18

3.5K 205 72
                                    

*smut*

Hayattaki bütün isteklerine ulaşmış bir insanı düşünün. Olmak isteği yerde olmak istediği insanlarla. Arabamı Draco'nun evine sürerken hayattaki bütün isteklerine ulaşmış o insan bendim.

Arabamı durdurup kapısını çaldığımda buluşmak için belirlediğimiz saate yarım saat vardı. En sevdiğim kareli gömleğimi giyip en güzel koktuğuna inandığım parfümümü sıkmıştım. Kapı büyük bir sakinlikle açıldığında dudaklarım samimiyetle yukarıya kıvrıldı. İçeriye girmem için yana çekildi. Evi de Draco gibiydi dağınıktı ama içine attığınız ilk adımda orada olmayı seviyordunuz.  Siyah koltuğa oturduğumda karşıma oturmak yerine yanıma oturdu.  "Selam Harry."  Davetkar bakan gözleri vardı ama kurmaya çalıştığım her göz temasında gözlerini kaçırıyordu.  "Selam Draco."  Gergin göründüğünü sallamaya başladığı dizi ele veriyordu. Dizini sallarken beyaz conversleri zeminde ritmik bir ses çıkarıyordu. Kasılmaya başlayan çenem ilk resmi buluşmamız için hiç iyi değildi. Ses beni deli ederken onu kırmak pahasına elimi diz kapağına sertçe koydum.  "Draco siktiğiminin dizini yanımda sal-" Sert cümlemi tamamlamı engelleyen şey yumuşak dudaklardı.  Dudakları. Tadı. Kokusu. 

Anında dudaklarımı aralayıp karşılık verdim. Neredeyse bir yıldır bu anı bekliyordum. Dudakları dudaklarımın üzerinde ritmik hareketler yaparken dilimi ağzının içine soktum. Dilim damağına dediğinde tek istediğim daha fazlasıydı.O kadar davetkardı ki. Aramızda ki mesafeyi tamamen kapattığında beyaz teninin altında atan kalbi hissedebiliyordum.  Benim üzerime doğru eğilmişti, kollarını iki yanımda sabitlemiş dudaklarıma dünyanın en güzel işkencesini yapıyordu. Dudaklarımı dudaklarından ayırdığında gözlerimiz çok kısa bir an buluştu. Dilimi dudaklarımın üzerinde gezdirdiğimde hissettiğim tek şey Dracoydu. Göz temasını kesmeden ellerimi bacaklarının iki yanına doladım ne yapacağımı anlamış gibi kalçalarını havalandırdığında onu kucağıma doğru çektim. Kucağıma yerleştiğinde bacağıma sürten şişkinliği yüzüme edepsiz bir gülümseme yerleştirirken ihtiyaçla dudaklarına yöneldim. Dudaklarımız tekrar birleştiğinde Draco kucağımda hareket etmeye başlamıştı. Her hareketinde kendimi ona doğru bastırmakmak için büyük bir mücadele veriyordum. Dudaklarımı emerken, sertçe kucağımda kımıldadı. Kafamı arkaya doğru atıp kendimi ona doğru bastırdığımda dudaklarımdan ayrılan dudaklarını boynuma yöneltti. Dudakları boynumun üzerinde ki varlığını artırırken ellerimi siyah t-shırtünün içine yerleştirdim.  Diş darbedeleri beni sonu olmayan bir yola sürülerken ensemde birleştirdiği parmaklarıyla saç tutanlarımı çekiştiriyordu. Kucağımda ileri geri yaptığı hareket nefes kesici bir hız kazandığında t-shırtünün uçlarını sıkıcı kavradım. Kollarına kadar çektiğim t-shırtü çıkarmak için dudaklarını boynumdan ayırdı.  Kollarını yukarıya kaldırıp üstündekinden kurtulduğunda hızlı bir hareketle benim gömleğimi uzandı. Onuda çıkarttığında ikimizde yarı çıplaktık. Tanrım vücüdu kusursuzdu. Öyle güzel bir ten rengi vardı ki her karışında bana ait izler bırakmak istiyordum. Köprücük kemiği, hızla inip kalkan göğsü, kasıkları her yeri bana ait olmalıydı. 

"Seni konuşman için buraya çağırmadım"  dedi. Ciğerlerimi derin bir nefesle doldurup dışarıya üfledim.

"Seni becermem için çağırdın".

Kendini bana bastırdığında inlememek için dudaklarımı ısırdım.  "Beni becermen için çağırdım." 

Bu bardağı taşıran son nokta oldu. Onu belinden kavrayıp koltuğa öyle bir hızla yatırdım ki koltuğa düşen bedeni tok bir ses çıkarttı. Kollarımı yanında sabitleyip dudaklarına doğru yöneldim. Kırmızı dudakları dudaklarımın arasında kaybolurken ellerini kalaçalarımda hissettim. Dudaklarını öyle sert öpüyordum ki dilim her yerdeydi. Dişlerimi alt dudağına geçirdiğimde yüksek sesle inledi. Kalçalarını havalandırıp kendini kontrolsüzce bana bastırıyordu. Dudaklarımı dudaklarından çekip boynuna bastırdığımda adımı inledi.  "Tanrım Harry."  Dudaklarım boynunu emerken saç diplerimi sertçe çekiyordu. Dişlerimi defalarca boynuna geçirdikten sonra dilimi sakince boynunun üzerinde gezdirdim. Tek yaptığı inleyip kendini bastırmaktı. Nefes nefese boynundan ayrıldığımda gördüğüm manzara belki de en iyisiydi.  Bir morluk. Draco artık vücudunda bana ait bir iz taşıyordu. Dudaklarım kıvrılırken ellerini pantolonumun üzerinden hissettim. Titreyen parmaklarıyla ilk düğmeyi açtığında hiç istemesemde onu durdurdum. "Draco seni koltukta becermek istemiyorum." Yüzü kızarırken anında ellerini benden çekti. Şu anda çok mükemmel görünüyordu. İstekliydi ama yaptığımız şeyden utanıyordu. 

Onu cesaretlendirmek istercesine dudaklarını öptüm. Onu hiç öpmediğim gibi öpüyordum. Kırılmasından korkarak, sadece bana ait olmasını isteyerek. Nefes almak için ayrıldığımızda bana samimi bir gülümseme verdi. "Odama çıkmaya ne dersin Harry? Nerede olduğunu biliyorsun."  Benden bağımsız hareket eden bacaklarıma rağmen hızla doğruldum elimi ona uzattığımda gülümseyerek elimi tuttu. Terli avuçları bile kasıklarımın sızlamasına neden oluyordu.

Odasından içeriye girdiğimizde diğer elinide yakalayıp onu duvara doğru ittim. Sırtı duvarla buluştuğunda kesik bir inleme döküldü dudaklarından.

Dudaklarımızı tekrar birleştirdiğimde bana dudaklarını aralayarak karşılık verdi. Islak öpücüklerden sonra birbirine değen dillerimiz,dudağıma bıraktığı hafif diş darbeleri. Yaptığı her şey sertleşmeme neden oluyordu. Ellerimi kalçalarına yerleştirdiğimde dudaklarımın üzerindeki dudaklarının gerildiğini hissettim. Kalçalarından destek alarak onu havalandırdığımda bacaklarını belime doladı. Dudaklarımızı ayırmadan Draco'yu yatağa bıraktım. Ellerim pantolonuma uzanacakken benden önce davranıp pantolonumu bacaklarımdan sıyırdı. Daha sonra kendi pantolonunu çıkarttı. Onunda benden pek bir farkı yoktu. Üzerine eğilip boynundan göğsüne doğru ıslak öpücükler kondurmaya başladım. Bir elim aletini kavrarken dudaklarımla boxerının lastiğinin olduğu yere sert bir öpücük bıraktım. O nefes nefese adımı mırıldanırken kasıklarım müthiş derecede sızıyordu. Boxerdan kurtulduğumda ellerimi serbest kalan erkekliğinde hareket ettirmeye başladım. Ellerini sarı saçlarına geçirmiş daha hızlı olmamla ilgili bir şeyler söylüyordu. Ellerimle yaptığım gitgellerime devam ederken dudaklarımı devreye soktum. Ellerini bu sefer benim saçlarıma geçirirken kafamı kendisine daha çok bastırıyordu. Ağzımın içinde büyüdüğünü hissetmek kasıklarımın yanmasına neden oluyordu. Dilimi kıvrımlarında hareket ettirirken elimle ağzıma alamadığım kısımlarına dokunuyordum. Draco yüksek sesli inlemelerine bir yenisini kattı. Saç diplerimi sıkıca kavrayıp beni nefes alamayacak kadar zorlamaya başladı. Ağzıma boşalmasına izin verebilirdim ama benim çekilmemi bekliyordu. Hareketlerimi iyice hızlandırdım. Dişlerimi sürtüp çekildiğimde kendi çarşafına boşaldı.

Hızla inip kalkan göğsüne inat yüzünde uçuyormuş gibi bir ifade vardı. Nefesleri düzene girdikten sonra eğilip dudaklarımızı birleştirdim. Dudaklarımı yeni çıkmaya başlayan sakallarına sürtüp kulağını hafifçe dişlerimin arasına aldım. "Benim için ıslat."

İki parmağımı dudaklarına değdirdiğimde beklemeden ağzının içine aldı. Parmaklarımı emerken koyaşmış mavi gözlerini gözlerimden ayırmadı. Parmaklarımın yerini dudaklarım aldığında dudaklarına doğru fısıldadım.  "Şimdi arkanı dön." Verdiğim komuttan sonra arkasına döndüğünde boxerımı indirdim. Tek parmağımı deliğinin etrafında gezdirdikten sonra hızla içine ittim. Bir süre sonra ikinci parmağımı da kullanmaya başladım. Parmaklarım içinde hareket ederken defalarca kez adımı inlemesini gülümseyerek izledim. Parmaklarımı çektiğimde "Ne istiyorsun Draco?" dedim. Derin derin nefesler alırken belinden kavrayıp kendimi deliğine hizalandırdım.

"Seni isti-" penisimin başı deliğine dediğinde cümlesini tamamlayamadı. "Siktir, seni istiyorum Harry." 

İçine girdiğimde öyle yüksek sesle inledi ki bu beni daha çok ateşledi. Ellerimle belini sıkıca kavrarken yeni girmiş olmama rağmen çok sert ve hızlı hareket ediyordum içinde. Odada sadece kasıklarımın kalçalarına vururken çıkarttığı ses ve Draco'nun inlemeleri yankılanıyordu. Zevk noktasını bulduğuma emin olduğumda vuruşlarım sabit bir hal aldı. Bedeni altımda titrerken içinde olmanın verdiği hazla kendimden geçmiş gibiydim. Kasılmalarım arttığında sona doğru geliyordum. Ritmimi kaybetmeden içine boşaldım.

Odada türlü iltifatlar ve sevgi sözcükleri yankılanırken, terleyen yorgun bedenimi yanına uzattım. Yüzünü yastığa gömmüş kısık kısık nefesler alıyordu. Nefeslerimin düzene girmesini beklerken nemli ensesine dudaklarımı defalarca bastırdım. Bana bakması için yüzünü çevirdiğimde,yaşlı gözlerine rağmen dudaklarında eşsiz bir gülümseme vardı. Dudaklarıma kısa bir öpücük bırakıp çarşafa uzandı. İkimizin de üstünü örttükten sonra terden yapış yapış olmuş sarı saçlarını alnından çektim. Kafasını göğsüme yasladı. Dudaklarımı saçlarına bastırıp ellerimi çıplak sırtında gezdirdim. Onunla olmak teninin altında atan kalbini hissetmek, gözlerine bakabilmek, tadını almak, dokunmak ve daha fazla dokunmak. Hepsi mutluluk veriyordu bana. Yaşanan şeylerin yorgunluğuyla uykuya dalmadan önce Draco'nun mırıldanışını duydum. "İlkim olmandan gurur duydum Harry."

umarım beklediğinize değmiştir.

my sister's boyfriend | drarryWhere stories live. Discover now