sirius ise Antonio Dolohov ve de Lucius Malfoy ile düello ediyorlardı. Sirius bir lanetle Dolohov'u yıkmayı başardı. Geriye Lucius kalmıştı.
Harry
" Expiliarmus!" bir asası, Malfoy'un elinden uçup gitti.
Sirius
" Çok iyi işti, James! " dedi ve bir sözsüz bir şekilde o da Malfoy'un diğer asasını düşürttü. Ve ardından da Malfoy'u... Ancak bununla birlikte kendine gelmiş olan Bellatrix karşıdaki tepenin üstünde belirdi
" Avada kedavra! " bu ani yeşil ışık Sirius'u tam karnından vururken genç adam vaftiz oğluna gülümsedi ve onun, şokla büyüyen gözlerine karşın sanki ağır çekimdeymiş gibi yavaşça arkasındaki tül kemerin diğer tarafına doğru düştü. O an sanki herşey durmuş, tüm sesler kesilmiş gibiydi. Bellatrix'in zafer sırıtışına karşın Harry, Remus'un onu tutan kollarından kurtulmaya çalışıyor, çaresizce kemere doğru atılım yapıp, Sirius 'un adını haykırıyordu. En sonunda Remus'tan kurtulduğu gibi olay yerinden kaçan Bellatrix'in peşine düştü. Remus onun arkasından çaresizce baktı. Gitmişti. O da gitmişti işte ve bir daha geri gelmeyecekti.

😢😭😭😭😭😭😭😭😭😭😭😭😭😭😭
Öncelikle bu bölümü yazmak, özellikle de Sirius'un ölümünü yazmak benim için çok zordu. Filminde de kitabında da ağlamıştım zaten bu sahneye ama böyle olması gerekiyordu.
Seni hiç unutmayacağız Patiayak. Nur içinde yat.
Lumos*
Bölümlerde bir sıkıntı oldu bu " KIRIK KALPLER" bölümünden sonraki bölüm. Önceki değil. Ona göre okumanızı rica ederim.

Âşk ve Acı || Remadora Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin