ASTRONOMİ KULESİ

384 17 13
                                    

Geldi, dönüm noktası. ( Bu ölümleri yazmak beni çok zorluyor. Ama Dumbledore'da Sirius'ta olduğu kadar kahrolacağımı sanmam. )
Bölüm kesit kesit. Savaş sahneleri aşırı karmaşık olduğundan ne yazabiliyorum, ne de anlayabiliyorum. Ayrıca Dumbledore'u öldürenin Snape olduğunu kabullenmeleri bayağ uzun sürüyor. Umarım beğenirsiniz.

Hogwarts. Tüm büyücülük dünyasının hatta evrenin en güvenli yeri. Dumbledore'un bulunduğu yer. Asla zarar görmeyeceğiniz belki de tek yer. Ama şöyle meşhur bir söz  vardır: Asla, asla deme!

Karanlık İşaret gökyüzünde azametle dalgalanırken hissedilen tek şey korku ve belirsizlikti. Seherbazlar öğrencileri güvenli alanlara yönlendirirken Yoldaşlık da Ölüm Yiyenler'i uzaklaştırmaya çalışıyordu.
Ama geride kalan Ölüm Yiyenler'in tek yaptığı onlarla dalga geçmekti.

Devriyeyi gezen Tonks, Remus ve Bill üçlüsü telaşla Büyük Salon'a ilerliyorlardı. Koşarken bir yandan Bill
" Sizce ' o ' da burada mıdır? " diye sordu.
Remus
" Pek sanmam. " dedi, bir yandan  etrafı kontrol ederken.
O esnada Bill'in sırtının dönük olduğu karanlık koridorda bir çift göz gören Tonks
" Bill, dikkat et!" diye bağırdı. Ama geç kalmıştı.
Karanlıktan çıkan Greyback, o daha ne olduğunu anlamadan Bill'in üzerine atladı.
Remus ve Tonks, üzerinde duran iri yarı adamdan kurtulmak için can çekişen Bill'e yardım etmek için asalarını hızla çektiler ama o sırada arkadan gelen başka lanetler onların Bill'e yardım etmesini engelledi. Kocaman sarışın bir Ölüm Yiyen alayla Tonks'a bakarak
" Bak bak bak, bu Bellatrix'in ufak yeğeni değil mi? Ne işin var burada? Neden bulanık baban ve kanı bozuk annenin yanında değilsin?" dedi. Tonks öfkeyle
" Ailem hakkında böyle konuşamazsın!" diye, bağırdı. Ama bu ölüm yiyenin daha da çok sırıtmasına sebep oldu.
Yanındaki başka bir ölüm yiyen ise ciddi ve yüzle birden Lupin'e bir lanet fırlattı.
Remus, ustalıkla bu lanetten kurtuldu ve o ölüm yiyenle düelloya girişti. Tonks da sarışın ölüm yiyeni savuşturmaya çalışıyordu.

🗡🗡🗡🗡🗡🗡🗡🗡🗡🗡🗡🗡🗡🗡🗡

" Impedimenta!" Harry'nin laneti Amycus'un göğsüne isabet etti ve ölüm yiyen domuz gibi bir çığlık atarak duvara çarptı, Remus ve yanındaki diğer düello edenlerin arkasında kayboldu.
Tonks'sa az ötede deli gibi her yere lanet saçan sarışın ölüm yiyenle olan düellosuna devam ediyordu. Ölüm yiyen bir öldüren lanet attı ama lanet, Tonks'u kıl payı ıskalayıp, Remus'un dövüştüğü ölüm yiyeni vurdu. Sarışın olan öfkeyle dişlerini sıktı ve genç kadına lanetler atmaya devam etti. Ancak Remus, hemen ölüm yiyeni sersemletti.
Yorulmuş olan genç kadın, ona başıyla teşekkür edip, hemen Bill'in yanına koştu. Remus da ona izledi. Greyback, sağ kalan ölüm yiyenlerle kaçmıştı. Ama Bill... Genç adam kanlar içinde yerde baygın yatıyordu. Yüzünün bir yarısı tamamen parçalanmıştı. Tonks'un gözleri dehşetle büyüdü. Remus hemen bir sedye yaratarak Bill'i yatırdı ve onu hastane kanadına götürdü. Genç kadınsa başka yaralı var mı diye Büyük Salon'a geri girdi. Prof. Flitwick yaralanmıştı. Hemen ona yardım ederek, hastane kanadına gittiler.
Madam Pormfrey hemen onu uyuyan Neville'ın yanında ki boş yatağa yatırıp, bir iksir verdi.

Tonks da odanın öbür tarafındaki Bill'in yattığı yatağa ilerledi. Fleur ve Ginny, Bill'in başında ağlıyordu. Ron, Hermione ve Luna ise suskundu. Remus'sa kollarını konuşturmuş, gözünü bir noktaya dikmişti. Hepsinin elbiseleri, saçları başları dağılmıştı.
Tonks, elini Remus'un omzuna koyup ona cesaret verircesine gülümsedi. Sonra da tekrar Bill'e baktı.
O sırada odanın kapısı açıldı ve tüm bakışlar oraya yöneldi.
Hermione, Harry'e doğru koştu ve onu kucakladı; Lupin de tedirgin bir biçimde ona doğru ilerledi.
" İyi misin, Harry?"
" İyiyim... Bill nasıl?"
Kimse cevap veremedi. Harry, Hermione'nin omzundan yatağa baktı. Tanıyamadı bir yüz, orada yatıyordu. Madam Pormfrey, Bill'in yaralarına keskin kokulu, yeşil bir merhem sürüyordu. 
" Yaraları bir büyüyle ya da başka birşeyle düzeltemez misiniz?" diye sordu Madam Pormfrey'e.
" Bunlarda büyü işe yaramıyor. " dedi Madam Pormfrey
" Bildiğim her şeyi denedim ama kurtadam ısırıklarında işe yaramıyor. "
" Fakat Bill dolunayda ısırılmadı. " dedi Ron, bunu üzerinde toplanan bakışlara aldırmadan, bir umutla söylemişti.
" Greyback dönüşmemişti. Öyle kesin bir - "
Kararsız bir şekilde Lupin'e baktı.
" Hayır, Bill'in gerçek bir kurtadam olacağını sanmıyorum. Fakat bu ona hiç birşeyin bulaşmadığı anlamına gelmiyor. Bunlar lanetli yaralar. Onların tamamen iyileşmesi olasılık dışı ve - ve Bill bundan sonra bazı kurt karektirislik şeylerine sahip olacak. " dedi Lupin.
Ron
" Dumbledore yine de birşeyler yapabilir. Nerede o? Bill o manyakla onun emri için savaştı. Dumbledore ona borçlu, onu bu halde bırakamaz. " dedi.
" Ron - Dumbledore öldü. " dedi Ginny.
" Hayır!" diyerek inkar etmesi için Ginny'den Harry'e baktı, fakat Harry inkar etmeyince, Lupin Bill'in yanındaki sandalyelerden birine çöktü. Elleri yüzündendi. Herkes onu ilk defa kontrolünü bu kadar kaybetmiş şekilde görüyordu. Harry başını başka yöne çevirdi, Ron sessizce Ginny'nin söylediklerini kabullenen bir şekil alıyordu.
" Nasıl öldü?" dedi Tonks
" Nasıl oldu?"
" Onu Snape öldürdü. Oradaydı, gördüm. " dedi, Harry
( ... )
" Bill- Ah, Bill!"
Lupin ve Tonks geri çekildiler, böylece Mr ve Mrs Weasley yatağın yanına yaklaşabildiler. Mrs Weasley eğilip, oğlunun kanlı alnını öptü. Mr Weasley
" Ona Greyback saldırdı değil mi? Ama dönüşmedi, öyle mi? Peki bunun anlamı ne?" dedi McGnogall'a.
" Henüz bilmiyoruz. " dedi McGnogall, çaresizce Lupin'e bakarak.
" Büyük olasılıkla biraz bulaşma olacak, Arthur." dedi Lupin.
" Bu farklı bir durum, muhtemelen nadir... Uyandığında davranışlarının nasıl olabileceğini bilmiyoruz. "
Mrs Weasley merhemi Madam Pormfrey'in elinden aldı ve Bill'e sürmeye devam ederek
" Ve Dumbledore... Minerva... Doğru mu gerçekten?" 
Prof. McGnogall başını öne düşürdüğü. Ginny'nin bakışları Bill'le ilgilenen Fleur'un üzerine kilitlenmişti.
" Dumbledore öldü. " diye fısıldadı Mr Weasley ama Mrs Weasley'in gözleri sadece en büyük oğlundaydı; hıçkırarak ağlamaya başladı. Gözyaşları Bill'in sakatlanmış yüzüne düşüyordu.
" Tabi nasıl göründüğü önemli değil... gerçekten önemli değil... ama çok yakışıklı bir küçük çocuktu... her zaman yakışıklıydı... ve evlenecekti!"
" Yani ne demek istiyorsun?!" dedi Fleur aniden ve yüksek sesle
" 'Evlenecekti' demekle ne demek istiyorsun?"
Mrs Weasley gözyaşlarıyla ıslanmış kafasını kaldırdı. Şaşırmış gözüküyordu.
" Ben - sadece şunu- "
" Bill'in artık benle evlenmek istemeyeceğini sanıyorsun değil mi?" diye ısrar etti Fleur.
" Sence bu ısırıklar yüzünden beni sevmeyecek öyle mi?"
" Hayır, söylemek istediğim şey-"
" Çünkü beni sevecek!" dedi Fleur, boyunun bütün imkanlarını kullanarak ve gümüş saçlarını arkaya atarak.
" Bill'in beni sevmesini engellemek için bir kurtadamın ısırığından daha fazla şey gerekir!"
" Peki, evet, eminim - " dedi Mrs Weasley
" ama düşünmüştüm ki belki - nasıl desem - o nasıl--"
" Benim onla evlenmek istemeyeceğimi sandın, hatta belki de öyle umdun. " dedi Fleur burnundan soluyarak. " Niye nasıl göründüğüyle ilgileneyim ki? Bence ben ikimiz için de yeterince güzelim. Hem bu yara izleri kocamın ne kadar cesur olduğunu gösteriyor. " dedi ve merhemi Mrs Weasley'in elinden alıp Bill'e sürmeye devam etti. Hepsi şaşırmıştı.
" Gördün mü!" dedi Tonks sinirle. Lupin'e yiyicekmiş gibi bakıyordu.
" O ısırılmış olsa bile, onla hala evlenmek istiyor! Onun için önemi yok!"
" Bu farklı " dedi dudaklarını zorlukla haraket ettiren Remus
" Bill tam bir kurtadam olmayacak. Durumlar tamamıyla - "
" Amaben hiçbirini umursamıyorum! Umursamıyorum!" desi Lupin'nin cübbesinin önünü kavrayan Tonks
" Sana bir milyon kez söyledim. " o an herşey Harry ve Mrs Weasley için bir anlam kazanmıştı.
Patronus meselesi, Tonks'un saçlarının anlamı, hayırsız sevdiği... Tonks'un âşık olduğu Sirius değildi.
" Ve ben de sana bir milyon kez söyledim... " dedi onun gözleriyle karşılaşmayı reddeden Lupin, zemine bakıyordu.
" Seni için çok yaşlıyım... çok fakirim... çok tehlikeliyim..."
" Bu konuda çok gülünç bir yolda olduğunu sana her zaman söyledim, Remus. " dedi Mr Weasley.
" Ben gülünç değilim. " dedi Lupin ısrarla
" Tonks daha sağlıklı ve genç birini hak ediyor. "
" Ama o seni istiyor. " dedi Mr Weasley, küçük bir gülümseme ile
" Herşeyden önce Remus, genç ve sağlıklı adamlar ille de çok baki kalmıyor. "
Onların arasında yatan oğluna üzgünce baktı.
" Bu... Bunu tartışacağımız bir an değil. " dedi etrafına telaşla baktığı an gözlerini herkesten kaçıran Remus
" Dumbledore öldü ..."
" Dumbledore bu dünyada biraz daha aşk olduğunu öğrendiğinde mutlu olurdu. " dedi McGnogall sertçe. Hemen ardından hastane kapıları tekrar açıldı ve Hagrid içeriye girdi.
(...)

Âşk ve Acı || Remadora Where stories live. Discover now