HEMŞERİM|2

293 33 2
                                    

İyi okumalar!

________________________

"Bakın, beni yeterince anladığınızı düşünmüyorum. Şikayetçi olursanız milli takımdan atılabilirim! İki tane dünya şampiyonluğum var ve ben bunlar için çok emek verdim. Kıytırık bir ağaya iki yumruk salladım diye bütün emeklerimi çöpe atamam!"

Asaf sağ tarafımda, Serkan sol tarafımda duruyorken ben hala sakince karşımdaki heriflere derdimi anlatmakla meşguldüm.

"Kariyerini o kadar önemsiyorsan bu ihtimali de düşünecektin o zaman!"

Yanındaki, ona nazaran daha medeni olan, adamdan karnına bir dirsek yemesiyle sussa da kindar gözlerini üzerimden çekmedi. Eh, bunun sebebi arada yanağındaki morluğa bakıp bakıp sırıtmam da olabilir tabii!

"Bence daha fazla gerilmeden bir anlaşmaya varabiliriz. Biz, sizi birkaç günlük konağımızda misafir edelim ve şikayetimizi çekelim. Siz de bunu olanlara karşılık özrümüz olarak kabul edin."

Kaşlarımı çatıp tam itiraz etmek için ağzımı açmışken sağ omzumun sıkılması ve Serkan'ın kulağıma şansımı daha fazla zorlamamla ilgili sözleriyle geri kapattım.

"Şiddet gören benim, niye biz özür diliyoruz? Onlar dile-"

Öncekine nazaran daha sert bir dirsek yemesiyle cümlesini tamamlayamayan gevşeğe gözlerimi sinirle kısmış bakıyordum. Tekrardan bir olay yaşanmaması için Asaf elini belime dolamış, iyice kendine doğru çekmişti.

"Kabul ediyoruz ama sadece bir gün!"

Sıkılı dişlerimin arasından konuşmamla bunu istemediğimi oldukça belli etsem de beni pek iplemediler.

"Tamamdır o zaman. Biz şikayetimizi geri çekelim, ardından da beraber konağa geçeriz. Kahvaltı saatine yetişiriz sanırım."

Aman aman, kahvaltı önemli bir detay tabii! Atlamamak lazım!

"Bizim kendi aracımızda sizi takip etmemiz her iki taraf için de daha iyi olacak sanırım."

Serkan'ın konuşmayı devralmasıyla gerisiyle pek ilgilenmeyerek gözlerimi sıkıca kapattım ve başımı Asaf'ın boynuna sokarak derince soluklanmaya başladım. Küçüklüğümüzden beri ne zaman sinirlensem bunu yapardım ve o da her seferinde, şimdi yaptığı gibi, saçlarımın ucuyla usul usul oynardı.

"Asaf! Asrın! Çıkıyoruz."

Serkan'ın sesiyle derin bir nefes alarak yerimden kalktım. Asıl işkence şimdi başlıyordu.

"O çocuktan her ne kadar haz etmesem de dediklerinde haklı. Her sinirlendiğinde birilerini yumruklayamazsın! Siciline işlenen tek bir olumsuzlukta milli takımdan atılacağını biliyorsun! Bütün emeklerinin çöpe gitmesini istemiyorsan daha dikkatli olmalısın."

Dediklerine hak versem de cevap verecek kadar iyi hissetmiyordum kendimi. Sinirlerim zaten yeterince yıpranmıştı ve Serkan bu hayatta kırmak istediğim en son insanlardan biriydi.

Arka koltuğa oturduktan sonra ön koltuğa yerleşmek istemeyip yanıma oturan ikizim benim yerime konuşmaya başladı.

"Çocuk bize alenen saldırma girişiminde bulunmasa Asrın'la ordan gidecektik. Sonra yaptığından pişman olmayışı ve dalga geçercesine konuşması da üstüne tuz biber oldu. Kim olsa kendini tutamazdı yani. Daha fazla üstüne gitme, onun için de zordu."

Bu kelimelerin üstüne yol boyunca kimse tek bir laf etmedi.

Sonunda vardığımızda oldukça heybetli bir konağın önündeydik.

HEMŞERİMWhere stories live. Discover now