HEMŞERİM|3

317 42 27
                                    


İyi okumalar!

_________________________________

"Hadi Serkan, daha yapmamız gereken tonla iş var!"

Aldığımız buzdolabını sırtlanan Serkan durumdan oldukça rahatsızken, ben de arkasından çamaşır makinesini tutarak ilerliyordum. Pardon, ilerleyemiyordum!

"Kocaman eşya, daha hızlı olamıyorum işte kızım! Kolay mı sanıyorsun sen bunu taşımayı?"

Serkan'a göz devirirken sonunda evin önüne gelmemizle sessiz bir şükür çektim.

"Ben sana ikimiz taşıyalım dedim! Hem artistlik yapıp yardımımı kabul etmiyorsun, hem de kaplumbağalarla yarışa giriyorsun! Benden demesi, bu işler böyle yürümez koç!"

Diğer eşyaları taşımak için aşağı inmeden saçlarımı karıştırıp burnumu sıktı.

"Bir de arada benim 20 yaşımda olduğumu unutmasan iyi olurdu tabii!"

Sonlara doğru hafif bağırsam da malum bir yerlerine takmayarak yürümeye devam etti.

"Ya biz neden asansörlü bir ev tutmadık?"

Asaf elindeki tekli komodini odaya taşırken söyleniyordu.

"Birincisi, asansörlü olan evler çok küçüktü. İkincisi, komşuların rahatsız olması olağandı. Üçüncüsü ve en önemlisi, pahalıydılar! Bütün birikimim bu evi almaya anca yetti, fazla yüksekten uçmayıp buna da şükür mü etsek acaba canım kardeşim?"

Asaf bana burun kıvırarak mutfağı yerleştirmeye başlayınca ona göz devirdim.

"Devirme o gözleri, devirme!"

Serkan beni uyarırken omuz silkmekle yetindim.

"Birkaç yıl idare edelim, sonra daha düzgün bir eve çıkarız."

Asaf, her ne kadar memnun olmasa da, beni onaylamak zorunda kaldı. Evin içinde, kendi odam dahil, hiçbir yere karışmaz ve dizaynını tamamen onlara bırakırken neredeyse evin üçte birini kaplayan odaya girdim.

Alet çantasını çıkararak boks torbamı odanın ortasına asarken, geriye kalanları da bölüm bölüm ayırmaya karar verdim.

Odanın sol tarafına tamamen ısınma ve esneme aletlerini koyarken, sağ tarafı ise kardiyo ve ağırlık üzerineydi.

Yaklaşık bir buçuk saatin sonunda alnımdaki teri silerek odaya memnun bakışlar attım.

"Asrın!"

İçeriden Serkan'ın bana seslenmesiyle yanlarına gittim. Evin kabataslak eşyaları yerleştirilmiş, geriye kıyafetler, kitaplar vs kalmıştı.

"Buyur başkan!"

Asaf'ın saçlarına öpücük kondurarak onu iyice kendime çektim.

"Öncelikle, burada antrenman yapabileceğimiz birkaç salon araştırdım. İki tane iyi seçenek var önümüzde, biri cidden iyi ve malzeme açısından da oldukça geniş bir yelpazesi var. Diğerinde ise daha az malzeme olmasına rağmen kendi içinde düzenlediği turnuvalar var ve dövüşler karma ilerliyor. Çok iyi boksörleri bünyesinde barındırıyor."

Tepkimi kontrol ettikten sonra devam etti.

"İkiside dünya şampiyonu olduğundan dolayı sana sponsor olmak ve olimpiyatlar için kendi bünyesinden çıkmanı istiyor. İlk dediğim senin haftanın belli saatlerinde eğitim vermen karşılığında bunu bize sunuyor. Diğeri ise haftalık maç çizelgesinde oldukça aktif olmanı istiyor. Günlük maç + antrenman şeklinde ama maç daha büyük bir alanı kapsıyor."

Sıkıntıyla saçlarımı karıştırdım. Eğitim vermeyi sevmezdim. Zaten daha 20 yaşındaydım, kendimi eğiteceğim yaşlar daha bitmemişti. Öte yandan, olimpiyatlara bir buçuk sene vardı ve son altı ayında oldukça sıkı bir tempoyla çalışacağım bariz belliyken, öncesinde böyle yoğun bir sürece katlanabilir miyim bilmiyorum.

"Sence ne yapalım?"

Serkan birkaç dakika sessiz kaldıktan sonra telefonundan bir şeylere baktı ve bana döndü.

"Zorlu rakipler seni ileri atar diye düşünüyorum. İkinciyi tercih etmen daha iyi gibi. Tabii günlerde esneme yapmalıyız. Haftada bir günü yüzme için, bir günü de tenis için ayırmalısın. İki gün böyle giderken, diğer iki günü de uzak doğu sporlarına ayırmalıyız diye düşünüyorum. Hiç uzak doğu sporlarını denemedik, biliyorum. Dayanıklılığını artıracağını düşündüğüm için bir süre bunu yapmanın sana faydası olur bence. Diğer üç gün de spor salonunda geçer. Bu şartları kabul ederse ikinci dediğim, ona gidersin. Etmezse de diğeriyle görüşürüz."

Serkan oldukça rahat konuşurken yüzünde şaka yaptığına dair bir mimik arıyordum.

"Sen benim pestilimi çıkarmak mı istiyorsun Serkan? Ben zaten yüzme ve tenisi düzenli yapıyordum, ona eyvallah. Ama savunma sanatlarına dair hiçbir bilgim yok. Zaten sıfırdan öğrenmem zorlu hir süreç, iyice pert olacak vücudum. Kendimi çok zorlarsam nasıl rakibime konstantre olabilirim?"

Serkan böyle bir tepki bekliyormuşçasına beni hiç takmazken omuz silkerek arkasına yaslandı.

"Olimpiyatlar yaklaşırken daha çok zorlanacaksın, daha yoğun bir tempo olacak. Önceden kendini az da olsa buna alıştırman lazım ki herkes bocalarken sen üstüne ekleyerek ilerle."

Haklı olduğunu bilsem de hala çok fazla gibi geliyordu.

"Çok zorlanırsan duruma göre değiştiririz yine."

Serkan'ı istemeye istemeye onaylarken ayağa kalkıp mutfağa geçtim.

Makarna yapmak için su çıkarırken Serkan yine diyete uymamla ilgili nutuk çekmekle meşguldü.

"Az sus da motorun soğusun Serkan!"

Kınayan bakışlarla beni süzerken yardım etmek için Asaf yanıma geldi.

"Ben sosa başlıyorum."

Ona öpücük atarak hala yayılmakta olan Serkan'a kenardaki peçeteliği atarak hafiften bağırdım.

"Sofrayı da sen kuracaksın!"

Yüzü ağlamaklı bir ifadeye bürünürken konuştu.

"Bitmiyor çilem, bitmiyor!"

___________________________________

Selam, nasılsınız?

Heyy, 100 okunma olmuşuz???
Okuyan herkese teşekkür ederim 💖.

Henüz üçüncü bölümdeyiz, sizce gidişat nasıl?

Bölümü beğendiniz mi?

Bölümler kısa ve bu benim lanetim galiba, uzun bölüm yazamıyorum...

Sormak istediğiniz şeyleri sormaktan çekinmeyin lütfen, her türlü fikre ve yoruma açığım.

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere, sağlıkla kalın!

739 kelime.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Sep 26, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

HEMŞERİMWhere stories live. Discover now