Platonik Sevgi

359 49 125
                                    

"Hah...Ha..Ah..."

Bahçenin ağaçlık kısmına geldiğinde yere çöktü ve cebinden telefonunu çıkardı.

"Şimdi bahçeye gelebilirsin, kamerayı kapattım. İstediklerimi getirdin mi?"

"Evet."

Y.N: Bu şekilde yazılanlar telefonun öteki ucu.

"Güzel. Gelirken bir doktor da getir, yaralandım."

"Tamam. Büyük meşe ağacının altında bekle beni. Başka bir şey istiyor musun?"

"Doğru, Benzodiazepin de getir bol bol, ama gaz halinde olanlardan."

"Benzodiazepin? Ne yapacaksın onu?"

"İhtiyacım var."

"Bir günde başını belaya sokmadan duramazsın değil mi?"

"Sanırım duramam."

"Bir gün gerçekten de kalbime indireceksin."

Hattın öteki ucundan ses kesilince telefonu kapatıp başka bir numara tuşladı.

"Aizawa. Beni duyuyor musun?"

"Evet."

"Hemen güvenlik odasına git."

"Güvenlik odası? Bu saatte mi? Yine ne halt karıştırdın?"

"Seni ilgilendirmez. Sana dediklerimi yapman gerek sadece. Kızın Eri'nin tedavisini bu boktan öğretmen maaşıyla ne kadar karşılayabiliyorsun?"

"...Ne yapmamı istiyorsun?"

"Ben güvenlik odasındayken biri aniden içeri girdi, pencereyi kırıp dışarı atlamak zorunda kaldım. İçerideki kişiyi hemen odasına gönder, tüm odaları da kilitle. Birkaç yerimi de kestim, DNA testi yaptırmak için kanı almaya çalışma ihtimaline karşılık orayı da iyice temizle."

"Tamam."

Aizawa telefonu kapatınca  ağacın altında oturan çocuk derin bir nefes verdi. Bir süre gözlerini kapatıp kendini sakinleştirdikten sonra gözlerine yansıyan ani ışıkla rahatsız olup gözlerini kırpıştırdı.

"Ah kahretsin. Hala yaşıyormuşsun."

Kadın, ağacın altında oturan kişiye baktı.

"Bacağını göster."

Ağacın altında oturan çocuk, bacağını kadına gösterdi.

"Şanslısın, bacağın kırılmamış sadece yerinden çıkmış. Hastaneye gitmemize bile gerek yok, burada yerine takacağız."

"Yerine taktıktan sonra normale dönecek mi?"

"Evet. Bir süre fazla zorlamaman lazım yoksa yerinden çıkar ama zorlamadığın sürece bir şey olacağını sanmıyorum. Normal yürüyebilirsin."

"İyi."

***

"Bir daha bu saatte oda dışında olduğunu görürsem bir hafta oda cezası alırsın."

Aizawa, Midoriya'nın kapısını kapattı ve kilidi çevirerek kapıyı kilitledi.

Şu sorunlu veletler yüzünden uğraştığım işlere bak...

Aizawa bahçeye çıktı ve siyah kapüşonlu çocuğun yanına geldi.

"O elindeki tüpler ne?"

"Benzodiazepin."

"Ne?"

"Bunu anahtar deliklerinden odalara  vereceğiz. Kış ayı olduğundan kimsenin penceresi açık değildir, zaten bu da odaya hızlı dolar. Dediğim gibi bütün odaları kilitledin değil mi?"

"Evet."

"Burada 4 tüp var, herkesin odasına doldurmaya yeter de artar. Ben işimi bitirip odama girdikten sonra benim odama da doldurmayı unutma, sonra herkesin kapısının kilidini de aç, kamerayı da çalıştırmayı unutma. Sabahta kimseyi rahatsız etme. Tanıdığım biri sana paranı yarın verecek."

"Seni hemen birine ispiyonlayabilirim?"

"Hemen kızını birine öldürttürebilirim?"

Aizawa buna cevap vermedi ve tüplerden birini alıp işe koyuldu.

"Çok işim var çok..."

Kapüşonlu çocukta tüplerden birini alıp ona yardım etmeye başladı.

***

Siyah kapüşonlu çocuk kapının kilidini çevirdi ve içeriye girdi. Işık düğmesine bastı. Oda aydınlandı ve yatağın üstünde yatan yeşil saçlı çocuk göründü.

"Çok sorun çıkartıyorsun."

Elini onun yeşil saçında gezdirdi ve boynuna götürdü. Parmaklarını çenenin altına, şah damarına götürdü. Elini çekti ve dudağına ufak bir öpücük kondurduü

"Bunun için özür dilerim."

Kapüşonun cebinden keskin bir cam parçası çıkardı ve onun beyaz tenine yaklaştırdı. Beyaz tenine bastırdı ve kanın akmasını seyretti.

Bir kesik attı.

Bir tane daha.

Ve bir tane daha.

Kan, beyaz örtüye bulaştı.

Kapüşonlu çocuk, arkasına bakmadan odadan çıkıp kapıyı kapattı.







Hero&MurderWhere stories live. Discover now