Ben Asenath. Prens Seth'in biricik hizmetkarı. Bir Firavun olduğunda, uğruma kendi kız kardeşini öldürdü.
Ben Asenath. Canı beş para etmez bir köleyken, Mısır'ın Kraliçesi olan Asenath.
&
Binlerce yılın sonunda lahiti ilk kez aralayan kişi olma ş...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Etkileşim içinde olduğum okurlarıma ithafen; hoşgeldiniz efendim. Bu bölüm hepiniz için♥♥♥ Vote vermeyi ve yorumlarınızı benimle paylaşmayı unutmayın efendim mmuahh..
Horus odadan ayrıldıktan sonra düşüncelerime devam ettim. Bu isteyerek yaptığım bir şey değildi, ama başka türlüsünü düşünmek de imkan dahilinde görünmüyordu. Ayaklarımı sürüyerek Seth'in odasının yolunu tuttum. Zihnimin derinliklerindeki ses bana yaptığım şeyin saçmalığını fısıldıyordu. Savaşa gitmenin delilik olacağını. Ama açıkçası, onu umursamamayı uzun zaman önce öğrenmiştim. Ben ne yapmak istersem tersini yapmamı fısıldayan bir iç sesle yaşamak, savaşmayı öğretiyordu insana.
Seth'in kapısını tıklamak üzere elimi kaldırdığımda, sert bir erkek sesi duymamla başımı kaldırdım. Seth'in askerlerinden biriydi karşımda duran.
"Prens Seth odasında değil."
"Nerede?"
"Firavun Maat ile birlikte. Kütüphanede."
'Ne kütüphaneymiş' dedim kendi kendime, sonra askere yeniden çevirdim bakışlarımı "Prens ne zaman yola çıkacak?"
"Güneş batmadan bir saat önce."
"Geç değil mi?"
"Ordu savaş alanına yaklaşmak üzere. Yani, Prensi yavaşlatacak bir ordu olmayacak yanında Kralın ordusu haricinde. Onlar da oldukça hızlı ve çeviktir. Birkaç gün içinde savaş alanında olacak."
"Teşekkür ederim." dedim gülümseyerek. İlk kez bir askerle 'normal' denebilecek bir sohbet yapıyordum. Ve bakışlarında aşağılama, hor görme de yoktu.
"Size kütüphaneye kadar eşlik edebilirim." dedi aynı ses tonuyla.
"Olabilir." dedim durgun bir sesle "Hem size sormak istediğim birkaç şey daha var."
Birlikte kütüphaneye doğru yürümeye başladık. Merdivenleri çıkarken asker yanımda yürüyordu ve her adımından kendine olan özgüveni akıyordu. Mısırdaki askerler genel olarak sinir bozucu, fakat oldukça güçlü kimselerdi. En azından benim karşılaştığım askerler genel olarak bu tiplemedeydi.
"Ne sormak istemiştiniz?" dedi merdivenin sonuna geldiğimizde, daha çıkacağımız çok merdiven vardı ve bir an için olduğum yerde kalarak derin bir nefes aldım.
"Savaşın komutanı Prens Seth mi olacak?" dedim aniden. Aklıma ilk gelen şey bu olmuştu.
"Elbette." dedi umursamaz bir ses tonuyla, sanki bunu sormak bile bir hakaretmiş gibi.
