24.

8.2K 680 217
                                    

******
Claps eğlenerek David'e bakıp sırıtmasını sürdürdü. Çünkü bu saate kadar rahat uyumuş olmalıydı ki keyfi yerindeydi. Ya da Claps öyle sanıyordu ama saate bakmak gerekirse... David tam anlamıyla Deliksiz bir şekilde uyumuştu Silver'in kolları arasında ya da tam tersi bir şekilde...

Gözlerini kısıp gülmesini bastırdı şu an onunla uğraşacak vakti yoktu, tekrar gözüne bir yumruk yemek istemiyordu.

David sinirlerine hakim olmaya çalışarak derin bir nefes aldı. Şu an sakin durmak için derin bir çaba sarf ediyordu ve yerinde zar zor duruyordu...

Karşısındaki adamı her yere gittiğinde görmek zorunda mıydı? Ya da karşısındaki adamın sürekli olarak Silver'in peşinde olması da neyin nesiydi acaba?

David kendini dikleştirerek sakin olmak adına derin bir nefes alıp saçlarını arkaya doğru atmaya çalıştı ama saçları kıvırcık olduğu için bunu ne kadar yaparsa yapsın yine de başarılı olamıyordu.

Sarı kıvırcık saçları inatla gözüne geliyordu ve bu olay David için kabus gibi bir şeydi.

David yakışıklıydı ve bunu kendisi de çok iyi biliyordu, Sarı kıvırcık saçları ve buz gibi bakan Mavi gözleri vardı, uzun boylu ve oldukça nazikti, en azından onu tanıyan herkes bunu söylüyordu.

Herkesi kolayca etkisi altına alabilirdi ama bunu dış görünüşü için yapmak istemiyordu, onu tüm kalbi ile seven birini bulmak istiyordu.

Claps, David'e son bir bakış atarak masaya çayı koydu, masayı hazırlayıp direkt olarak uyumaya gidecekti, biraz daha ayakta kalırsa düşünmekten beyni patlayabilirdi.

David mutfağın en kuytu yerine geçip duvara yaslandı. Şu an Claps ile kavga edip Silver'i uyandırmak istemiyordu. Ama adam resmen gel beni döv diye davetiye çıkartıyordu.

Claps masayı tamamen hazırladığında gülümsedi, masayı David ve Silver için hazırlamıştı ama David biraz daha öyle bakmaya devam ederse ortada kahvaltı falan kalmayacaktı.

Silver seke seke mutfağa girdiğinde Claps kuzenine bakıp gülümsedi. Ama kuzeninin suratına daha dikkatli bakınca gözlerinin şiş olduğunu gördü.

"Günaydın Silver, Bu halin ne?" Claps bütün dikkatini kuzenine verdiğinde Silver masaya oturup iç çekti, David'i daha fark etmemişti anlaşılan.

- Her zaman ki şeyler, dün gece de Ateş bastı beni sıcaktan ölüyorum sandım. Gözümü de açamadım, sanki ahtapot gibi sarılmıştım. Ah neyse ne zaman izinlisin? Seninle orman yürüyüşleri yapmayı özledim, gerçi bu ayak ile ne kadar yürürüm orasını bilemem.

Claps çaktırmadan David'i süzdüğünde adamın gerildiğini görmüştü. Demek ki Silver beraber uyuduklarını bilmiyordu.

-Ah çok iyi fikir, bu hafta full gececi olacağım ama izinli olduğum gün mutlaka yapalım ve bacağın için endişelenme seni hep beklerim.

Claps, kuzenine doğru eğilip Silver'in saçlarını okşadığında David bir şey demeden sessizce mutfaktan çıkıp montunu da alarak evden çıkmıştı.

Gördüğü şeyler yeter de artardı, Silver onun için bitmişti. Ya da daha ikisinin hikayesi yeni başlıyordu.

Claps sırıtarak kendini düzelttiğinde Silver'e çayını koydu, görünüşe göre kahvaltı da ona eşlik edecekti...

*******

Sensi : Mal çocuk, neredesin?

David : Eve gidiyorum, odanı hazırlayacağım.

Sensi : o kaldığımız ev kimindi?

David : Artık hiç kimsenin

Sensi : ne?

David : soru sorma...

Sensi : bana bir açıklama borçlusun, ayrıca Nigel bana omuz attı...

David : ne?

Sensi : Kocamdan uzak dur dedi...

Sensi : ne yapayım o pire torbasını?

David : vay be...

David : aşık olmuş desene...

Sensi : evet sonunda Daniel, onu seven birini buldu...

David : evet...

Sensi : senin yok mu?

David : yok.

David : bana bu tür saçma sapan şeyler sormayı kes.

David : ben çıkıyorum, akşam gelirsin.

Sensi : ben şimdi ne dedim ki?

David çevrim dışı

******

Daniel kuyruğunu sallamayı bırakıp derin bir nefes aldı.

Kocası ile konuşmak istiyordu ve sanırım bugün bunu başaracaktı. Çünkü kocası kendisini Sensi'den kıskanıp trip atmıştı ve Daniel ne yapacağını şaşırmıştı.

Kıskanılmak hoşuna gidiyordu ama Günün sonunda da tribi yiyen yine kendisi oluyordu.

Sabah Silver'in evinden ayrılıp Saraya dönmüşlerdi ve geldikleri gibi de Nigel, Daniel'i odaya kapatarak bahçeye inmişti. Daniel, Nigel'in neden bu kadar aşırı tepki verdiğini bilmiyordu ve bunun için üzülüyordu.

Kapının yanındaki sandalyeye çıkarak patileri ile zar zor kapı koluna asıldı, şu an bu halinde olmaktan aşırı derecede nefret ediyordu ama dönüşüm tamamlanana kadar idare edebilirdi.

Sonuç da doğduğundan bu yana böyleydi değil mi?

Kapıyı açtığımda kuyruğumu sallayarak sandalyeden inip kapıdan çıktım.

Etrafa göz attığımda kimse yoktu, kulaklarımı Yanlara doğru eğdiğimde ses kasmaya çalıştım ama aynı şekilde ses de yoktu.

Merdivenlerden yavaş bir biçimde inerek bahçe kapısına ulaştım, Nigel tam karşımdaydı ve her zaman ki gibi çiçekleri ile ilgileniyordu.

Yanına sessizce ilerleyip bacaklarına doğru sürtündüğümde kuyruğum kendiliğinden hızlı hızlı sallanmaya başlamıştı.

Onu görünce içimdeki bu heyecana engel olamıyordum.

Beni ileri doğru ittirip yere çömeldiğinde patilerimi dizine koyup biraz dikeldim.

Şu an aynı boydaydık ve göz temasımız birbirimizden başkası değildi.

Kulaklarımı yere doğru eğerek derin bir nefes aldım.

Şimdi konuşmazsam hiçbir zaman konuşamazdım.

"Merhaba Kocacığım" Kulaklarımı yukarı doğru diktim, Nigel'in gülen yüzü an be an değişmeye başladığında korkmaya başlamıştım.

Acaba çok mu erken davranmıştım?

Kurt Prens / bxb  (Mpreg) ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin